Enjeksiyonu doldururken adam güldü: "Bugün buraya geliyor Lixie."
Felix, yatakta cansız bir beden gibi yatan, bulanık gri gözleriyle adama baktı.
Son 10 gündür hiçbir şey yemedi. Tek bir lokma ekmek bile. Zar zor hayattaydı. Sadece Hyunjin'i ve o kadar huzur içinde uyuduğu, o kadar güvenli ve kaygısız bir şekilde kaçtığı kollarını düşünüyordu.
Adam, iğneyi çocuğun koluna götürmeden önce, sahte etkilenmiş bir ses tonuyla "10 gün, ama sonunda beyni çalıştı" yorumunu yaptı.
Felix'in elinde kalan tek şey göz kırpma ve nefes alma enerjisiydi.
"Merak etme, bu anestezi değil" diye bilgilendirdi adam "Bu vücudunun çok fazla hareket etmeyi reddedecek bir ilaç. Hayal et, onun önünde vurulmak o kadar eğlenceli olacak ki, o kadar eğlenecek ki. Bir orospu gibi bağırıp ağlarsan orada kanlar içinde yatarsın ama ona cevap veremezsin. Eğlenceli!" adam güldü.
Uyuşturucuyu çocuğun vücuduna enjekte ettikten sonra ayağa kalkıp esnedi.
"Beklemenden memnun oldum. İspanya'ya geri uçacağım" diye gülümsedi "Güle güle küçük kardeşim"
***
Felix belirsiz bir vizyonla önündeki adama baktı. Kanlar içinde, elinde silah olan adam ona gözyaşlarıyla ve yüzündeki en mutlu gülümsemeyle bakıyordu.
"F-felix..."
Adamın sanki onu tutmaya geliyormuş gibi ellerini kaldırdığını ve ona doğru küçük bir adım attığını gördü. Çok mutlu görünüyordu.
Felix geri çekilmek istedi. Hyunjin'i durdurmak istedi.
"G-git b-buradan u-uzaklaş..."
O da denedi ama faydası olmadı çünkü sesi neredeyse duyulmuyordu.
"Felix... bebeğim..."
Felix ileri doğru titrek bir adım daha attı.
Hyunjin'e doğru yürümek istemiyordu. Uzaklaşmak istedi. Ne olacağını biliyordu. Kendi başına çıkmadı, dışarı itildi. Önümüzdeki 2 dakika içinde ne olacağını biliyordu.
Vurulacağını biliyordu. Hyunjin'in önünde vurularak öldürülücekti.
Ama bedeni. Bedeni yanında değildi. Bacaklarını hareket ettiren o değildi, onları doğru düzgün hissedemiyordu bile.
Hyunjin'i gördüğü an ağlamak istedi ama yapamadı. Hiçbir şey yapamadı. Kendini gevşek hissetti. Her şeyi hissedebiliyordu ama tepki veremiyordu.
Ve sonra Felix içten bir şekilde gülümsedi.
Hyunjin'e sessizce "Özür dilerim. Bencil olduğum için özür dilerim." dedi.
Onun dokunuşunu son kez almak bencilceydi.
Bütün bunların Hyunjin'i duygusal olarak mahvetmek olduğunu biliyordu. Yani ilk başta onun önünde ölmek istemedi, yıkılmasını ve kendini kaybetmesini istemedi ama şimdi bunu kabul etti.
Hyunjin'in acı çekeceğini biliyordu ama bencil olmak ve Hyunjin'in cesedinin başında ağladığını düşünmek istemiyordu. Tek düşündüğü Hyunjin'in ona sarılmasıydı. Son kez onun kolunda korunduğunu hissediyordu. Son kez sıcaklığını hissediyordu. Yüzünü göğsüne gömmek, o kalp atışlarını son kez dinlemek istiyordu.
Bu yüzden denedi ve bir adım daha attı ve Hyunjin'in aniden ona doğru koştuğunu gördü.
"FELİX!" Hyunjin bağırdı ve sonunda Felix'in gerçekten orada olduğunu fark etti. Onu buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Uzak Dur |HYUNLİX|
Fanfiction"Sadece benden Uzak durmanı istedim. Peki neden ben de aynısını yapamadım?" *** Adam ona bakıp durakladığında çocuğun gözleri doldu. "Hım... Merhaba?" O anda ağzından çıkan tek şey buydu. Silahını çıkarıp çocuğa doğrulturken adamın gözleri şeytani b...