Vuslatım ..

37 3 0
                                    

Yağmuru bekleyen toprak gibi bazı yürekler..
Biraz sevgi, azıcık ilgi bütün yararına deva olmaya yeterdi belki ..

Ve Bir avcıydı bazı hikayelerdeki kahramanlar ..
Avını ürkütmeden yakalayabilmekti istedikleri ..
Önce kalbinden vurdular..
Sonra usulca kanatlarını kırdılar.. umut vaad eden bütün kuşların..

İz ve Ökten tırnaklarıyla kazıya kazıya almışlardı bu savaşı..
Bu kadar emek, sonsuz fedakarlık..
bir kavuşma için bunlar yetmez miydi ki..

Elbette ki yeterdi..

Ökten ve iz o gün orda olan biten her şeyi uzun uzun konuşmuş, ve bir nihayete varmışlardı..

Ökten sonucu ne olursa olsun bu sefer iz'i kimsenin eline bırakmayacaktı.

Ondan ayrı kaldığı günlerde daha iyi anlamıştı. onsuz tek bir gün dahi geçiremezdi artık..

İz bu aşk için yeterince fedakarlık yapmış, ve çok yıpranmıştı.

Şimdi artık sıra öktendeydi..

Akşam olmuş,iz ailesiyle bir akşam yemeğinde yeniden bir araya gelmişti..

Onca olan bitenden sonra böyle huzur içinde yemek yemeyi ne de çok özlemişti..

Ailedeki her kes; iz'in son günlerde olanlardan dolayı ne kadar çok yıprandığını farkındaydı..

Zerda yenge sofrada uzun uzun iz'i süzüyor, çökmüş yüzünü solmuş rengini gördükçe içten içe kahr oluyordu.

İz'in Annesi ise, kızının bu bahtsız kaderine sesizce göz yaşı döküyordu..

Bütün bunlardan habersiz iz; Günlerdir boş kalan midesini doldurmak için deli gibi yemek yemeyle meşguldü..

Iz'in babası ve abisi birbirinin gözlerine bakıyor,
iz'in yaşadıklarından kendilerini sorumlu hissediyorlardı..

Yemekler yenmiş, her kes odanın bir köşesinde oturmuştu.
Zerda yenge sofrayı toplarken iz de bu sırada mutfakta çay demliyordu.

Her şey belkide ilk defa bu kadar yolunda ve normaldi..

İz her an bir şey olacakmış gibi tedirgin hissediyordu kendini.

Düşünüyordu da; bunca zaman ne çok şey yaşamıştı..
Oysaki tek istediği; ailesinin onayını da alarak Öktenle huzurlu bir yuva kurmaktı..

Bütün bunlar yaşanmadan önce ne güzel hayalleri vardı halbuki..

Etrafı citlerle sarılı Küçük bahçeli bir ev...
dışı sarıya boyanmış..
Bahçede her türlü meyvenin yetiştiği türlü türlü ağaçlar..
Her taraf yemyeşil..

Ve bir köşede Bütün ihtişamı ve asilliğiyle bembeyaz kocaman bir at ..

İz atının ismini bile koymuştu ..
Bahoz ..
Atının adı bahoz olacaktı..

Bahoz kürtçe de fırtına anlamına geliyordu .

İz; belkide bir gün içinde fırtınalar koparacak bir aşk yaşayacağını hissetmişti ..
Bu yüzden koymuştu bu ismi..

Kalbim .. ah benim dağ gibi durup, dal gibi kırılan kalbim..

Her kes salonda bir köşeye oturmuş  çaylarını içiyordu..

Bir anda kapı çaldı.
İz Elindeki bardağı masaya koyup, hızlıca ayağa fırladı..
Gözleri kocaman açılmış rengi atmıştı..

İz'in tedirginliğini farkına varan abisi; ayağa kalkıp, ize doğru yaklaştı.
Başını göğsüne dayayayarak konuşamaya başladı;

Bİ BAŞINA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin