İyi akşamlarr :)
Bölümün ismini Av mevsimi: Daninin yolu koyacaktım siteden sürülme korkusu bastığı için vazgeçtim
üzgünüm, olacaklar için hazır olun ve bana sövmeyin :)
Uzun uğraşmalar sonucu sonunda evinin kapısını açabilmişti. Anahtarları vazoya bıraktıktan sonra salona ilerledi. Ceketini çıkarıp koltuğun üzerine fırlattı. Hala barın gürültüsü, saçma-sapan müzik sesleri, insanların iğrenç kahkahaları kulaklarındaydı. Elleriyle alnını ovuşturdu. Başı zonkluyordu. Ama tüm o gereksiz sesler bile şuanki sessizlikden daha iyiydi. Son zamanlar böyleydi. Sessizliğe asla tahammülü yoktu. Dışarı ne kadar gürültülü olursa içindeki sesleri o kadar duymazdan gelebeliyordu.
Televizyonda rastgele bir kanal açıp mutfağa yöneldi. Gece için yaş mama koyduktan sonra dolapları karıştırmaya başladı. Ağrıkesici arıyordu. Bu baş ağrısı kolayca duracak gibi değildi. Dolaptan bulduğu içi boş ilaç şişelerini çöpe attı. Galiba başka ilaç kalmamıştı.
Yeniden salona dönüp kendini koltuğa bıraktı. Karnından gelen sesler yemek yemesi gerektiğini hatırlatsa da duymazdan geldi. Zaten yediği tüm lokmalar boğazında kalıyordu.
"Tekin Özsoyun oğlu Can Özsoy cinayetinde yeni gelişme."
Televizyonun sesini duyduğu anda gözlerini açıp ekrana baktı. Kırmızı başlıklarla verilen yazıyı okudu. "Cinayetin esas şüphelisi Sercan Özden bu sabah arabasında ölü bulundu."
Tüm bedeni titremeye başladı.
"Can Özsoy 7 ay önce Ankaradakı evinde yakın mesafeden açılan iki el ateşle öldürülmüştü. Cinayetin sebepleri hala çözülemese de maktulun babasının yeraltı alemin en büyük isimlerinden biri olması biliniyor. Aylardır polis tarafından aranan Sercan Özden aynı zamanda Tekin Özsoyun yakın adamlarından biriydi."
Spikerin sesine odaklanmaya çalışsa da ekrana verilen fotoğraflar buna engel oluyordu. Can neredeyse tüm resimlerde yüzünde büyük gülümsemesiyle kameraya bakıyordu.
"Cinayet emrini kim verdi? Bu bir intikam mıydı, infaz mı? Bazı sorular hala cevabını bulamadı. Bulunacak gibi de"
Daha fazla dayanamayarak televizyonu kapattı.
7 ay. Sesini duymadan, yüzünü görmeden, sarılıp kokusunu içine çekmeden geçirdiği yedi koca ay. Bazı gecelerin bir asır kadar uzun olduğu yedi ay.
Yedi ayda hiç bir şey yapmamıştı. O gece o sokakta o haberi alırken tüm hayatı durmuştu. Kendi ruhunu orada bırakıp bedeniyle devam etmişti yola.
Tüm olanlar bazen hala korkunç bir kabus gibi geliyordu. Haberi duyması, Adanaya gitmesi, cenaze, kavga, Canın mezarı. Bazı geceler uyandığında tarihi kontrol ediyordu. Rüya değildi. Can 7 ay önce ölmüştü. Bunu kendine sürekli tekrar ediyordu. "Can öldü"
Geçirdikleri son günün her detayını hatırlıyordu. Dudaklarından dökülen her kelimesini, dokunuşunu, gülümsemesini hepsini beynine kazımıştı.
O gün ilk kez yalan söylemişti ona. Akşam döneceği için söz vermişti. Merak etme demişti.
Gerçek dünyadan duyduğu sesle düşüncelerinden ayrıldı. Telefonu çalıyordu.
"Dani? Nasılsın?"
Nasıl olduğunu kendisi bile bilmiyordu. İyi olmadığı belliydi ama kötü müydü? Hissettiği kocaman bir boşluktu. Ve bu boşluk onu yavaş-yavaş yutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
av mevsimi
General FictionBu hikayedeki kişiler ve olaylar tamamen kurgudur. Gerçek kişi ve kurumlarla hiç bir bağlantısı yoktur.