Duvar parçaları her tarafa saçılmış ve odanın içinde iki kişi bir mucize görmüş gibi kapsül benzeri yapıya doğru ilerlediler.
Amaçları basitti o kapsülün içinde uyuyan sarı saçlı ve sanki cennete ait olan meleği oradan kurtarmak istiyorlardı .
Kapsül şeffaf bir yapıya sahipti, bu yüzden kolay girilebilir gözüküyordu.
Ama gerçek öyle değildi.Luca elini mana ile sardı ve hızla kapsülün şeffaf camına hızla vurdu ve büyük bir ses patlaması yarattı .
Her tarafı toz duman sarmıştı ve ortaya çıkan sonuç.
Koca bir başarısızlık.
Şeffaf camda tek bir çizik bile yoktu . Luca bu sonucu gördüğünde hemen kafasını yanında bulunan beyaz saçlı kıza çevirdi.
"Neden kıramıyorum? "
Beyaz saçlı kız olay karşısında söyleyecek söz bulamadı. Evet tanrının gözleri ile bile bu durumu açıklayamadı.
Bu kabul edilebilirdi, sonuçta tanrı gözlerini daha üst düzey kulanmasına zaman vardı ve bu bir iki günde olunabilecek bir şey değildi.
Zeta bile durum karşısında söyleyecek bir sözü yoktu ve sadece bakışlarını kaçırdı.
Luca Zetadan yanıt alamayınca durumu anlamıştı.
Sonuçta bu düzeyde bir güce sahip olması bile büyük bir işti.
Luca bu durum karşısında düşünmeden edemiyordu. Annesi, yıllar önce ölen ve cenazesinde binlerce gözyaşları dökmüş bu çocuktu.
Yeter!
Neden ?bir şey yapamıyorum, neden? Zayıf olduğum için mi? Yada bu sürtük kaderin bana karşı yaptığı bir eylem mi?
Anlamıyorum!
Yıllardır göremediğim annem karşımda ve sadece aramızda şeffaf bir cam var ama ben ona ulaşamıyorum karşımda olan bu kadını mutlu olarak görmek gerçekten imkansız mı?
O an tüm mantıklı düşüme yeteneğimi kaybettim.
Hemen elime güçlü bir mana tabakası ile sardı ve hızla şeffaf duvara tüm gücümle vurdum.
Devam ettim beş, on, yirmi,..... Artık saymayı bıraktım sadece tüm gücümle vurmaya devam ettim. Elimdeki mana tabakası zamanla zayıflamaya başladı ama durmadım tüm gücümle vurmaya devam ediyordum.
Annem karşımdaydı ve sadece aramızda lanet bir cam vardı evet onu kırıcağım ve kaybettiğim anneme kavuşacağım.
Evet yapacağım hayır yapmak zorundayım çünkü onu ..................çok özledim .
Mana tabakası kırıldı ama ben vurmaya devam ettim. Biliyorum! Bu dünyada bedelini ödediğimiz sürece herşeye sahip olabilirdik.
Vuruşlarım hiç aksamadı her defasında daha hızlı vurmaya devam ediyordum.
Ellerimden kayıp giden annemi özledim......
Ellerim kanlar içinde olmaya başladı kırmızı kan öyle bir şekilde aktı ki bazı insanların dayanamayıp çökmesine neden olabilirdi.
Tekrar yumruk atacakken. Önümde bembeyaz saçlı ve uyumlu gözleri olan ve çokta güzel görünüme sahip bir kız geçti.
Evet zetaydı.
Ve iki bileğimden tutup beni durdurdu.
Ama ona karşı tüm gücümle kollarımı ittirmeye çalışsamda nafileydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Zincirleri
FantasyKader, kader gerçekten var mıydı? Şahsen ben inanıyorum sonuçta bu dünya o zaman bu kadar sıkıcı olmazdı değil mi? Işığın , yıldırımın, canlıların yapısal büyümesi ve zaman içinde ölmesi buna binlerce örnek verebiliriz ama sonuçta herşey aynı yöne...