Gözlerimdeki ağırlık gittikçe hafiflemişti. Yavaşça gözlerimi açtım. Karşımda Melih uyuyordu. Başımda bir hemşire.
"Günaydın. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?"
Konuşacak halde değildim. Sadece gülümsedim.
"Kendinizi yormayın. Su ister misiniz?"
Kafamı salladım. Suyu içtiğimde mideme kadar gittiği yolları hissedebiliyordum. Karnımda ve kolumda hissettiğim acının varlığını yeni farketmiştim.
"Noldu bana?"
"Merdivenlerden düşmüşsünüz."
"Neyim var?"
"Kolunuzda bir çatlak var."
"Karnım neden ağrıyor peki?"
"Düşerken darbe almış o yüzden."
"Anladım. Teşekkürler."
"Merak etmeyin sizin durumunuzda hiç bir sorun yok. Bir güne kalmaz taburcu edilirisiniz."
"Peki ya o..."
"Sizinle gelen arkadaşınızın durumuyla ilgili bi bilgim yok. İsterseniz öğrenebilirim."
"Evet. Lütfen. Ama acele edin olur mu?"
"Tabi."
Korkuyordum. Çünkü yarım kalmak istemiyordum. Kalbimin yerinde olmaması üzüyordu beni. Ya Burağa bi şey olduysa? O zaman ben bu hayatta nasıl nefes alırım? Alamam... Onsuz. Buraksız. Aşksız. Alamam...
Kadın içeriye girdi. Yüz ifadesinde bi şeyler anlamaya çalıştım fakat ifadrsizdi kadının yüzü. Bana yaklaşınca hafif gülümsedi ve konuşmaya başladı.
"Arkadaşınızı da odaya almışlar. Durumu gayet iyiymiş."
Kadın bunları dediğinde sevindim mutlu oldum. Ama bunun gerçek olmadığı çok açıktı. Kadına sadece gülümsedim. Hiç bir şey demedim. Diyemedim.
"Melih?"
Uyuyodu. Ama uyanması gerekiyordu.
"Melih. Uyan."
Hafif kıpırdandı. Gözlerini yavaşca araladı.
"Hümay. İyi misin?"
"Merak etme ben iyiyim. Ama..."
"Şşş tamam. Burakda iyileşicek. O makinelerden kurtulacak. Bitkisel yaşam Burağa göre değil zaten. Kalkar yakında."
Bitkisel hayat mı? Burak... Burak ölmeye bir adımla gidecek mi yani? Beni bırakıp gitmesi küçücük bir adımla mı olacak yani?
Canım acımaya başlamıştı. Hemde çok... Sevdiğin adamın elinden kayıp gidecek olması,ve benim bunu bilmeme rağmen yine de hiç bir şey yapamamam...
Melih kahve almak için hastahanenin kafetaryasına gittiğinde hemen kolumdaki serumu çıkardım. Yataktan hızla kalktım. Ve başım dönmeye başladı. Tutundum. Ve yürümeye devam ettim. Sonunda yoğun bakımın onüne geldim. Ama şunu hesap etmemiştim. Odaya alındı. Ve bitkisel hayatta. Direk hastahanenin yoğun bakım ünitesindeki odalara koştum. Hepsine teker teker bakıyordum. Sonunda bi odaya girdiğimde Burak vardı. Bembeyaz olmuş suratı,kapalı göz kapakları,soğuk teni... Morarmış olan dudakları... Öylesine acı duruyordu ki... Yanına gidemedim önce. Korktum ona değil başka soğuk, hastahane kokulu bi tene dokunmaktan korktum. Sanki karşımda Burağın cesedi vardı. Ve karşımda öylece duruyordu...
Yaklaştım... Gözlerim dolmuştu... Elimi kaldırıp da ona dokunacak enerjiyi bulamadım kendimde. Ama istiyordum... Ona dokunmak istiyordum...
Elimi kaldırdım ve morarmış dudaklarına parmaklarımın ucunu dokundurmaya başladım... Gerçekten buz tutmuş gibiydi...
Boynundan hafif kızarıklık vardı. Oraya dokundum...
Ve hiç bir hareket yok. Nabız yok. Kalbim onun için atarken onun kalbi kendi için atmaktan vazgeçmiş. Soğuk bedenine tekrar baktım. Yandaki makinelere baktım. Ve ekranlar sim siyahdı. Korktum. Çok korktum. Göz yaşlarım defalarca aktı. Ard arda gelmeye başladılar. Boğazımda bi düğüm...
"Burak!!"
Bağırdım. Çünkü korku ve acı bir aradaydı.
Ben bağırınca elimden biri tuttu. Ve ağzımı kapattı. Ben çırpınmaya başladığımda daha sıkı beni tuttu ve çekiştirmeye başladı.
"Kapa çeneni artık yer cücesi."
"Ya bırak beni"
" Sus"
"Bırak!!"
Kafama bi darbe aldım ve gözlerim kapanmaya başladı. Son kez Burağın sararmış donuk yüzüne baktım. İçimdeki yangın arttıkça arttı. Ve sonrası siyah. Boşluk. Hiçlik. Yokluk...
*********
Arkadaşlar çok uzun süre yazmadığım oluyo gerçekten hepinizden teker teker özür diliyorum sizleri beklettiğim için. Ama ramazan ayında gece uyumayıp öğlene kadar uyuyunca buraya girmeye zamanım olmuyo. Elimden geldiğince hızlı bir yayım yapmaya çalışıyorum. Ayrıca bana mesaj atan arkadaşlar yorum atın lütfen ordan konuşalım ki kitlenin büyüklüğü belli olsun. Bundan sonraki bölümlerde belki de sınır koyarım. Bu sınırdan kastım da şu : Okunan sayısıyla oylama sayısı arasında acayip büyük fark var. O nedenle de şu kadar yorum şu kadar oya bi bölüm şeklinde yapmayı düşünüyorum. Ayrıca gerekli ilgiyi gösteren arkadaşlarıma en kocamanından birer öpücük. Sizleri seviyorum. Bana diğer sosyal hesaplardan ulaşmak için ;
Facebook : şevval Saraç
İnstagram : srcssevval
Snapchat : sevval.saracNumaramı isteyen arkadaşlara da ayrıca bi açıklama yapmak istiyorum.
Arkadaşlar numaramı tanımadığım insanlara haliyle vermek istemiyorum. Bu konuda ısrar etmeyin. Zaten ısrar ederseniz verme şansım varsa da kaybolur. Ha bi de numarayı vermeyince bana " Burnun kalkmış. Çok havalısın. Egon tavan vs." diyosunuz. Böyle bi şey yok. Asla da olmadı. Tanıştıktan ve size güvendikten sonra elbette numaramı veririm. Tekrar teşekkür ederim hepinize. :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK
Teen FictionHümay,Burak,Engincan,Melih ve diğerlerinin başından geçen karmaşık olayların anlatıldığı biraz aşk biraz hüzün biraz da heyecanin bulunduğu bir kitap.:)