Kalbi hızlanmış, yüzüne kocaman bir gülümseme oturmuştu. Yıllar sonra Yongbok'un suçsuz olduğu ispatlanmıştı, ve artık bu lanet ötesi yerden kutluyordu. Sevinçle ellerini hızlı hızlı birbirine vurdu, yerinde zıplamaya başlamıştı.
Hyunjin gülümseyerek onu izliyordu. Yongbok gülerek ona baktı, ellerini kaldırdı "Başardın! Çıkacağım bu lanet yerden! Çok teşekkür ederim!" Hyunjin gülümsemeye devam etti.
"Kader ağları buna izin verdi." Diyebildi sadece. Sonra ayağa kalktı, dosyaları dolaba koydu. O sırada Yongbok hızla ayağa kalkıp Hyunjin'e sarıldı.
Hyunjin afallayarak ona baktı. Ellerini nereye koyacağını bilemedi, ama Yongbok onun tam tersine ona sımsıkı sarılıyordu. Hyunjin titrek ellerini onun beline koydu, "Bu benim görevim..." Dedi ona sarılırken.
Yongbok duraksadı, kalbinde bir acıma hissetti. Yavaşça geri çekildi. "Haklısın. Bu sizin göreviniz, aramızda bir şey var sanıyordum..." Bunu istem dışı söylemişti. Sonra buna pişman oldu, Hyunjin'in yüzü düşmüştü. "Biz çıkıyoruz, evraklar orada." Dedi Hyunjin "Geçmiş olsun Yongbok." Dedi müdür. Yongbok kafasini salladı.
*****************************
Birlikte odadan çıktılar. Yongbok hiçbir eşyasını almak istemediğini söylemişti. Hızlıca cezaevinden çıktılar, Yongbok uzun zaman sonra gökyüzünü bu kadar net görüyordu
Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oturmuştu. Birlikte kapıdan çıktılar, hızla arabalar geçiyordu. Yongbok korkarak Hyunjin'in elini tuttu, Hyunjin ellerine baktı ve kıkırdamaya başladı. Yongbok yaptigini yeni fark edince hızla elini çekti "Ben, üzgünüm." dedi, Hyunjin karşısına baktı "Aslında iyiydi öyle."
Yongbok şaşkınlıkla ona baktı "Ne demek istiyorsun?" Hyunjin omuz silkti "Hiç. Hadi geç bakalım arabaya." Yongbok kafasını salladi, siyah lüks arabaya bindiler.
"Nereye gideceğiz?" Diye sordu Yongbok.
"Eve." Yongbok ona baktı "Şey, benim kalabileceğim bir evim yok." Hyunjin kaşını kalırdı.
"Benimle yaşayacaksın."
"Ayrıca finansal bir desteğe ihtiyacım olacak."
"Finansal destek, barınacak yer. Hepsini sikeyim, bütün sorumluluğun benim üzerime. Bunları kafana takma!" Yongbok kafasını salladı. Söylediklerini sorgulamadi. Daha doğrusu anlamamıştı, "Nasıl yani? Ben seninle aynı evde mi yaşayacağım?"
"Evet, bir sorun mu var?"
"Hayır,ama... Sen sadece beni hapishaneden çıkarmak için uğraşan biri değil miydiniz? Neden beni evinize almak istiyorsunuz?" Hyunjin hala ona sizli hitap etmesinden rahatsız oldu
"Bana sen diye hitap et lütfen. Diğer konu ise... Ah, anlamıyor musun Yongbok! Belli etmiyormuyum yeterince! Sana deliler gibi aşık olduğumu hala anlayamadın mi! Tamam, senden hoşlanıyorum," Yongbok'a saniyelik baktı "tamam hoşlanmak değil bu. Daha ötede bir duygu, aşk..."
Yongbok duydukları ile affalladi. Ne düşünüyordu bilmiyordu, sadece ona baktı. "Sanırım, aynı duyguları besliyoruz." Dediginde Hyunjin ona döndü. Araba kullandığı için neredeyse bir arabaya çarpıyordu. Bu yüzden arabayı sahilin önünde durdurdu "N-Ne dedin?" diye sordu Hyunjin kulaklarına inanamayarak. Yongbok omuz silkti.
"Gördün." dedi sadece. Sonra gözleri batman üzere olan güneşin ışığının yansıdığı denize kaydı. Uzun zaman sonra denizi, gün batımını, gök yüzünü görmenin mutluluğunu ile derin bir nefes aldı. Hyunjin hala Yongbok'u izliyordu, gözlerini ondan ayırmiyordu. Yongbok üzerinde ağır bakışlar hissedince ona döndü "Sende manzarayı izlesene." Dedi Yongbok. Gözlerini manzaraya çevirdi.
"İzliyorum zaten." Dedi Hyunjin. Yongbok ona döndüğünde Hyunjin hala ona bakıyordu, Yongbok olayı anlamamıştı. Bir süre durdu, sonra olayı anladı.
Gülmeye başladı, utanarak önüne döndü. Gülmeye devam etti, dudaklarımı oynatarak teşekkür ederim, dedi kafasını eğik gülerken. "Ne demek," dedi Hyunjin, uygun kelimeyi aradı, ne diyeceğini secmekte zorlandı, yutkundu "ne demek g-guzelim." 'Güzelim' derken sesi titremisti.
Yongbok kafasını kaldırıp Hyunjin'e baktı, gülerken Hyunjin'de ona gülümsedi. Çok güzel gülüyordu, o Hyunjin'e gülerek bakarken Hyunjin onun gülüşüne tekrardan aşık oldu.
Hyunjin titrek elini kaldırdı, emin olamadı. Sonra geri indirdi, yine kaldırdı. Elini Yongbok'un saçına yaklaştırdı, hiç emin değildi. "Dokunabilir miyim? Yani, s-saçına." Dedi titreyen sesiyle, Yongbok ilk başta şaşkınlıkla ona baktı. Yüzündeki geniş gülüş gülümsemeye dondu. Ağır ağır kafasını salladı, Hyunjin gülümseyip elini kafasına dokundurdu. Yavaş yavaş saçıni okşadı, yumuşak, tel tel ayrılmış saçına dokunmak ona iyi geliyordu.
Elini tamamen açıp ensesine kadar okşadı. Yongbok elini kaldırıp Hyunjin'e bileğinin tuttu, sonra kafasındaki eline götürdü. Elini tuttu. Ellerini birleştirdiler, Hyunjin'in sıcak ve büyük eli Yongbok'un soğuk ve minik elini tuttu. Yongbok'un eli anında ısındı.
Bir süre el ele kaldılar, hiç konuşmadılar, sadece bakışma vardı. "Gidelim mi? Eve yani." Yongbok kafasını salladı. Hyunjin arabayı çalıştırmak için Yongbok'un elini bıraktı, Yongbok elini kucağına çekti. Bir süre eline baktı, ikisininde yüzünde garip bir gülümseme vardı.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Hyunjin arabayı hızlıca evine sürdü. Yüksek bir gökdelende oturuyordu, garaja arabasını park etti. Birlikte arabadan indiler. Asansöre bindiler 156. Kata çıktılar. Yaklaşık yedi dakika sürmüştü. Hyunjin evinin kapısına geldiklerinde durdu, kapıyı açmadı. Buna hazırdı. Yongbok'a baktı, Yongbok kafasını kapıya çevirdi, "Açmayacak mısın?" Dedi. Hyunjin kafasını salladı
"Bu eve başka bir kişi olarak girmeni istemiyorum. Bunun için, benim sevgilim olur musun Yongbok?"
€€€€€€€€€€€€€€€
SELAMMMMMMMM
bu hikaye neden okunmuyo aglicam ama boşuna yazıyorum gibi geliyor.
Coksirin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diskas/Hyunlix
Fanfictionİşinde usta bir Savcı olan Hwang Hyunjin'in dilsiz bir mahkûm olan Lee Yongbok'a aşık olmasıyla başlayan bir hikâyeydi. "Beni duyamıyorsun, sesim yok." "Sesinin olmasına gerek yok Yong, ben seni duyuyorum."