21. Hope

43 6 1
                                    

All I want is to be loved.
Tek istediğim sevilmek.

And the wars are heating up, but we are winning.
I've fought alone all these years, I don't know how.
The past repeats in my mind.
But you mute the noise, and all this constant infighting.
Begins to calm down.
When panic is the closest thing to me, you helped me breathe.
When the darkness took over my whole being,

You shine on me...
Bana parladın...

🎶  Nathan Wagner - Hope

Şarkı ile birlikte okumanız tavsiye edilir ♡

Bu şarkıyı ficin şarkısı ilan ediyorum, o kadar bu fici buldum ki sözlerinde...

_________________________________

Felix

Çocuklar ne kadar büyürler ise büyüsün, sevilmedikleri yaşta kalırlarmış hep.

Bir gün beş yaşımda, bir gün sekiz yaşımda, bir gün on beş yaşımda takılı kalıyorum fark etmesem bile. Bir gün sırtımdaki yaraları sarmaya çalışıyorum, bir gün yüreğimdeki yaraları sarmaya...

Bugün ise; her sene aldığım yeni yaş günümdeyim.

Mahkemeye katılmadan önce öğrendiklerim tüm bedenimi, düşüncelerimi, ruhumu dahi sarsarken baygınlığımdan sonra gözlerimi hastanede açmam en olası sonuç olmuştu. Gözlerimi açar açmaz da ilk merak ettiğim mahkemenin sonucu olmuştu. Baekhyun hyung her ne kadar gerekli tüm kanıtları topladım dese bile, o adamın zihninde öyle şeyler dönerdi ki; sağ gösterirken sol yapmayı en iyi o bilirdi.

Ancak bu kez umduğum olmamış, gerçekten de hyungun topladığı tüm kanıtlar onu içeri attırmaya yetmişti.

Evet, onu bir daha görmeyecektim lakin bende bıraktığı yaralar benimleydi her zaman. Zihninimi bile silip atsam bir kenara, bedenim de ruhum da o kadar alışmış ve iç içe geçmişti ki acılarım ile, şikayetçi olduğum acılarım aslında beni ben yapan unsurlar olmuşlardı bir nevi.

Öyleydi de elbet. 

Ancak onun bana olan yersiz öfkesi ve hırsı yüzünden o kadar çok şeyden mahrum kalmıştım ki.

 Doğduğum andan itibaren en çok ihtiyacım olan annemden, onun sevgisinden, merhametinden mahrum kalmıştım. Babamın güveninden, şefkatinden mahrum kalmıştım. 

İlkokula başladığım zamanlarda herkes ailesi ile birlikte ebeveynlerinin elinden tutarak okulun bahçesinden girerken ben; ders başlayana dek bahçede babamın sıkıca tembihlediği şoförün yanında bekler, öğretmen ile aynı anda girerdim sınıfa. Teneffüslerim de aynı şekilde geçer, sınıfın kapısında bekleyen babamın adamlarından bir kişi okul bitene kadar orada durur, gün içerisinde yanlış bir davranışım, ebeveynlerimi utandıracak bir hareket yaparsam eğer, babama haber verilirdi.

Ortaokula geçtiğimde de durum pek farksız değildi ancak benim daha da büyüyüp, bir şeyleri kafamda oturtabildiğim zamandı. 

Ortaokula geçtiğim andan itibaren hayatım bir anda o yaşıma kadar öğrendiğim kurallar ile sıkı sıkıya çevrilmiş, cehennem gibi olan hayatımın asıl temelleri atılmıştı. Piyano çalmaya ortaokul birinci sınıfta başlamıştım, tabi işin ciddiyetini hatalar yapa yapa öğrendikten sonra ilk başlarda çalmayı sevdiğim piyanom bana düşman olmuştu.

Yediklerim lokmalara kadar düşünülür, asla bir gram fazlasına izin verilmezdi. Eksikliği ile büyüdüğüm aile kavramını bu yaşımda öğreniyor olmak  zoruma gitmiyordu ancak çok şey içimde ukte kalmıştı bu zamana dek.

Şimdi yine her sene içimde ukte kalan güne girmemize birkaç dakika kala içimdeki burukluk gün yüzüne çıkmıştı. Biliyorum bu sefer ne ruhum yara alacaktı ne de bedenim, fakat yine de beraberinde getirdiği anılarda kayboluyorum işte.

Basorexia, Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin