Tam o anda Hyunjin ona yaklaşıp hızla dudaklarıni birleştirdi.
.
.
.
.
.
.
.
.Yongbok duraksadı, ne olduğunu anlayamadi. Yavaşça gözlerini açtığında Hyunjin'in onu öptüğünü gördü. Daha şokun etkisinden çıkamadan, Hyunjin'in elleri onun beline dolandı. Ona istemsizce ellerini onun omzuna koymuş bulundu, Hyunjin sadece dudaklarıni bastırıyordu. Yongbok'un ıslak yanakları, onunda yanaklarını ıslatıyordu.
Hyunjin uzun bu dokunuş ardından, dudaklarını ayırdı. Hyunjin onun gözlerinin içine bakıyordu, Yongbok hala çok şaşkındı. Ama bundan rahatsızlık duymadı, hatta tekrar o anı yaşamak istedi. "Ben..." dedi Hyunjin çatallaşmış sesiyle. Yongbok uzanıp bu sefer o onun dudaklarıma yapıştı. Elleri ensensine dolandı, saçlarını tuttu. Gözleri kapalı, sadece onun dudağını emiyordu.
Hyunjin, çok şaşkın olmasına rağmen öpüşüne karşılık verdi. Onun dudaklarını ihtiyaç içinde öpüyordu, bundan zevk alıyordu.
Yongbok kendini geriye bıraktığında, Hyunjin de onun üzerine uzandı, Yongbok'un sırtı yerle birleşmiş, elleri onun saçlarını tutarken, Hyunjin Yongbok'un beline satılıyordu. Eli beli ile kalçası arasında gidip geliyordu.
Yuna polisler ile konuşmasını bitirip geri eve girdi. Girdiği anda onların o halini görünce dondu kaldı "Oha..." Diye fısıldadı. Ne yapacağını bilemedi, böyle onları izlemek çok mantıksız olurdu. Geri geri adım atarak evden çıktı. Gülerek arabasına gitti, arabasına binip telefonunu aldı. Hyunjin'i aradı.
Hyunjin, dilini Yongbok'un ağzına sokmuştu. Zevk içinde öpüşüyorlar, birbirine dokunuyorlardi. Bu eğlenceyi bölen, Hyunjin'in çalan telefonu oldu. Hyunjin yavaşça dudaklarını ayırdı, nefes nefese ona baktı. Yongbok utandığını hissetti. Gözlerini ondan kaçırıp ayağa kalkti, saçını ve üstünü düzeltti.
Hyunjin telefonu açtı.
"Söyle Shin."
"Gitmiyor muyuz? Gidelim yoksa burada soğuktan donarak öleceğiz. Öpüşme oyununuza evde devam edin."
"Sen nasıl? Gördün mü?"
"Görmemiş sayabilirim." Hyunjin Yongbok'a baktı, Yongbok ona bakmak yerine yere bakıyordu.
"O anı aklımdan sil."
"Hafızamı sıfırlamaya çalışıyorum. Saçma bir görüntüydu. Ooww, için ürperdi. Her neyse, gidiyorum ben. Sizde gidin."
Hyunjin bir şey demedi, telefonu kapattı. Yuna'nin onları böyle görmesi, onu utandırmıştı. Yongbok'a döndü.
"Gidelim mi?" Yongbok cevap vermek yerine yanından hızla geçip gitti, arabaya hızlı adımlarla yürüdü. Arabaya binip kapısını kapattı, kemeri taktı. Kollarını göğsünde birleştirdi, cama kafasını yasladı.
Hyunjin gelip arabaya bindi "Konuşmayacak mısın?" Yongbok cevap vermedi. Hyunjin biraz daha ona bakıp arabayı çalıştırdı, gaza basıp evi arkasında bıraktı.
Yongbok yol boyu konuşmadı, Hyunjin ne söylese asla cevap vermedi. Kafasını bile sallamadı, sadece kafasını cama yaslamış, akıl giden yolu izlerken düşündü. Babası ile yıllar sonra görüşmek onu kötü hissettirdi, yenilgi hissetti. Hala ondan korkuyor, tırsıyordu.
Ardından Hyunjin'in onu öpmesi... Onu çok heyecanlandırdı, hiç bitmesin istedi.
Yinede, korkusu daha baskını. Korkuyordu babasından. Her ne kadar orda onlarca polis, Yuna ve Hyunjin olsa. Bir yara açılınca, hangi doktoru getirirseniz getirin, asla iyileştiremez.
Onunda kanayan yarası buydu.
---------
2,5 hafta sonra
Yongbok haftalardır odasından çıkmıyordu. Kimseyle konuşmuyor, genellikle vaktini uyuyarak geçiriyordu. Hyunjin gelip konuşmaya çalışıyordu, ama Yongbok cevap vermiyordu.
O günden sonra her gün kâbuslar görmüştü. Çoğu zaman uykusundan ağlayarak uyanıyordu, rüyalari her zaman aynıydı.
Bir adam. Bu adam onun hayatını karartan adamdı, babası değil. Başka biriydi. Onu her rüyasında defalarca öldürüyordu, onu tam kalbinden vurup öldürüyordu. Kanı toprağa karışıp kuruyordu.
Yine bu düşünceler ile sabahı etti Yongbok. Gece yine bir sürü kâbus görmüştü, uyumak istemiyordu artık. Konuşayı çok istiyordu, hatta konuşmuştu. Ama bu aralar neden konuşmadığını oda bilmiyordu. Onu böyle yapan şeyin babası olduğunu düşünüyordu.
Odasının kapısı açılınca gözleri kapıya döndü. Hyunjin içeri girdi, yanına gitti. "Haftalardır odandan çıkmıyorsun. Biraz değişiklik olması için... Seninle bir yemeğe çıkalım mı?" Yongbok yine cevap vermedi, gözlerinden istemediği okunuyordu. Yemek yemeyi kesmişti bu aralar "Yemek olmasına gerek yok. Sadece... Sahilde de yürüyebiliriz. İster misin?"
Yongbok yine cevap vermedi.
"Yongbok," dedi ağlamaklı bir ses ile "yapma böyle, konuş. Susma, neden susuyorsun? Bağır çağır, çığlık at... Ama lütfen susma!" yutkundu "Lütfen..." dedi fısıldayarak "lütfen beni daha fazla kendinden, sesinden uzak bırakma."
@@@@@@@@@
MUKEMMEL BİR BOLUM İKE BERABERİZZZZZZZZ.
OPUSME DEDİK YAOTİKKKK
NEYSE BAYYYYYYY
Yongbok yeni görüntü:
Aşkım çok gzusl olmuş😭😭😭
Hyunjin de bu
Saç böyle işte önemli olan saciydi
Baya büyük bi degisiklik olduNeyse bayyyyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diskas/Hyunlix
Hayran Kurguİşinde usta bir Savcı olan Hwang Hyunjin'in dilsiz bir mahkûm olan Lee Yongbok'a aşık olmasıyla başlayan bir hikâyeydi. "Beni duyamıyorsun, sesim yok." "Sesinin olmasına gerek yok Yong, ben seni duyuyorum."