"Ne iş yapıyorsun?"
"Mimarım ben"
Kahve yaparken şimdiye kadar milyon kez kullandığım yalanlarımı anlatıyordum.
"10 sene öncesine kadar Milano'da yaşıyordum. Sonra Türkiye'ye taşındım"
Can hayranlıkla yalanlarımı dinliyordu.
"Senin için çok zor olmalı"
"Evet ama aslında çok eğlenceli ve zevkli bir iş"
"Hiç mimarlıktan zevk alan birine benzemiyorsun"
Beni süzdüğünü hissettiğimde elimdeki kahve kupalarıyla ona taraf döndüm.
"Hmm. Peki sence nelerden zevk alan birine benziyorum?"
Soruyu sorarken karşımdaki gözlerin içine bakıyor, bakışlarım altında nasıl eridiğini izliyor, aslında tam da böyle durumlardan zevk alıyordum.
Şu an gözlerini kaçırması, heyecandan elleriyle oynaması hoşuma gidiyordu."Lütfen bana öyle bakma"
Bunu söylerkenki ses tonu bile zevk veriyordu.
"Nasıl bakıyorum?"
Üzerine doğru yürüdükçe o da geri-geri gidiyordu.
"Bilmem. Tuhaf bakıyorsun. Dün.."
Sırtı mutfak tezgahına çarptığında afallamış, sözleri yarıda kalmıştı.
"Dün ne?"
Mesafeyi kapatarak sakince sordum.
"Dün gece de böyle bakıyordun"
Sesi tamamen zayıf çıkıyordu. Tıpkı dün gece olduğu gibi. Dün gece o lanet pizza siparişi gelmeseydi şu an farklı durumda olabilirdik. Kapı zili tüm ortamı bozmuş, Canın da ayaklanmasına neden olmuştu.
Nedenini tam anlamasam da bir süreliğine kediye bakmayı kabul etmiştim. Hem bu sayede Can da kapımdan uzak kalmayacaktı.
Tabi ki de yanılmamıştım. İşte sabah saat 11 ve Can elinde yaş mamayla kapıma dayanmıştı."Dün gece bir de kendini görseydin"
Söylediğim söz karşısında utanarak hafifçe gülümsedi. Aramızdaki flört durumu onun da hoşuna gidiyordu.
"Kızarmamı falam kastediyorsan içkidendi sanırım"
Elimdeki kupaları sırtını yasladığı tezgaha bıraktım.
"Peki şimdi nedeni ne?"
Beklediğimin tam aksine kafasını kaldırıp gözümün içine baktı.
"Thomas, ben 30 yaşındayım. Bakir bir ergen gibi her yakışıklı adam koluma dokunduğunda kızarmam"
Söylediği sözler her ne kadar iddalı olsa da yüzünde hala o çekingenliği görebiliyordum.
Ellerini kaldırıp siyah gömleğimin yakasını düzelterek sakin ses tonuyla devam etti."Beni masum bir çocuk gibi görebilirsin ama henüz bilmediğin taraflarım da vardır belki"
Ellerimle yakamdaki ellerini tuttum. Yaslandığı tezgaha sabitledim. Şu an tamamen savunmasız bir şekilde karşımdaydı.
Karşımdaki insanların savunmasız durumda olması da zevk aldığım şeyler sırasındaydı. Hele ki bu kişi Can kadar yakışıklı biriyse.
Dudaklarını ıslatarak bayık bakışlarla yüzüme baktığında bu durumdan zevk alan tek kişinin ben olmadığını anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
av mevsimi
General FictionBu hikayedeki kişiler ve olaylar tamamen kurgudur. Gerçek kişi ve kurumlarla hiç bir bağlantısı yoktur.