Saatler öncesi...
Yongbok ve Yeji birlikte Seul Ormanda yaklaşık iki saattir yürüyordu. Ormanın bu kadar boş ve sessiz olması Yongbok'u biraz korkutmuştu. Ama sesini çıkartmak istemedi.
Biraz ormanın ıssız yerlerine gelmişlerdi. Burada gerçekten hiç ses yoktu, ürkütücü bir yerdi.
"Sence de biraz... Fazla ıssız değil mi?" Dedi Yongbok. Yeji ona baktı:
"Hayır, sadece kimse yok. Korkma, ne olabilir ki?" Yongbok kafasını salladı. Ama içinde kötü bir his vardı. Bu his gitgide büyüyordu, titremesine sebep oluyordu.
"Yeji... Geri dönebilir miyiz?" Dediğinde artık hava kararmıştı ve etrafta adım sesleri vardı. Yeji de korkmaya başladı, ama bunu belli etmedi.
"Evet, bence de dönelim." Deyip geri dönmek için bir adım attıkları sırada "Hiçbir yere gitmiyorsunuz!" Diye bağırdı bir adam.
İkiside olduğu yerde çakıldı, arkalarına döndüler. Gördükleri adam Yeji'nin en büyük abisiyi Bangchan'dan başkası değildi. Yeji sertçe yutkundu, Yongbok'un arkasına aldı. "Sakin ol ve sakın kıpırdama" dedi ona. Yongbok zaten nutku tutulmuş vaziyettedi.
"Neden buradasın? Takip mi ettin bizi?" Diye bağırdı Yeji. Abisi gülmeye başladı. "Siz o kadar aptalsiniz ki... Bu saatte bu ıssız yerde ne ararsın?"
"Bu seni alakadar etmez!"
Adam bir kez daha kahkaha attı. Belindeki silahı onlara doğrulttu, Yongbok bağırmak istedi. Ama korkudan sesini çıkartamadı, dizlerinin üzerine düştü. Yeji onu korumak ister gibi siper oldu. Göz yaşları yanağından süzülmeye başlamıştı.
"Teslim ol, hadi. Bak burada kimse sizi duyamaz, Yongbok? Sende sesini çıkartmaya cesaret edemezsin. Neden? Çünkü tekrar sessizliğe gömüldün! Ne acınası bir durum!" deyip kocaman bir kahkaha attı. Yeji ona igrenerek bakıyordu. "İğrenç birisin sen!" Diye bağırdı ona, adam sadece güldü.
"Ah, ne kadar savunmasiz. Bakıyorsun bana. Arkandaki çocuğu korumaya çalışıyorsun... Çok acınası, gelsem buraya," deyip onlara yaklaştı, Yeji geri adım attı ama adam ondan önce geldi. Silahın namlusu onun göğsüne dayandı, Yeji nefes dahi almıyordu.
Ani bir hareket ile hızla silahı kaptığı gibi adama doğrulttu. Yongbok'u bir saniyeliğine kontrol etti, çocuk korkudan nefes bile alamıyordu. Yerde oturuyor, gözlerindeki yaşların yere düşüşünü izliyordu. Fakat artık hiç bir şey hissetmiyordu. Şu dışında:
Sadece iliklerine kadar öleceğini hissedebiliyordu.
Adam kahkaha atmaya başladı. Yeji siniri bozularak ağlamasını durdurmaya çalıştı "Ah zavallı Yeji... Bana bir sıkmayı dene istersen." deyip dahada güldü.
Yeji tetiğe dokundu, derin bir nefes alıp tetiğe bastı. Silahın şarjörü boş olduğundan sadece ses çıktı, adam daha çok güldü.
Yeji bağırarak tetiğe defalarca basmasına rağmen hiçbir şey olmadı. Yeji bir elindeki silaha, bir adama baktı. Sinirden bağırarak silahı yere attı.
Yongbok Yeji'nin bağırması ile kulaklarını kapattı. Titremesi durmuyordu. Yeji onu gördüğü gibi yanına gitti, ona sarılıp korumaya çalıştı "Ne istiyorsun bizden!" diye bağırması adamı daha çok güldürdü.
"Rahat durmuyorsun ki sen! Arkadaşlar, Yeji'yi alalım kenara." demesiyle çalıların icinden iki iri yarı adam çıktı. İkiside Yeji'yi iki tarafından tuttu, Yeji çırpınmaya başladı. Fakat onu bırakmadılar. Yeji'yi geriye çektiler, Yongbok orada çaresizlik içinde yalnız kaldı.
Adam Yongbok'a eğildi, Yongbok ona değil yere bakıyordu. Hıçkırarak ağlıyordu, titriyordu. Adam kemerinden uzun, sivri bir bıçak çıkarttı. Yongbok'a doğrulttu, Yongbok yerde geriye düştü, şimdi yerde yatıyordu. Adam onun üstüne çıktı, tek kolundan kuvvet alarak bıçağın ucunu Yongbok'un göğsüne dayadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diskas/Hyunlix
Fanfictionİşinde usta bir Savcı olan Hwang Hyunjin'in dilsiz bir mahkûm olan Lee Yongbok'a aşık olmasıyla başlayan bir hikâyeydi. "Beni duyamıyorsun, sesim yok." "Sesinin olmasına gerek yok Yong, ben seni duyuyorum."