You make it look like it's magic
'Cause I see nobody, nobody but you, you, you
I'm never confused
Hey, hey
I'm so used to being used
So I love when you call unexpected
'Cause I hate when the moment's expected
So I'ma care for you, you, you
I'ma care for you, you, you, you, yeah
'Cause girl you're perfect
You're always worth itAnd you deserve it
The way you work it_________________________________
Felix
"Öyle olsun Sardunya. Sürprizini bir an önce görmek istiyorum."
Eve geldiğimizden beri, bir anlık cesaret ile elbiseyi giymeye karar verişim ve bunun Hyunjin'e sürpriz olacağını söylemem aklımda dolanıp dururken eve gelene kadar damarlarımda dolanan cesareti kaybetmemek için bildiğim tüm duaları ediyordum.
Gelir gelmez ayılmak için duşa girmiştim ve şimdi de Hyunjin duş alırken elimdeki elbiseye ait mağazanın torbasına bakıyordum.
Banyodan gelen su sesi kesildiğinde ani bir karar ile üzerimdeki bornozun kuşağını çözerek çıkartıp torbanın içindeki elbiseyi bedenime geçiriyorum. Amacım sadece üzerimde nasıl durduğunu ona göstermek iken çamaşır giymemeyi umursamadan elbisenin askılarını düzeltiyorum boy aynasının karşısına geçip.
Parmaklarım saçlarımın arasına karışıp olabildiğince düzenlemeye çalışırken, ebeveyn banyonun kapısı açılıyor bu sırada.
Heyecan ve tatlı bir gerginlik üzerimde hakimiyet kurarken hala fark etmeyen, elindeki kısa havlu ile başı eğik, saçlarının kaba suyunu alan Hyunjin yaklaşık iki dakika sonra havluyu komodinin üzerine bırakmış ve başını kaldırdığı gibi göz göze gelmiştik.
Dudakları aralanırken gözleri ile baştan aşağı süzüyor bedenimi. Ellerimi arkamda birleştirip parmaklarım ile oynarken yerimde sallanıyorum hafifçe ve başım aşağı doğru eğilmişken alttan bir şekilde onun yüzünü inceliyorum. Tek kaşı havaya kalkmışken yanıma doğru yaklaşıyor sakin adımlarıyla. Hala bir şey dememiş olması bu durumu hoş karşılamadığını düşünmeme sebep olurken fark etmeden yüzümü asmış yanıma gelmesini bekliyorum.
Nazikçe parmakları çenemi kavrayıp başımı kaldırırken göz göze gelmemizi istediği bariz bir şekilde ortada ancak gözlerimi kaçırıyorum ondan.
"Bak bana bebeğim."
Sonunda gözlerimiz birleşirken sandığımın aksine yüzünde güzel bir gülümseme ile ona bakmamı bekliyor oluşu, ne zaman tuttuğumu fark etmediğim nefesimi rahatça vermemi sağlıyor.
"Çok güzel görünüyorsun."
Sesi fısıltı ile karışık çıkarken utandığımı hissediyorum ancak bir yandan da o kadar hoşuma gidiyor ki yüzüme engelleyemediğim bir gülümseme yerleşirken, ellerimi arkamdan çekip boynuna doluyorum. Bana ayak uydurup kolları sıkıca belimi sararken hala nemli olan saçlarımda elimi gezdiriyorum.
"Sana piyano çalmamı ister misin?"
Elim saçlarından ayrılıp yavaşça boynuna ve oradan da üzerindeki yünlü siyah bornozun sardığı omuzlarına yerleşirken, söylediğim hoşuna gitmiş olacak ki yüzündeki gülümseme duyduğundan memnun olduğunu belli ediyor bana.
"Elbette, uzun zamandır çalmıyordun."
Piyano oldum olası benim hayatımdaydı. İlk zamanlar çalmayı çok sevsem de sonrasında yaşananlar piyanodan soğumama sebep olsa da geçtiğimiz aylarda beni soğutan her şeyin hayatımdan çıkmış olması ile tekrar çalmaya başlamıştım. Bunu duyan hyungum ise ekstra bir ev hediyesi olarak bir piyano almıştı bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia, Hyunlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Evrendeki tüm yıldızları barındıran gözleri tüm yüzümü turlarken, gözleri nereye dokunsa aynı zamanda dudaklarından da fısıltıları dökülüyordu. Saçlarımı taradı ilk önce gözleri, "ipek saçlarını seviyorum." Ardından gözlerime indi ve s...