"Aşığım ben ona"
.
.
.
.
.
.
.
.5 Ay Sonra
Yine her gün olduğu gibi seansa gitmişti Yongbok. Seansın son dakikalarıydi.
"Bu günlük bu kadar Yongbok, güzel bir yol katettik. Şuan daha iyi hissetmiyor olmalısın, eskiye kıyasla yani."
"Evet, hafiflemiş hissediyorum. Ama hala konuşamamis olmak... Beni yoruyor." Yuna omuz silkti, "En kısa sürede, bunu başaracaksın." dedi gülümseyerek. Sonra kolundaki saate baktı "Evet, bu günlük görüşmemiz sona erdi. Bana söylemek istediğin bir şey var mı?" Yongbok hızla kafasını salladı "Ah, neredeyse unutuyordum!" deyip hızla sırt çantasını açtı.
Çantasından küçüklüğünde yazdığı siyah kapaklı günlüğü çıkartıp Yuna'ya uzattı. "Bu günlüğü ben çocukken yazıyordum. Sana göstermek istedim! Baksana, ne kadar karamsar biriymisim! Hep ölüm ve korku hakkında yazmışım. Ama artık öyle değil, hayat doluyum!" Yuna uzattığı günlüğü aldı, sayfalarda göz gezdirdi "Ah, bu çok güzel bir haber! İzin ver bu günlüğü inceleyim, belki işe yarar bir bilgi buluruz!"
"Tamam, olur!"
"Bana bunu okuma iznini verildiğin için minnettarım. Çok önemli bir adım atabiliriz bununla birlikte." Dedi gülümseyerek. Yongbok gülüşüne karşılık verdi, sonra çantasını kapatıp sırtına taktı. "Yarın görüşürüz o halde!" Deyip el salladı "Görüşürüz Yongbok." Dedi Yuna.
Yongbok hızlı adımlarla binadan çıkıp Hyunjin'in yanına gitti. Hyunjin arabanın önünde duruyordu, telefona bakıyordu. Kaputa yaslanmışti. Yongbok ses çıkarmadan onun yanına gidip ona hızla sarıldı. İlk başta afallayan Hyunjin onu görünce gülümsedi "Oh, Yongbok korkuttun beni! Gel buraya tatlı sevgilim." Diyerek onun sarılışina karşılık verdi.
Bu beş aylık süreçte inanılmaz derece bir yakınlaşma olmuştu aralarında. Artık daha sık konuşuyorlar, daha fazla temas içindeyiler. Yuna Hyunjin'e 'Ona daha fazla ilgi göstermelisin, o hala sevgiye aç bir çocuk, onu sevgi iyileştirecek.' dediği günden itibaren Hyunjin olan daha fazla ilgi göstermeye başladı.
Biraz sarıldıktan sonra, Yongbok kollarını Hyunjin'in beline dolayıp çenesini onun göğsüne dayadı. Aşağıdan ona bakıyordu, "Güzel geçti sanırım." dedi Hyunjin, gülerek Yongbok kafasını salladı 'guzeldi' dedi dudaklarıni oynatarak.
Bir süre daha öyle kaldıktan sonra ayrıldılar. Birlikte arabaya bindiler, yola çıktılar. "Günlüğünü verdin mi?"
"Verdim, konuşmam için etkili olacağını söyledi. Umarım dediği gibi olur."
"Umarım güzelim. Umarım..."
"Bir şey soracağım."
"Sor güzelim."
"Beni neden seviyorsun, sesim yok."
"Sesinin olmasına gerek yok, ben seni duyuyorum."
-------------
"Nasıl yani? Senin sevgilin mi var?" Diye şaşkınlıkla sordu Hyunjin. Yeji kafasını salladı. Akşam yemeginin tam ortasında Yeji bir sevgilisi olduğunu söylemişti, Hyun buna inanamıyordu. Aralarında küçük çatışmayı Yongbok gülerek izliyordu.
"Duydun abi, uzatma işte. Bir sevgilim var."
"Ya abicim," dedi Hyunjin şakaklarini ovalayarak "senin önünde büyük bir sınav var."
"Sikeyim sınavı." diyerek elindeki kaşığı masaya bıraktı "Hayatım bu sınava bağlı, istediğimi yapamayacak miyim ben? Bırak biraz hayatımı yaşayayım."
"Abicim, tamam. Ama lütfen derslerini aksatma. Senin iyiliğin için bunlar, lütfen."
Yeji derin bir iç çekti, "Tamam abi." deyip eline çatalı aldı, tabağıdaki patatesler ile biraz oynadı, sonra çatalı bıraktı "Doydum ben, size afiyet olsun." deyip masadan kalktı. Odasına gitti.
"Sanırım, kırıldı."
"Onun iyiliği için."
"Yinede kırıldı. Biraz özgür birak onu, zaten yeterince çalışıyor."
"Evet. Umarım emeklerinin karşılığını alabilir."
"Alır, o çok güçlü bir kız. Hedefini biliyor, güveniyorum ona."
"Evet, öyle. Çok güçlü bir kız, bizim annemiz kanserden öldü. O zaman asla ağlamayıp beni teselli etmişti, çok güçlü biri. Çok güçlü..."
---------------------
Gece herkes uyuyordu. Herkes çok derin bir uykudaydi.
Yuna evine geldi, işlerini bitirip gece yarısı koltuğa oturdu. Yongbok'un verdiği günlüğü okumaya koyuldu.
Gözleri sayfalarda bir bir dolanıyor, bazı yerleri anlamak için defalarca okuyordu. Tüm sayfalarda aynı şey yazıyordu zaten.
Bir an önce konuşmak ve babasıyla yüzleşmek.
Bir sayfada durdu, kaşları çatıldi. Bir kaç kez okudu. Dikkatini çeken tek cümle vardı, ve olay çözülmüştu.
Yongbok'un konuşması için gerekli olan şifreyi bulmuştu.
Cümlenin fotoğrafını çekti, sonra güzelce cümleyi çizdi. İleriki sayfalara bakarken bir fotoğraf buldu, fotoğrafta bir adam vardı. Kırk yaşlarında bir adamdı, fotoğrafı eline alıp hızla bilgisayarına koştu. Fotoğrafın arkasında tek bir isim yazılıydı:
Lee Min Jeamin
İsim bilindik bir isim olmadığından hemen internete girdi. Arama motoruna ismi yazdı, ve evet. Adamın fotoğrafları onlarca çıktı, sitelere tek tek girdi. Gördüğü bir bilgi vardı, adamın adresi yazıyordu.
Bu bir şanstı, Tanrı onlara bu bilgiyi sunmuştu. Hızla adresi telefonuna yazdı, merkeze yarım saatlik uzaklıkta bir yerdeydi. Her şeyi bulduğu için yüzüne kocaman bir gülümseme oturmuştu "İşte bu!" Diye fısıldadı. Hemen telefona sarılıp Hyunjin'i aradı.
İşte, tüm iş hal olmuştu.
Her şey bitti. O konuşacakti. Diğer herkes gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diskas/Hyunlix
Fanfictionİşinde usta bir Savcı olan Hwang Hyunjin'in dilsiz bir mahkûm olan Lee Yongbok'a aşık olmasıyla başlayan bir hikâyeydi. "Beni duyamıyorsun, sesim yok." "Sesinin olmasına gerek yok Yong, ben seni duyuyorum."