Selaammm,beenn geldiiimm 😉😉Direkt lafı uzatmadan basliyorum,iyi okumalaarrr!!!
***
"Anne,ben taşırım bıraksana!"
Jisung son on beş dakikadır ikna etmeye çalıştığı annesine,bu sefer mızmızlanmaya başlayınca Bayan Han güldü.
"Oğlum,iki kolum var taşıyorum yürü sen."
Anne-oğul,uzun bir yolculuğun ardından sonunda Seul'e varmışlardı. Jisung yolculuk esnasında çok kez ne kadar kaldı gibi şeyler sorsa da bir süre sonra annesinin kızması üzerine susup,uyumaya çalışmıştı.
"İyi sonra da belim ağrıyor deme bana!"
Kahve saçlı genç hızla önden ilerlemeye başlayınca,Bayan Han ise oğlunun haline gülmek ile yetinmişti.
***
"Nasıl yani? Ev bulana kadar teyzemlerin yanında mı kalacağız?"
"Evet."
"Hyunjin ile birlikte?"
"Evet."
"Hyunjin neden orada?"
"O senin kuzenin."
"Ama sevmiyorum."
"O senin kuzenin."
Bayan Han'a yetişmeye çalışan Jisung nefes nefese kalıp duvarın önüne çöktü.
"Neden taksi durağı bu kadar uzakta olmak zorunda!"
Orta yaşlı kadın dönüp oğlunu süzmüş ve kıkırdamıştı.
"Kalk hadi,geldik sayılır."
"Taksiyi neden biz çağırmıyoruz da,onların ayağına gidiyoruz? Müşteri olan biziz,anne!"
Bayan Han oğluna cevap vermeden yere bıraktığı -soluklanmak için- valizi ve poşetleri aldıktan sonra yürümeye son hız devam etmişti.
"Tanrım..!" Jisung isyan eder gibi bağırdığı zaman,Bayan Han gülümsemişti.
Oğlu ile inatlaşmak,onunla çocuk gibi olmak gerçekten ona iyi geliyordu. Eşini seneler önce kaybetmesinin üzerine tek dayanağı oğlu kalmıştı. Onsuz hiç bir şey yapamıyor olmuştu,seviyordu; fazlasıyla.
Taksi yolculuğu da Jisung'un şikayetleri ile geçerken,sonunda çok sevdiği kuzeninin(!) evine gelmişlerdi.
"Geldik sonunda!" Bayan Han,valizleri sürücü yardımıyla bagajdan çıkartırken bir yandan da söylenen oğluna bakıp bakıp gülüyordu.
Onlar böyle böyle uğraşırken,Hyunjin camdan gelen kişileri görmesiyle koşarak annesine haber vermiş ve aşağı inmişti.
"Jisungie!"
Jisung isminin söylenmesi ile arkasına dönerken,bir bedenin kendisine sarılması ile şaşırmıştı. Fakat bu şaşırması uzun bedenin sesini duyunca anında geçmiş yerini iğrenti almıştı.
Anında kendisine sarılan bedeni iterken çatık kaşlar ile baş parmağını tehdit eder gibi sallamaya başlamıştı.
"Bana sarılma oğlum!"
Hyunjin bunu ciddiye almayıp öpücük atınca,Jisung bir kaç saniye derin bir nefes almış ve oflamıştı. Şimdiden bu çocuğa katlanamıyorsa daha çok işi vardır.
"Teyzem!" Sarı saçlı beden koşarak hesap işini halleden teyzesine sarılınca,Bayan Han gülmüş ve birlikte özlem gidermeye başlamışlardı.
Jisung onları umursamamaya çalışırken eline aldığı valizi ile binaya doğru ilerlemişti.
Oda teyzesini bir an önce görmek istiyordu, özlemişti!
Asansöre binmekten korktuğu için bir süre ters ters baktıktan sonra yüzünü buruşturup merdivenlere yönelmişti.
"Merdiven," dedi,kendi kendine.
"Evet,merdiven."
Üç kat çıktıktan sonra nefes nefese kalmasının üzerine kapının önüne çökmüştü.
"Niye üçüncü kata taşınır ki bir insan? Birinci kat varken!"
Bugün fazla mı söyleniyordu ne?
Kapıya yaslandığı için açılmasıyla geriye doğru -teyzesinin ayaklarının dibine- düşmüştü.
"Ah,Jisung! Ne yapıyorsun öyle?"
Şekli kayan Jisung hızla ayağa kalkmış ve boğazını temizlemişti.
"Kapının kalitesini ölçüyordum."
Bayan Hwang ona 'alemsin' dermiş gibi güldükten sonra sarılmayı da ihmal etmemişti tabii.
"Hoşgeldin bebeğim benim!"
"Hoşbuldum!"
Valizleri teyzesinin ona gösterdiği odaya alan Jisung,oturma odasına girince herkesin orada olduğunu görmüştü.
"Özledim seni teyze!"
Hyunjin ve annesini görünce göz devirmişti,tabii Hyunjin hala yalakalık yapmak ile meşguldü.
"Jisung,pek keyfin yok gibi neden?"
Hyunjin sonunda yalakalık yapmayı bırakmış olacak ki,kendisine soru sormuştu.
"Sana ne?"
Terslemesi üzerine Hyunjin kaşlarını çatmış ve kuzeninin ensesine büyük bir şaplak atmıştı.
"Ah!" Ensesini tutarak ayağa kalkan Jisung söylenirken,Hyunjin tırnaklarına bakıyordu.
"Sana diyorum Hyunjin,dinlesene beni!"
"Ha? Efendim canım, duymamışım."
Jisung daha fazla sinir olduğunu hissederken, topuklarını yere vura vura teyzesinin annesi ve kendisi için hazırladığı odaya gitti.
"Sonrada neden kuzeninden haz etmiyorsun Jisung oluyor!"
Kapıyı çarpınca Hyunjin kahkaha atmış ve annesinin mutfaktan çıkmasına şahit olmuştu.
"Kavga mı ettiniz?"
Omuz silkti uzun beden,iki saat annesinin sanki ilk okul çocuklarıymış gibi kendilerini barıştırmaya çalışmasını istemiyordu.
Küçükken çok kavga ederlerdi bu ikili,hatta öyle bir kavga ederlerdi ki kimse onları ayıramazdı.
Saç baş girdikleri bu kavga, kötü bir şekilde sonuçlanırdı her zaman. Ya birisinin kaşı patlıyor yada diğerinin gözü morarıyor olurdu.
Hyunjin küçükken ona çok nefret beslese bile şuan büyüdükleri ve o zamanları geçmişte bıraktıkları için seviyordu kuzenini;Jisung için aynı şey söylenemezdi.
Oda seviyordu kuzenini,sadece farkında değildi.
___________________
Bu bolum daha fazla Jisung'n hayatini ornk aldim diger bolum Minho ve Jisung tanissin mi yoksa bide Minho'nun hayatindan mi bahsedeyim???
Pek icime sinmedi bolum ama begenirsiniz siz ya (begenin.)
Opuyom,bayyy!!!
-Ruby.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible smile,Minsung✓
Fanfiction"Tatlı bir tebessüm hiç bu kadar zor gelmemişti bana."