"Ah." Hyunjin yanakları pembeleşerek gözlerini devirdi.Sabahtan beri bu ah sesleri duyuyor. Önce köşkte, şimdi de bu evde.
"Bu çok sevimli!" Seungmin ciyaklayarak elini ağzına götürdü.
Peki herkes neye bu kadar hayran kalmıştı?
Ah pekala, belki Felix üniversiteye gitmeden önce Hyunjin uyurken bir şeyler yapmıştır. Belki, sadece belki Hyunjin'in kolundaki bandajın üzerine bir şeyler yazmıştır.
Burayı 2 kere daha öpüp üfledim, bütün gün acımasın diye. ❤️
Sonunda küçük kırmızı bir kalp vardı.
Ve Hyunjin'in Felix'in boş yatağında uyandığında ne kadar kızardığını ve gördüğü ilk şeyin bu olduğunu konuşmayalım.
Ama evet, bunu saklamaya çalışmadı. Gerçekten çok tatlıydı.
Hyunjin kanepeye oturup bir sonraki ihracat için tüm uyuşturucuları analiz etmeye başlarken "Kapa çeneni ve işine dön yoksa dilini koparırım." dedi.
Hyunjin'in özelliği de buydu; kesinleşmiş stoklar bittikten sonra her zaman her şeyi tek başına kontrol ederdi.
Olan tüm sevimli ve tatlı şeylerin yanında Hyunjin'in ruh hali hiç de iyi değildi. Bu yüzden Seungmin dudaklarını yalayıp işine odaklanmaya karar verdi.
Hyunjin beyaz tozun plastik paketini yırttı, serçe parmağına küçük bir parça aldı ve bunu dilinin üzerine sürerek tadına baktı.
Chan ve Jeongin not alırken "Bunu Dubai partisi için bir kenara bırakın, bu çok güçlü, bunun için iyi bir miktar ödeyecekler." dedi.
"Bu ne biçim bir saçmalık? Şeker mi!?" Sinirli bir tavırla diğer paketi bir kenara fırlattı. "13 yaşındaki bir çocuk bile bu saçmalıkla kafayı bulmaz." dedi.
Hayal kırıklığına uğramıştı, evet. Çünkü birincisi, Rusya'yla yapılan anlaşma beklemedeydi ve bunu ne kadar daha bu şekilde tutacaklarını bilmiyorlar. İkincisi, onlara kimin saldırdığını hâlâ bilmiyorlar. Üçüncüsü, dün gece gördüğü rüya, son birkaç gündür unuttuğu tüm korkusunu geri kazandırdı.
Bıçağını alıp sarı kristalimsi maddeyi bıçağın sapı yardımıyla kırdı, en ufak parçayı alıp tadına baktı "Hm, onayla bunu. Bu iyi. Ve-"
"KAZANDIM!"
Kapı aniden açıldı ve içeri koşan, nefes almaya çalışan bir çocuğu ortaya çıkardı.
Jeongin'in, Seungmin'in ve Chan'ın gözleri büyüdü ve Jeongin neredeyse yüzünü avuçlayacaktı. Jisung ve Felix'in işi bugün bitti. Belki de bu Felix'in Hyunjin'in korkunç tarafını göreceği ilk gündü.
"NE!" Hyunjin hayal kırıklığıyla bağırdı ve bıçağını masaya vurdu.
Kapıya doğru döndü "BURADA ÇALIŞIYORUM!" tekrar bağırdı ve Jisung'un kapıda dimdik durduğunu gördü.
Jisung'un gözleri odayı okuyup masanın üzerine konan tozları görünce dolaştı. Hemen ellerini geri çekti ve dik durdu, başını eğdi, hâlâ sessizce nefesini tutuyordu.
"NE YAPTIĞINI SANIYORSUN, JİSUNG? BURASI BİR OYUN ALANI MI!?" Hyunjin nefes nefese çocuğa doğru yürürken bağırdı.
Jisung başını daha da eğdi "Üzgünüm patron. Burada olduğunu bilmiyordum. Efendim ve ben sadece yarışıyorduk-"
Jisung sözünü tamamlayamadan kapı tekrar açıldı ve bu sefer ölmek üzereymiş gibi görünen Felix ortaya çıktı.
"B-bu-" kalbini tuttu, derin bir nefes aldı, kendini yere bırakırken yüzü kıpkırmızıydı "B-bu hiç adil değil!" dedi bacak arasından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Uzak Dur |HYUNLİX|
Fanfic"Sadece benden Uzak durmanı istedim. Peki neden ben de aynısını yapamadım?" *** Adam ona bakıp durakladığında çocuğun gözleri doldu. "Hım... Merhaba?" O anda ağzından çıkan tek şey buydu. Silahını çıkarıp çocuğa doğrulturken adamın gözleri şeytani b...