Gidenler vardır.. geride izi bile kalmayan..
Ve kalanlar vardır.. gitse bile izleriyle taht kuran ..Bulutlar her zaman gelir gider..
Sen gökyüzünü düşün,
o hep baki..Vazgeçmenin kolaylığını değil de; sabretmenin güzelliğine inan ..
İz o akşam orda sadece parmağına savcı diyarın yüzüğünü takmakla kalmamış, aynı zamanda kalbine de pranga vurmuştu ..
Bir ömür boyu esiri olmuştu dilsiz duygularının..Sabah olmuş, güneş yeniden doğmuştu. belki eksik, belki de biraz kırık dökük.. ama yinede doğmuştu..
İz uyanmış yatağının üzerinde derin düşüncelere dalmıştı. dün akşam olanların kötü bir kâbus olmasını, ve bu kâbustan bir an evvel uyanmış olmayı diliyordu ..
Fakat çok geçmeden parmağındaki yüzüğü görünce; gerçekler bir tokat gibi çarpmıştı yüzüne ..
Bundan sonra ne yapacaktı iz..
evet belki Öktenin iyiliği uğruna yapmıştı bu fedakarlığı ama;
içinde tarif edilemeyen bir ağrı vardı..İnsan omuzlarında dünyaca yükü taşırmış da, kalbin de olan yüklere yenik düşermiş ..
İz Kafasında binlerce soru yağmuruyla yatağından kalkıp hazırlandı. eğer kafeye giderse kafası biraz dağılır diye umut ediyordu..
İz Yolda ayaklarını Sürüye sürüye gelirken bi anda aklına daha önce bu sokağın sonunda gördüğü o yaşlı çift geldi ..
aşka olan umudunu kaybettiği şu kötü süreçte onları uzaktan da olsa görmenin ona iyi geleceğini hissediyordu..Biraz yürüdükten sonra sokağın sonuna varmıştı ..
Dışarıdan yıkık dökük görünen bu ev, görüntüsünün aksine insana derin bir huzur veriyordu sanki..İz biraz daha yaklaşıp evin penceresinin yanına geldi kaldırımın Kenarına geçip oturdu..
İçeriden sesler geliyordu.
Ağır ağır yürüyen ayak sesleri.. radyoda çalan şarkı..
Sobanın üzerinde kaynayan su.. Hepsi sanki birbiyle ahenk yaratmaya çalışan bir koronun sesi gibiydi adeta ..İz bir ömür oturabilirdi bu pencerenin Kenarın da ..
pencereye doğru bir kaç adım daha yaklaşıp konuşmalarına kulak misafiri olmuştu..
Adam eşine şöyle söylüyordu;-çok yorma kendini, biliyorsun ya ben senin yüzünü yorgunluktan dahi bile olsa asık görmeye dayanamıyorum..
Kadın oturduğu koltukda bir kaç dakika homurdandıktan sonra şöyle devam ediyordu;
- Peki madem söyle bakalım..
bir gün ben ölürsem benden başkasıyla evlenir misin ..?Adamın bu soru karşısında moreli bir hayli bozulmuştu..
Biricik eşinin Ölümden bahs ediyor olması onu tedirgin etmişti..Yerinden yavaş adımlarla kalkıp kenarda duran bastonu aldı. usulca eşine yaklaşıp dizlerinin dibine çöküverdi.
Ve konuşmaya başladı;-Eğer sen ölürsen ben de ölürüm. senin yokluğun zaten benim için ölüm gibi gelir.. bilirsin ya hanım; insan serden geçer de, yardan geçemez ..
Kadın aldığı bu cevap karşısında oldukça memnun olmuşa benziyordu. yüzündeki kocaman gülümseme ile bir yandan çayını yudumluyor, bir yandan da dizine başını koyan eşinin saçlarını okşuyordu ..
İz'in gördüğü bu manzara karşısında adeta kalbi erimişti. böyle derinden seven insanların hala var oluşu ona umut veriyordu..
Çok geçmeden yoluna devam eden iz; kafenin yakınlarına geldiğinde sokağın başında Öktenin onu beklediğini fark etti ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ BAŞINA AŞK
Romancesevmeler bilirim; sevdiğini avucunda bir kelebeği tutar gibi naif seven.. Sevmeler bilirim avucunda tuttuğu kelebeği tek seferde sıkarak öldüren ..