When the sun loves the moon,
Even the ocean feels her pull,
And the stars align every night______________________________
Felix
'Herkes farklı bir şekilde tükeniyor hayatta ; kimi doğru insanı beklerken, kimi yanlış insana katlanırken.
Ve herkes bir şeyin bedelini ödüyor ; bazen seçimlerinin, bazen seçemediklerinin.'Elimdeki kitabı kapatıp oturduğum yatağımdan kalkıp kitaplığıma doğru ilerledim. Bu sırada ise okuduğum satırları düşünüyordum. Herkes farklı şekilde tükeniyordu, doğru. Ve herkes bir şeylerin bedelini ödüyordu. Bende ödüyordum. Ben seçemediklerinin bedelini ödeyenlerdendim.
Kitabı yerine yerleştirip odamdan çıkmak için kapıya doğru ilerledim. Yaklaşık iki saat önce annem odama aniden girerek büyükannemin geleceğinin haberini vermiş ayrıca üstüme başıma özen göstermem için tonlarca uyarı vermişti.
Büyükannem bu hayatta gerçek anlamda beni seven tek insan olabilirdi. Yaşlılığından dolayı, şehrin uğultusuna ve bunaltıcı havasına katlanamamış, şehirden uzakta kendisine bir dağ evi yaptırmış orada kalıyordu. Arada sırada ise ya şirkete ya da evimize ziyaretlerde bulunup bizi kontrol ederdi. Bazen okuluma dahi gelir, çıkış saatimde beni alır birkaç gün evine götürüp benimle vakit geçirirdi. Bunu yapmayalı uzun zaman olmuştu ve bu ziyareti onunla birlikte gitmem için içimdeki umut tohumlarını çoktan yeşertmişti bile.
Odamdan çıkıp merdivenleri bitirdiğim vakit zilin sesi koca evi doldurmuştu. Sağımda kalan salon kapısından annem çıkmış, hızlıca üzerimde göz gezdirmiş sonrasında adımlarını kapıya yönlendirmişti. Bende onun ardından ilerleyip kapıya vardığımda, annem kapı koluna uzanmış ve kapıyı yüzündeki sahte gülümseme ile açmıştı.
Kapı açıldığında büyükannem önce annemin üzerinde gözlerini dolandırmış, sonrasında annemin biraz arkasında duran benim üzerime çevirmişti. Göz göze gelmemizin ardından yüzünü sıcak bir gülümseme kaplamış ve evin içine adımlamıştı. Annemi es geçerek hızla yanıma ulaşmış ve kollarını sıkıca etrafıma dolamıştı.
Bu hareketi yeni oluşmuş sayılan kollarımdaki yaraları acıtmaya yeterken, kaşlarımı çatmış ve inlememek için kendimi zorlayıp kollarımı hafifçe ona sarmıştım. Ancak ne yazık ki benden ayrılıp ellerini kollarıma koyduğunda, kollarımı aşağı yukarı okşamasıyla beraber kendimi tutamamış kısık sesli bir inleme bırakmıştım. Biraz ilerimde duran annem bu inlememi duymazken hemen önümde dikilen büyükannem anında kaşlarını çatmış ve ellerini indirmişti.
"Felix, bebeğim uzun zaman oldu. Seni çok özledim, nasılsın?"
Annem ve babamla olan ilişkimi az çok biliyordu fakat aldığım cezalardan haberi yoktu. "İyiyim büyükanne, bende seni çok özledim." Onun gözlerindeki şefkati gördükçe içim burkuluyordu. Ayrıca eksikliğini hissettiğim duyguları yaşadığımda, bu duygulara aç olan yanımı bastırmak zorlaşıyordu. Bir kere saçım okşandığında bunu sürekli olarak hissetmek istiyordum ya da içten bir gülümseme gördüğümde içten içe cesaret edemesem bile o kişinin yanından asla ayrılmak istemiyordum. Sırf o gülümsemeyi daha çok görüp bu hayatta gerçekten bir yerim olduğunu tasdiklemek için.
Büyükannemin tebessümünü solduran annemin sesi olmuştu. "Annecim, çok açsanız hemen masaya geçelim." Belli ki büyükannemin burada durmaya pek hevesi yoktu ki anneme onay vermiş ve hep birlikte masaya geçmiştik. Büyükannemle tek olduğumuzda saatlerce oturup konuşurduk fakat bu akşam annemin varlığından pek haz etmediğinden, ziyaretinin kısa olacağını tahmin ediyordum.
Büyükannem masanın baş köşesine yerleştiğinde, sağ tarafına ben sol tarafına ise annem yerleşmişti. Bu sırada babamın eksikliği büyükannemin dikkatini çekmiş olacak ki kaşları merakla havalanmıştı. "Sunwoo yok mu ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia, Hyunlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Evrendeki tüm yıldızları barındıran gözleri tüm yüzümü turlarken, gözleri nereye dokunsa aynı zamanda dudaklarından da fısıltıları dökülüyordu. Saçlarımı taradı ilk önce gözleri, "ipek saçlarını seviyorum." Ardından gözlerime indi ve s...