Merhabaa yorumlarınızı bekliyorumm :)
Hiç beklemediğim bir anda Kıraç Can'ı belinden tutarak iyice kendine çekmiş, dudaklarına yapışmıştı.
Ben bir kaç saniyelik bir şey olur zannederken diğer elini Canın boynuna yerleştirip öpücüğü iyice derinleştirmişti. Can'ın karşılık verip vermediğini göremiyordum. Sadece ellerini kaldırmış öylece duruyordu.
Aşağıya inmemek için tüm irademle direniyordum. Ama bu öpüşme bir az daha ilerlerse kendimi tutamayacağımı da biliyordum.
Neyseki bir kaç saniye sonra Kıraç aniden durup geri çekilerek dikkatle arkadaşının yüzünü inceledi. Ardından dudaklarına hafif bir öpücük daha kondurdu.
"Lütfen benden nefret etme."
Arkasını dönüp gittiğinde Can hiç bir şey söylememişti. Hâlâ şokta gibiydi. Kapının kapanma sesiyle kendine gelmiş, elini kalbinin üzerine koyarak derin nefes almıştı.
O nefes aldığında ben de sabahtan beri tuttuğum nefesi bırakmış, sakinleşmeye çalışıyordum. Can hâlâ salonun ortasında dikilmişti. Gerçekten bu kadar etkilenmiş miydi? Yoksa beklemediği bir şey olduğu için mi bu haldeydi? Sormazsam öğrenemezdim.
Sessiz bir şekilde merdivenlerden aşağı inip yavaş adımlarla ona doğru yaklaştım. Tam arkasında yerimi alıp aniden ellerimle ağzını kapadığımda paniklemiş, bağırmaya çalışmıştı.
"Şşş benim, korkma" kulağına doğru fısıldadığımda tamamen hareketsiz kalmıştı. Galiba bu gece ikinci şokunu yaşıyordu.
Dirseğiyle karnıma vurduğunda sırıttım.
"Rahat dur, Can. Bırakıyorum"
Onu bıraktığım anda bana döndü. Dağınık saçları, heyecanla bakan gözleri, kızarmış dudaklarıyla herzamanki gibi karşı konulmazdı. Gerçi dudaklarının kızarmış olmasının nedeni başkaydı ama şu an orasını düşünmek istemiyordum.
"Sen hangi cesaretle buraya gelebilirsin?"
Suratıma yumruk atmak istediğinde bileğini yakaladım.
"Sakın. O bir kere olur Can"
Hemen kolunu elimden çekerek aramıza mesafe koydu.
"Ama ben birden daha fazlasını hakettiğini düşünüyorum."
Kafamı olumsuz anlamda sallayarak koltuğa oturdum.
"Hiç misafirperver değilsin tatlım. Ben seni böyle mi ağırlamıştım?"
Şaşkın bir şekilde yüzüme baktı.
"Yüzsüze bak. Evime hırsız gibi girmişsin. Ne misafiri ne perveri?"
Bacağımı bacağımın üzerine atarak yerimi rahatladım.
"Görmeyeli çok agresifleşmişsin."
Onu baştan aşağı bir daha süzdüm.
"Ama bu da yakışmış. Ateşli"
Bakışlarımı farkettiğinde daha da sinirlenmişti.
"Siktir git şurdan asabımı bozma"
İyice sırıttım.
"Ne bu hırçınlık yanlış bir zamanda mı geldim yoksa?"
Sorumu hiç duymamış gibi yaparak kapıyı gösterdi.
"Eğer şimdi defolup gitmezsen bağırıp tüm korumaları buraya dökerim."
"Yapsana" onun aksine çok sakindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
av mevsimi
General FictionBu hikayedeki kişiler ve olaylar tamamen kurgudur. Gerçek kişi ve kurumlarla hiç bir bağlantısı yoktur.