Rehivdeki sedyenin üzerinde oturuyordu Yongbok. Hyunjin rehivdeki çalışana 'Ben hallederim.' deyip onu rehivden çıkartmıştı. Bunu neden yaptığını Yongbok merak ediyordu, bir savcının bir mahkûma bunu yapması garip gelmişti ona. Ama itiraz etmedi, bundan memnun oldu.
Hyunjin, elindeki pamuğa ilacı döktü, daha sonra Yongbok'a dönüp pamuğu yavaş dokunuşlarla kaşındaki yaraya dokundurdu, Yongbok gözlerini kıstı "Canın mı yandı? Üzgünüm. Daha dikkatli olacağım." dedi, Yongbok sorun yok, der gibi kafasını salladı. Hyunjin, ilaç yarayı yaktığı için biraz üfledi. Sonra kaşındaki patlak yere bir yara bandı yapıştırdı, yaptı işe gurula baktı.
Yongbok ellerini kaldırdı ve "Neden rehiv çalışanı yerine pansumanımı siz yaptınız?" diye sordu. Hyunjin verecek cevap bulamadı, bunun cevabını oda bilmiyordu. Belkide onunla daha çok vakit geçirmek içindi.
Geri ilaca dönüp pamuğa tekrardan ilaç döktü. Biraz eğilip pamuğu dudaklarına dokundurdu, şimdi yüzleri çok yakındı. Yongbok kalbinin hızlandığını ve ellerinin terlemeye başladığını hissediyordu.
Hyunjin'de çok yakın olduklarını farkındaydı. Gözleri Yongbok'un dudaklarından gözlerine tırmandı. Yongbok direkt olarak ona bakıyordu, Hyunjin'in eli duraksadı. Aklından geçenlere hakim olmaya çalıştı ama bu onu çok zorladı, Yongbok tek bakışıyla bile onu çıldırtıyordu.
Aslında şuan ikisininde aklından aynı düşünce geçiriyordu. İkiside bu düşünceyi unutmaya çalışıyordu. Hyunjin onu dört aydır tanıyordu ama Yongbok onu sadece iki gündür tanıyordu. Bunu istemedi, düşünmesi çok mantıksız olsada buna engel olamıyordu.
Şu an ikisininde aklından geçen tek şey dudaklarını buluşturmakti. Fakat ikisininde buna cesareti yoktu, Hyunjin bunu yaparsa Yongbok'un ne düşüneceğini bilmiyordu. Ondan nefrette edebilir, karışıklıkta verebilirdi. Hyunjin bunun riskini almak istemedi, boğazını temizleyin doğruldu.
"Sanırım ağzının içine yaralar var, yemek yerken dikkat etmelisin. Canın yanabilir." Dedi elindeki pamuğu çöpe atıp elini yıkarken. Yongbok kafasını salladı, hala bir sorunun cevabını merak ediyordu. Fakat bunu sormak için cesareti yoktu, Yongbok elini şıklatti. Hyunjin ona bakınca ellerini kaldırdı "Ben, ne zaman çıkabileceğim?" diye sordu.
Hyunjin bundan emin değildi. Onun çıkması için elinden geleni yapıyordu, eğer onu çıkartmaz ise vicdan azabından ölürdü. "En yakın zamanda." Diyebildi sadece. Yongbok kafasını salladı. "Peki gerçekten konuşmam için tedavi uygulanacak mi?" Diye sordu bu sefer, Hyunjin gülümsedi.
"Tabiki, bunun için elimden geleni yapacağım." Yongbok sevinçle 32 dişiyle sırıttı. Buna çok sevinmişti. Tekrar ellerini kaldırdı "Çok soru soruyorum ama özür dilerim. Merak ettiğim çok şey var. Şey soracağım, benimle neden bu kadar çok ilgileniyorsun?"
Hyunjin yutkundu. Artık içinde tutamıyordu, tutmak istemiyordu. "Sana karşı dürüst olacağım, sana karşı ne hissettiğimden bende emin değilim. Sen beni birkaç gündür tanıyorsun ama ben seni dört aydır tanıyorum. Bu söylediklerim sana saçma gelebilir ama durum bu." Gözlerini Yongbok'tan kaçırdı. "Sanırım senden hoşlanıyorum." Dediginde Yongbok hızla kafasını kaldırdı. Hyunjin ona baktığında Yongbok'un ağzı açık ona baktığını gördü.
Bunu dışından söylemişti, "Bunu sesli mi söyledim. Has siktir..." Diyerek Yongbok'a arkasının döndü "Garidyana seni almasını söyleyeceğim. Dikkatli ol." Deyip rehivden çıktı. Utancindan yerin dibine gitmişti.
Ama bilmiyordu ki Yongbok'ta ona karşı aynı duygularını besliyordu...
@@@@@@@@@@@@
EVETTTTYTTTTT
İYİ UİLLARRRRRÇok güzel 😱😱😱😱
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diskas/Hyunlix
Fanfictionİşinde usta bir Savcı olan Hwang Hyunjin'in dilsiz bir mahkûm olan Lee Yongbok'a aşık olmasıyla başlayan bir hikâyeydi. "Beni duyamıyorsun, sesim yok." "Sesinin olmasına gerek yok Yong, ben seni duyuyorum."