- görev tamam -

369 38 97
                                    


Merhabaaaa. Maalesef bölümü istediğiniz sahnelerle açamıyorum. Sorry ;(


Parmaklarımı yanımda uyuyan adamın saçlarında gezdirirken aklımda bin tane soruyla uğraşıyordum. Tüm gece sorunlarımı kafamın gerisine atmış, anın tadını çıkarmıştım. Ama şimdi düşünceler peşimi bırakmıyordu. En büyük soru ise bundan sonra ne yapacağımdı.

İlk iş olarak kendimi Can'a affettirmem gerekiyordu. Gece boyunca bana bir çok kez benden nefret ettiğini söylemişti ve umursamaz gibi davransam da aslında tahmin etmediği kadar umursuyordum. Onunla ilgili her şeyi umursuyordum.

Belki de bundan başlamalıyım diye düşündüm. Duygularımı açık şekilde belli etmeliyim. Hissettiğim şey basit bir fiziksel çekim ya da hoşlantı değildi. Beraber geçirdiğimiz geceden sonra bunu daha iyi anlamıştım.

Beni nasıl affedecek bilmiyordum ama bunun için sonuna kadar savaşmaya karar vermiştim. Peki sonra? Kendimi bir şekilde affettirsem bile yanımda olduğu sürece hep tehlikede olurdu.

Tüm bu sorunlar kafamı şişirirken emin olduğum tek şey vardı. Onu burada bırakmayacaktım. Hele bu geceden sonra asla.

Odada bir yerlerde çalan telefonumun sesi düşüncelerimi şimdilik bir kenara koymaya yetmişti. Canı uyandırmamaya özen göstererek telefonumu bulmak için parmaklarımın ucunda yatağın diğer tarafına dolandım. Bir köşeye fırlatılmış pantolonumun cebinden çıkararak arayan isime baktım. Soner. Saat sabahın beşinde aradığına göre acil olabilirdi. Ankaraya iki görev için gönderilmiştim ama diğer görevimi henüz bilmiyordum. Kesin bununla ilgilidir diye düşünerek banyoya geçtim ve telefonu açtım.

"Alo, Dani neredesin?"

Can'ın banyosu çok düzenliydi. Ama her şeyden iki tane olması dikkatimi çekmişti. İki diş fırçası, iki farklı şampuan , iki duş jeli.

"Bir şey mi oldu Soner?"

"Acilen buluşmamız lazım."

Şeftali kokulu olan Canındı. Peki diğeri?

"Şu an gelemem. Telefonda anlat"

Bir az duraksadı.

"Yine gece eğlencesi mi?"

"Soner uzatma, söyleyecek acil bir şeyin yoksa kapatıyorum."

Gerçekten şu an burada Sonerle konuşmaktan daha önemli işlerim vardı.

"Telefonda anlatamam, Dani. Otelin ordayım. İn aşağı, 5 dakikalık bir işim var sadece"

"Soner, ben otelde değilim."

"Otelde değil misin? Ne zamandan beridir yattığın adamlarla sabahlıyorsun?"

Sorularına cevap vermemeyi seçtim. Sessizliğimi duyunca kendi devam etti.

"Atacağım konuma gel. Dün geceki olayla ilgili konuşmamız lazım. Acil"

Bu kez konuşmama fırsat vermeden kapattı.

Bu kadar ısrar ettiğine göre gerçekten önemli bir şey var diye düşündüm. Yine sessiz adımlarla yatak odasına geçtim. Pantolonumu giydikten sonra gömleğimi aramak için bakındım ama bulamıyordum. Sonrasında aşağıda olduğunu hatırladım. Tabi ya dün gecenin ilk raundu salonda gerçekleşmişti. Aklıma gecenin kesitleri geldikçe yüzümde istemsizce bir sırıtma oluşuyordu.

Can'ı bu kadar kolay bir şekilde domine edeceğimi düşünmemiştim. Tanıdığım en inatçı kişi yatakta dünyanın en uslu insanına dönüşmüştü. Tabi her temasımda kasılmasından, en küçük dokunuşlarımda bile titremesinden, bazen gereksiz heyecanından bunun sinyallerini veriyordu. Ama yine de yaşamadan emin olamazdım.

av mevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin