41-) Necromancer 'e Karşı [2]

36 3 1
                                    

Büyük ve güzel bir ormanın içinde kuşlar cıvıldıyor, geyikler ovayalarda geziyordu.

Evet bu genellikle olan bir şey ama şuanda bunu birine anlatsalar bunun bir hikaye veya yalan olduğunu açıkca söyleyebilirim.

Ormanın içinde bir futbol sahası büyüklüğünde büyük bir patlama olmuş ve çevredeki diğer tüm canlılar toza dönüşmüştü.

Malesef tek patlama o değildi.

-BOMMMMMM

Evet başka bir patlamada olmuş ama bu sefer ölen canlı yoktu çünkü orada yaşayan canlılar çoktan ölmüştü ve bunların tek suçlusu.......

Luca vampirin ceset patlamasıyla birlikte havaya uçmuş ve geri tekrar ayağa kalkmaya çalışıyordu.

Ceset patlaması, ölmüş bir canlının bedeninin kontrollü sizde ise ve onun havaya uçurmaya gücünüz var demektir evet kısacası bu ama bunu tabi ki Luca da biliyordu ama o necromancer'in bir vampirin cesetdini havaya uçurtmasını beklemiyordu.

Çünkü vampir cesetleri bir necromancer için oldukça değerliydi ve böyle boş bir saldırı için bunu denemesini asla beklemiyordu.

Luca yerden kalktıktan sonra çevresine baktı ama tek bir canlı formu yoktu evet ölümsüzler de yoktu sanki orada bir tek o varmış gibi ama bu düşüncesi uzun sürmedi kısa süre içinde bir vampir Luca ya saldırdı ve ama Luca manasını kılıcına aktardığı için vampirin saldırısını hemen engelledi ve karşı saldırıya başladı.

Bir yandan da gözü necromancer'in gizli bir saldısındaydı sonuçta bu yere sürekli bir vampir göndererek onu yenemezdi.

Vampir sağdan bir saldırı yaptığında Luca kılıcına aktardığı mana ile vampirin ilk kolunu kesti daha sonra kafasını koparttı ve hayattan azat etti.

Luca kafasını koparttığı vampirin yavaşça toz olmasını izledi ve tam bu süre içinde art arda vampirler Luca ya saldırdı Luca zaman içinde vampirlerden yaralar almaya başladı ama bu tek taraflı değildi Lucanın aldığı hasarlara göre vampirler ölümcül yara alıyordu ve sonunda hiç vampir kalmadığında Luca derin bir nefes aldı.

"Ha ha sonunda bitti "

Yavaşca dizlerimin üzerine çöktüm ve kılıcımı toprağa batırdım.

Sonunda şu kan emici pisliklerden kurtulmuştum geriye kalan yalnızca büyücüydü ve onuda yendiğimde bu savaş bitecekti.

Bir süre dinlendikten sonra ayağa kalkmaya çalışıyorken benden yaklaşık beş metre ötede yırtık mor cüppeli ve elinde kısa küçük bir tırpana benzeyen bir asa vardı gözlerine baktığımda görebildiğim tek şey kabullenişti.

Ama daha dikkatli bakınca gözlerinde biraz umut kırıntısı vardı.

Umut mu? Tabi ya o zaman niye buraya gelecek ki! Kılıcımı topraktan çektim ve yerde sürterek ona doğru ilerledim büyücü bana baktı.

"Sen kimsin? Nasıl böyle bir iradeye sahip olup aynı zamanda bu kadar güçlü olabiliyorsun "

Sözlerini duymazdan geldim, çünkü ben güçlü değildim bugün neredeyse ölecektim ve irademi sağlamlaştıranda ben değildim ben bir hiçtim.

Yürümeye devam ettim ve o da sözlerine devam etti.

"Hem nasıl kutsal güç gibi kokup bir yandan nasıl ölü gibi kokabilirsin? "

Sözleri kafamda yankılandı ben ölü gibi mi kokuyorum? bu nasıl olabilir hayır hayır yalan söylüyor evet bu çok mantıksız merakıma dayanamayıp sordum.

"Ne demek istiyorsun? "

Sözlerim saf merak doluydu ve bu merak şuanda onu öldürmememi sağlıyordu ah ne şaka ama.

Kaderin Zincirleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin