-4-

254 30 9
                                    

Yongbok yine koğuşta oturuyordu. Hyunjin'in dedikleri aklında dolanıyordu. Gerçekten ondan hoşlanıyor muydu? Bu kulağa imkansız geliyordu, Yongbok buna inanamıyordu. Sebebi bilmiyordu, Yongbok ona karşı ne hissettiğinden emin değildi.

Saatler hatta günler geçti.

Hyunjin yaklaşık üç haftadır Yongbok'un yanına gelmemişti. Yongbok bir üzüntü ve eksiklik içindeydi, neden böyle hissediyordu? Sonuçta o sadece onu buradan çıkartmak istyen biriydi onun için.

Hayır değildi.

Yongbok ona karşı daha ileri, daha derin duygular besliyordu. Bunu fark ettiğinde yattığı yatakta hızlıca doğruldu;

Hayır, dedi hayır hem kendin için hemde onun için yapma bunu, dedi eğer onunla olursan ona ne diyebileceklerini düşün. Bencillik etme, siz olamazsınız. Sen mahkûm ve o bir savcı, olmaz...

Elleriyle gözlerini ovusturdu. Bu düşünceler onu dahada üzüyordu, imkansız hale getiriyordu.

O sırada yanına o yaşlı amca geldi, zaten bir tek o gelirdi yanına. Yaşlı amca yatağın kenarına oturdu "Nasılsın evlat?" Yongbok kafasını salladı

"Bende iyiyim. Seni bir düşünceli gördüm, derdin tasan ne?" Yongbok omuz silkti, anlatamazdi ki. "Çocuğum neden susuyorsun?" Adam cebinden kağıt ve kalem çıkarttı "İşaret dilini bilmem, ama okuma yazmam var." Diyerek kağıt ve kalemi uzattı.

Yongbok yavaşça kalem ve kağıdı aldığı, bu olayı anlatamazdi. Kağıda 'Bir sorun yok, sorduğunuz için teşekkür ederim. Sadece biraz uykum var:)' yazıp kağıdı geri verdi. Adam kaşlarını çattı, sonra kağıdı okudu.

"Tamam oğlum." Deyip gitti. Bu adamın hafıza sorunu vardı, çok unutkan biriydi.

Yongbok yatakta yorganın altına girdi. Uyumak ve tüm bu olanlardan sıyrılıp kaçmak istedi, yok olmak istedi.

Gözlerini kapattı lütfen yarın yanıma gelsin, dedi kendi kendine lütfen yanıma gelsin, en azından 2 dakika göreyim yüzünü dedi.

Bunu kendine yapmak istemiyordu ama yaptı işte, gerçekten hoşlanıyordu ondan.

Neyinden hoşlandığını saatlerce anlatabilirdi. Onun saçları, teni, dudakları, gözünün altındaki beni, sesi, nazik üslubu, giyimi, kokusu... Her zerresinden hoşlanıyordu onun.

Belkide bu yüzden onu ilk gördüğünde kalbi hızlanmış, yüzüne bakmaya cesaret edememişti.

Yine günler hatta haftalar geçti. Savcı gelmedi. Yongbok ümidini yitirdi. Belli ki başlamadan bitecek bir aşk olacaktı...
----------------------

Sabah saatlerinde kapının hızla açılma sesiyle uyandi Yongbok. "Lee Yongbok! Görüşmenin var!" Yongbok sevinçle yataktan kalktı. Koşar adım gariyanin yanına gitti, gardiyan koluna girdi.

Müdürün odasının önünde durduklarında Yongbok şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. Garidyan kapıyı tıklayıp içeri girdi, müdür gülümsedi "Ah, otur Yongbok. Sende çıkabilirsin." Dediginde gariyan eğilip çıktı. Yongbok koltuğa oturdu, "Savcı gelsin, konuyu anlatırım. Senin için güzel bir haber. Ah, senden ne kadar özür dilersek azdır..."

O sırada kapı açıldı. Yongbok kafasını kaldırdı, içeri Hyunjin girdi. Yongbok gülmeye başladığında kafasını eğdi, onu görmek iyi gelmişti. Hyunjin karşı koltuğa oturdu, elindeki dosyaları masaya koydu "Sanık Lee Yongbok'un suçsuz olduğu kanıtlandı. Mahkumun özgürlüğüne karar verildi."

Diskas/HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin