Sinirden gözüm hiç bir şeyi görmüyordu. Soner bana söylemeden nasıl böyle bir şey yapabilirdi? Hangi cüretle?! Bu kendi planı mıydı yoksa Mahmut'un mu? Peki amaç neydi? Kafamdakı sorular beynimi patlatacak dereceye ulaşmıştı.
Polis araçları uzaklaştıktan sonra telefonumu çıkarıp tanıdık numarayı çevirdim. Hemen açmıştı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"
Sesimi kontrol etmeye çalışsam da sinirime engel olamıyordum. Umarım bu geceyi birini boğazlamadan atlatabilirdim.
"Ne yapmışım ki?"
Hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi konuşuyordu bi de.
"Salağa yatma lan. Benim silahımın Can'ın evinde ne işi var?"
Telefonda bile olsa gerildiğini hissediyordum.
"Asıl senin Can'ın evinde ne işin var? Mahmut duyarsa ne olur haberin var mı"
"Mahmutu da sikeyim, seni de. Duyarsa duysun. Sen benim silahımı nasıl Can'ın evine koyarsın?"
Sokağın ortasında olduğum için sesimi kısmaya çalışıyordum, ama pek başardığım söylenemezdi.
"İkinci görevin buydu işte Dani. Patron böyle istiyor. Cinayet o çocuğun üzerine kalacak."
Sanki çok büyük bir şey değilmiş gibi rahat rahat anlatıyordu. Cinayet onun üzerine kalacak ve ben buna izin vereceğim öyle mi?
"Ama tabi senin Canla yatıp kalktığını bilmiyor. Söylemedim."
"Bana bak Soner. Yıllardır arkadaşlığımızın hatrına şu an gelip kafana sıkmıyorum. Ama bir daha seni ya da Mahmut'un her hangi bir itini Can'ın çevresinde görürsem kendinizi açıklamaya bile fırsat tanımam. Yaparım bilirsin"
Sinirli bir şekilde kahkaha attı.
"Önce kendinden başla o zaman Dani. Sen de Mahmutun sağ kolu değil misin?"
Bir az durdum. Derin bir nefes aldım.
"Şartlarımı kabul etmeyecekse artık yanında değil karşısında olacağım"
Bunun çok büyük bir karar olduğunu biliyordum. Ama anlık bir duygu patlamasıyla değil, son bir aydır düşünerek aldığım karardı bu.
"Mantıklı düşünmüyorsun, Dani. Tüm bunları o gerizekalı için mi yapıyorsun?"
"Ağzını topla"
"Bak ben seni iyi tanıyorum. 3-5 güne bu çocuktan sıkılacaksın. O zaman ne olacak? Bir kaç gecelik bir haz için kendini riske atmaya değer mi?"
Kahkaha attım.
"Beni tanıyorsun öyle mi?"
"Evet"
Kendinden emin bir şekilde cevapladı.
"Hmm. Balistik raporu olmadan silahın cinayet silahı olduğuna nereden eminsin?"
Sorumu duyunca bir az duraksadı.
"Çünkü sen verdin. Senin silahın değil miydi oğlum?"
Hiç bir şey söylemeden sinir bozucu gülüşlerime devam ettim
"Nasıl olur bu?"
Telefonun diğer ucunda iyice çıldırdığını hissediyordum.
"Soner Soner. Ben görevde kullandığım silahı kimseye teslim edecek kadar aptal değilim"
O gece Soner'e teslim ettiğim silahım cinayette kullanmış olduğum değildi. Zaten genel olarak işimi bitirdikten hemen sonra silahlarımdan kurtulurdum. Artı olarak Sonerin aceleyle silahımı istemesi de hoşuma gitmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
av mevsimi
General FictionBu hikayedeki kişiler ve olaylar tamamen kurgudur. Gerçek kişi ve kurumlarla hiç bir bağlantısı yoktur.