Sadece bakıyordu ona Yongbok, konuşmayı istiyordu. Hemde hiç olmadığı kadar. Bir şey söylemek için ağzını açtı, sesini çıkartmayı, birkaç cümle söylemeyi denedi. Fakat yine başarısız oldu, çaresizlik içinde ağzını kapattı. Başka ne yapabilir ki?
"Yongbok," dedi titreyen sesiyle "özür dilerim, gerçekten! Lütfen, durma öyle! Bir şey söyle, lütfen!" diye bağırdı, sesi çatallasmisti. Gözleri doluydu, Yongbok ise hala gözleri yaşlı ona bakıyordu. Tekrar ağzını açtı, konuşmak istedi "Söyle..." dedi Hyunjin bir umut içinde.
Yongbok bu sefer yapacağını hissetti. Ama yapamadı, tekrar yenilgiye ağzını kapattı. "Lütfen! Çıkart şu sesini! Seni korkutan ne? Buradayım, sadece ben varım! Lütfen bir şey söyle!" Diye bağırdı, kapı hızla açıldığında ikisininde kafası kapıya döndü. İçeri Yeji girdi, "Abi?" diyerek kapıyı kapattı. Yavaş adımlarla yanlarına gitti, gözleri ilk önce yatağın üstündeki defterde, sonrada ikisinin yüzünde dolaştı "Siz ağladıniz mi?" Yongbok hızla gözlerini sildi.
"Sen," dedi Yongbok'a bakarak "neden ağlıyorsun? Ve sen," Hyunjin'e baktı "niye bağırıyorsun?" Hyunjin gözlerini kaçırdı. "Saçma bir hata yaptım... Ondan dolayı." Yeji kafasını salladı. "Ne yaptın?" Hyunjin yutkundu, "Anlık sinir, yada şaşkınlık. Bilmiyorum, Yongbok'a kafamı çevirdim."
Yeji'nin gözleri şaşkınlık içinde kocaman açıldı "Ne yaptın? Sen gerçekten kafanı mi çevirdin? Manyak mısın? Daha ilk gününüz lan!" Yongbok'a döndü.
"Onun adına senden çok özür dilerim, bağışla lütfen. Ani sinirle bazı salak hareketleri yapıyor." dedi, sonra Yongbok'un göz yaşlarıni sildi "Sende ağlama, saçma bir hata yapmış. Lütfen üzülme. Bir daha yapmaz." Diyerek eğildi, Yongbok'un kafasını okşadı. "Yaparsa canını okurum!" Diye fısıldadı, Yongbok gülümsedi.
Önemsenmenin ne olduğunu şuanda çok derinden hissediyordu. Önemsenmek buydu, bunu hissetti. Ve tek bir şey istedi.
Bu his onu asla yalnız bırakmasın istedi.
Hala ortam çok gergindi, hiç olmadığı kadar hemde. Hyunjin biraz olsun ortamı yumuşatmak için etrafa baktı, o sırada Yeji'nin uzun siyah tırnaklarını gördü. Bu tırnakları başka renk yapmasını söylemişti ama. Yeji onu dinlememişti.
Zaten Yeji böyle bir kızdı, kendi ne isterse onu yapardı. Abisini tabiki dinlerdi, ama kendi istekleri, kendi kararları her zaman daha öncelikli bir durumdu.
"Yeji, ben sana tırnak rengini değiştir demiştim." Yeji elini duraksatti, doğrulup abisine baktı. "Bende bu rengi sevdiğimi ve değiştirmek istemediğini söylemiştim." Hyunjin tek kaşını kaldırdı.
"Sinirimi bozuyorlar, sil şunları."
"Amına koyayım, tek sorun benim tırnaklarım mı sence?" Hyunjin gülmeye başladı. Aynı şekilde Yongbokda gülmeye başladığında ortam biraz olsun gevşemişti. "Her neyse, acıkmış olmalısınız. Ben yemek hazırlayayım, sende tirnaklarini sil." Son cümle ile Yeji gözlerini devirdi.
"Lanet olsun." Diye mırıldandı. "Odama gidiyorum. Ders çalışmam gerek, sende yemek hazırla köle." Dedi abisine. Odadan çıkmak için kapıya yöneldiğinde Hyunjin yataktaki yastığı Yeji'nin kafasına attı. "Abi!" diye bağıran Yeji hemen yere düşen yastığı ona geri atıp koşarak odadan çıktı.
Yongbok bu hallerine gülmeye başladı. Onu güldürmek bu kadar kolaydı işte, Hyunjin onun bu tatlı halini gülümseyerek izledi. Yongbok onu fark edince gülüşü duraksadı, sadece ona baktı "Lütfen, bir daha asla bana kafanı çevirme." dedi yavaş hareketler ile. Hyunjin kafasını salladı "Bir daha asla. Özür dilerim."
~~~~~~~Akşam yemeği yendikten sonra herkes odasına dağıldı. Yongbok yatağında uzanmış, tavanı izliyordu. Yarın ilk seansa gidecekti, bu heyecan vericiydi. Yatakta sağ tarafına döndü, yatağın üstündeki başka bir yastığı alıp ona sarıldı. Bu eski bir alışkanlık olmuştu. Yastığa sıkı sıkı sarıldı, gözlerini kapattı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Hyunjin ve Yeji, evdeki duvarlara vurma sesinden uyandı. İkiside yarı uykulu odalarından çıkıp koridora çıktılar. "Bu ses ne?" diye sordu Yeji catallasmis sesiyle. "Yongbok'un odasından geliyor." Deyip Yongbok'un odasına gitti. Kapıyı açtığında, onu gördü.
Yongbok duvarı yumrukluyor, yatakta üzerindeki yorganı atmaya çalışıyordu. Bir kabus gördüğü çok belliydi, ter içinde kalmıştı. Kendine vuruyordu. Hyunjin koşarak yanına gitti, onun kollarını tuttu "Yapma, uyan!" diyerek onu salladı. Uyandırmaya çalışıyordu.
Yongbok korku içinde gözlerini açtı. Derin nefesler alıyordu, Hyunjin Yeji'ye su getirmesini söyledi. Yeji'nin getirdiği suyu ona içirdi "Tamam, sakin ol. Geçti..." dedi, sonra onu göğsüne çekti. Ona sımsıkı sarıldı, kafasını okşadı. Yongbok ise ellerini onun beline doladı. Ağır nefesler alarak gözlerimi kapattı.
------------
SELEME CENEMELERRRRRR
Asla tutmayacagink bilmediğim halde oy ve yorum sınırı koyuyorim ehe
4 Oy ve 5 yorum yeterliO kadar az yorum geliyo ki bu bana fazla geldi....
BOL BOL YORUM YAPTİN LUTFENN
MUAH OPTUM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diskas/Hyunlix
Fanfictionİşinde usta bir Savcı olan Hwang Hyunjin'in dilsiz bir mahkûm olan Lee Yongbok'a aşık olmasıyla başlayan bir hikâyeydi. "Beni duyamıyorsun, sesim yok." "Sesinin olmasına gerek yok Yong, ben seni duyuyorum."