İlk olarak yaşadığım bu kasabadan size bahsedeceğim, bu kasaba orta çağ ve yakın çağ arasında gibi gözüküyor ama daha çok orta çağa yakın ve bu kasabada öğrendiğim bir şey varsa bu gezegen veya evren iki büyük güçten oluşuyor.
İlki sadece seçilmişlerin ve onların soyundan gelen kutsal güç evet bu kutsal güç aynı bir papa veya rahiplerin ki gibi bir güce sahipler yanlızla bununla değil elbet hektor gibi ışığı büken özellikleride var ve böyle insanlara şövalye veya muhafız deniyor şehirde gezerken bir çok kez onlardan gördüm gümüş bir metal yığının içinde ve büyük gümüş kılıçlara sahiplerdi.
Diğeri rahiplerin güçleri gibi olanları da gördüm ve diyeceğim tek şey burası din ile sömürülen bir orta çağ! Evet din adamları halktan aldıklarını saymak bile yıllar ister yani bu kadar büyük bir zenginlik içindeler, diğer tarafta olan fakir halk yemek bile bulmakta zorluk çekiyordu ve bu açlık yüzünden bir çok insan öldü.
Sorabilirsiniz neden bu düzene karşı ayaklanma olmadı? Cevap basit bu kadar tanrısal güce sahip olanlara karşı ne yapabilirler? Ve hem onlar fiziksel olarakda zayıflar bu yüzden bırak savaşı yarına yemek bulsalar ona şükredecekler evet burası ve gezegen böyle bir sefaletin içinde.
Handa bir yaşlı kadın bir mesihten bahsetti evet kurtarıcıdan sonra bu mesihi araştırdığımda öğrendiğim eski bir kehaneti.
Kehanete göre şehrin ileri gelenleri yolsuzluk ve kafirlik içinde bulunduğu bir zamanda bir yabancı bu düzeni değiştirecek ve yeni bir düzen yaratacaktı onun yarattığı bu düzeni istemeyenler olacak ve büyük savaşlar yaşanacaktı tüm bunlardan namağlup bir şekilde ayrılacak ve zamanı geldiğinde buraya tanrının cennetini yaratacaktı bu yüzden ona tanrının Mesihi ismini verecekler.
Evet kehanet kısaca bu ,evet saçmalık! Tamam kehanetlere inanıyorum ama kimin söylediği bile bilinmez birinin sözlerine nasıl inanmamı bekliyorsun?
Her neyse biz ana konuya dönelim bu kehanet fakir halkın ümidi haline gelmiş evet halk bir kurtarıcı arıyor ve onu istiyordu artı benimde çok fazla piyona ihtiyacım vardı bu yüzden bu kehaneti kendi lehime çevirmeye karar verdim.
Şimdi anladığını düşünüyorum her şeyi anlatmak zorunda değilim değil mi?
Neyse.
Anlamayanlar için anlatayım kısacası bu köprünün altında o mesih olmak için geldim. Evet ve fakir halkı kandırmak kolaydır, bende bu yüzden biraz bilgi aldım ve buraya geldim.
Buraya sadece o parayı almak için değil daha büyük bir iş için geldim evet dünyama geri dönmeliyim ve olay örgüsünün yarattı boşluğu doldurmak ve onu parçalara ayırmak istiyorum, ve burada ne kadar uzun kalırsam kaderin iradesi olayları kitaba göre düzenleyecektir.
Bunu nasıl mı biliyorum? Düşün tanrı aşkına dostum baloda o piç kaç kez ölümden kurtuldu! Evet saymadım ama birden fazla ve bu dünyada bir hata ölüme davetiye çıkartıyor ama o birden fazla hayata kaldı sadece şans olamıyacak kadar hemde.
Bu yüzden o Theo'nun kaderini bozmak için geri dönmeliyim ve bu gezegende Theodan uzaktayım.... O buraya bakmıyordur bile evet o kaderin tanrısı olabilir ama tek kaderin tanrısı o değil evet kaderin tanrıçaları onlarda bu evrenin kaderini örüyorlar biliyorum bu imkansız gibi ama inan bana bu romanda binden fazla geçti ve theoya antik yunandan çaldığı için üstüne gittim.
Evet neyse eğer o tanrılar varsa ve bunlar sadece bilinen ise daha ne kadar tanrı vardır kim bilir ama kitapta korkulan iki isim vardı.
Işığı taşıyan karanlıktan kork! evet bunu uzun zamandır düşündüm bu büyük olasılıkla beni seçen tanrı diğeri ise her şeyin tanrısı o anlaşılamaz o karanlık bir nehir, bir boşluk diyordu.... Evet ondan baya korkan vardı sonuçta tanrıların bile yaratan birinden kim korkmaz ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Zincirleri
FantasyKader, kader gerçekten var mıydı? Şahsen ben inanıyorum sonuçta bu dünya o zaman bu kadar sıkıcı olmazdı değil mi? Işığın , yıldırımın, canlıların yapısal büyümesi ve zaman içinde ölmesi buna binlerce örnek verebiliriz ama sonuçta herşey aynı yöne...