- yüzleşme -

326 35 102
                                    


MERHABAA. MUTLU YILLAR <3

 YORUMLARINIZI BEKLİYORUMM :)


"Can nerede?"

Sinirli ve yüksek sesini duyduğumda telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Can nerede dedim sana lan?"

Şu an altımda uzanan ve bedenimle hapsettiğim adama baktığımda sırıttım.

"İnan bana hiç duymak istemezsin"

"Bana bak. Kılına zarar verirsen seni ölmekten beter ederim. Gebermek için yalvarırsın bana. Duydun mu lan beni?"

Sadece ona zarar vermemden korktuğu için değildi bu sinir. Sesinden başka şeyler seziyordum.

"Zarar vermek mi? Beni ne kadar yanlış tanıyorsun. Çok ayıp. Biz sadece bir az hasret gideriyoruz."

Arabasının hızlandığını duyuyordum. İyice delirmiş olmalı diye geçirdim içimden.

"Kıraç, bakma sen ona. İyiyim ben"

Can nefret dolu bakışlarla bana bakarak telefona doğru bağırmıştı.

"Can? İyi misin? Korkma bitanem. Geliyorum hemen"

Bitanem mi? Gözlerimi devirdim.

"Korkmuyorum, merak etme lütfen"

Can hâlâ bana küçümseyici bakışlar atarak en yumuşak ses tonuyla ona cevap veriyordu.

"Hadi, kapatmam lazım Kıro, daha önemli işlerim var"

Daha fazla şu zırvalamaları dinlemek istemiyordum.

"Neden telefonu açtın? Onu bu işe karıştırma"

Telefonu kapatıp sehpanın üzerine fırlattım.

"Onu bu işe karıştırma mı? Zaten buraya geldiğini ona söyleyen sen değil misin?"

"Hayır hiç bir şey söylemedim"

Yalan söylüyordu.

"Söylemedin öyle mi? Peki şu an çok sevimli arkadaşın nereye geliyor sence?"

Arkadaş kelimesini vurgulayarak söylemiştim.

"Ne bekliyordun? Mafya olduğunu öğrendiğim, üstelik hedefi ben olan birinin evine kimseye haber vermeden tekbaşına mı gelecektim? Sandığın kadar aptal değilmişim işte, bak"

Geldiğinden beri bir ton hakaret etmişti, yüzüme tükürmüştü, bıraksaydım döverdi bile. Hepsinde haklıydı. Hatta verdiği tepkiden daha fazlasını hakettiğimi de düşünüyordum. Mesela asla tetiğini çekemeyeceğine emin olduğum silahı kafamda patlatmalıydı.

Ama bu kadar şeyin içinde şu söylediği sözler kadar beni üzen hiç bir şey olmamıştı. Çünkü ilk kez bir şeyi anlamıştım. Benden korkuyordu. Ona zarar verebileceğimi düşünüyordu.

Evet haksız sayılmazdı, daha dün gece onu babasının azılı düşmanına teslim etmiştim. Aynı şeyi bu gün yapmayacağıma kim garanti verebilirdi ki?

Dikkatle Canın yüzünü inceledim. Can tüm duyguları yüzünden okunan bir çocuktu. Bir şey arıyormuş gibi gözlerine baktım. Nefret, öfke, korku, hayal kırıklığı ile dolu olan gözlerine. O gözlerin bir kaç gün öncesindeki gibi bana yeniden parlayarak bakması için herşeyimi verebilirdim. Ona yeniden sarılmak, saçlarını okşamak, kokusunu içime çekmek, daha doyamadığım dudaklarını öpmek için her şeyimi verirdim.

av mevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin