Voice so quiet you don't hear a word
Always talking but she can't be heart
You can see it there if you catch her eye,
I know she's brave but it's trapped inside,
Scared to talk but she don't know why.________________________________
Felix
Hayatım boyunca hiç yaşamadığım, hep isteyip de yaşayamadığım çocukluğumu sanki bir gecede tamamen yaşamışım gibi hissederken tüm gün yüzümden silemediğim tebessümümle önümde uzanan Seoul manzarasının tadını çıkarıyordum tüm sevincimin sebebi olan adam ile.
Söylediği gibi istediğim hiçbir şeyi itiraz etmeden kabul etmiş, ne dilersem gerçekleştirmişti. Eğlence ile geçirdiğimiz birkaç saatin ardından arabaya yerleşmiş beni eve bırakacağını sanarken beni tekrar yanıltmıştı.
Sessiz ve yüksek bir tepeye gelmiş, arabadan çıkardığı ceketini yere sermiş ve ikimizin de oturmasını sağladıktan sonra sırtımızı arabanın kaputuna yaslamıştık. Oturduktan sonra telefonundan kısık sesli bir parça açmıştı.
Şimdi mırıldanarak şarkıya eşlik ederken onun eşsiz sesini dinleyip uzun zaman sonra bulduğum huzurun tadını çıkarıyordum. Sık sık esen rüzgâr bir kez daha esip onun çikolata kokusunu burnuma doldurduğunda, bu kokuyu daha çok solumak isteyen tarafıma engel olamayıp oturduğum yerde biraz ona doğru dönmüş ve başımı omzu ile başı arasındaki boşluğa yerleştirmiştim. O, bu hareketimi beklermiş gibi kolunu kaldırıp omzuma sararken bir nevi sarılmış oturur pozisyona geçmiştik.
'Voice so quiet you don't hear a word'
Sesi çok kısık ne dediğini duymuyorsun'Always talking but she can't be heart'
Aslında konuşuyor ama kimse tarafından duyulmuyor'You can see it there if you catch her eye'
Gözlerinin ne anlattığını yakalarsan anlayabilirsin'I know she's brave but it's trapped inside'
Onun cesur olduğunu biliyorum ama içeride kapalı kalmış'Scared to talk but she don't know why'
Konuşmaya korkuyo ama nedenini bilmiyor.Onun yumuşak ama derin sesi mırıldanmaya devam ederken onu dinlerken bir yandan da sözlerine odaklanıyorum şarkının. Dilime dökemediğim düşüncelerim sanki başkası tarafından fark edilmiş de kağıda dökülmüş gibi hissettiriyor bana. Bir kız çocuğuna ithafen yazılmış fakat o kadar kendimi görüyorum ki sözlerde bu umrumda bile olmuyor.
'And know that right here, right now.'
Ve şimdi, tam şu anda şunu bil.'You can be beautiful, wonderful anything you wanna be'
Güzel, harika ve istediğin her şey olabilirsin.Son kez şarkıya eşlik ettiğinde kollarını biraz daha etrafımda sıkılaştırıp bana ithafen konuşmaya başlamıştı bu sefer. "Güzelsin, harikasın ve istediğin her şey olabilirsin Felix."
Derin bir nefes aldım onun çikolata kokusuyla birlikte. "Çok bekledim hyung. Bu yaşadıklarımın, acınası hayatımın son bulması için çok bekledim. Beklerken zaman değişir, gündüz ve gece karışır, umut kırıntın öfkenin aleviyle yarışır. Gözlerinden akan yaşlar yastığın ile kaynaşır, hayallerin gerçeklerinle savaşır. Bir sabah her şey anlamsızlaşır, aynalar yabancılaşır."
Biraz daha sardı kolları beni içimdekileri ona anlatırken. Bu sefer bende kollarımı sardım ona. Bir süre oturduk öylece, çalan şarkı birkaç sefer başa sardı bu sırada.
"Bir gün, her şey dünde kalacak Felix. İnan bana geçecek ve hak ettiğin hayatını yaşayacaksın."
Bir eli saçlarıma çıkıp mayhoşça okşarken araladım dudaklarımı. "Önceden sabrederdim, artık uzaklaşıyorum hyung." Derin bir nefes alıp elini saçlarımdan uzaklaştırdı. Kollarını da etrafımdan çekip yüz yüze getirdi bizi. Gözleri yüzümü turladı bir süre, daha sonra başını çevirdi ayaklarımızın altına serilmiş manzaraya doğru. Gözlerim doldu bir anda nedenini bilmediğim bir şekilde. Yüzünü çevirmesin benden istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia, Hyunlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Evrendeki tüm yıldızları barındıran gözleri tüm yüzümü turlarken, gözleri nereye dokunsa aynı zamanda dudaklarından da fısıltıları dökülüyordu. Saçlarımı taradı ilk önce gözleri, "ipek saçlarını seviyorum." Ardından gözlerime indi ve s...