75.Bölüm

19K 680 677
                                    

Medya : Deniz Turan

Selamlar 💙

OKUMADAN GEÇMEYİN

Evet en uzun bölümle karşınıza gelmiş bulunmaktayım. Yalnız arkadaşlar bölüm uzunluğu artıkça yorumlar nedense düşüyor. Oysa ki okunma sayısı da gayet iyi. Beni yazarken motive eden en önemli etken yorumlarınız ve bunları görememek ister istemez motivasyonumu düşürüyor. Yorumlarınız benim için çok değerli onları bu bölüm boyunca eksik etmezseniz de çok sevinirim.

Sizi daha fazla bekletmemek adına biraz fazla hızlı hareket etttim. Mutlaka gözden kaçan yazım hatalarım vardır.

Umarım keyifle okuyacağınız bir bölüm olur. Yeni bölümü okurken satır aralarında yorumlarınızı belirttiğim üzere esirgemezseniz de çok mutlu olurum.

Bölüm duyurularını ve alıntılarını Instagram üzerinden paylaşıyorum arada bir kaç spoi de veriyorum takip ederseniz çok sevinirim 🙏

Instagram : zeryaofficial

Keyifli Okumalar... 💙

**Yazardan**


"Sen."dedi Deniz ve karşısında ki adamı bir kez daha baştan aşağı süzdü. Bunun burada ve bu elinde ki çiçekle karşısında olmasının anlamı da neydi böyle?

Yiğit nefes nefese kalmamış bir şekilde az önce duvarın arkasına gönderdiği Yusuf'un etkisini unutturmak istercesine iki dakika önce bir kadının zorla sattığı çiçekle Deniz'in karşısında ona bakakaldı.

Şimdi ne diyecekti bu küfürbaz haydoya? Böyle de onu takip etmiş gibi olacaktı ama Yusuf ibnesi yüzünden bir nevi öyle de olmuştu.

Deniz, Yusuf'la karşı karşıya gelmesin diye resmen akla karayı seçmişti ama Yusuf puştu maalesef ki Yiğit'e pekte yardımcı olmuyordu.

Artık verdiği sözden dolayı Yusuf'un yanında olduğu için kimsenin onun varlığını da bilmemesi gerekiyordu. En çokta Boran'ın. Yoksa sikerdiler belasını.

"Ulan Yusuf yapacağın işin amına koyayım."diye kısıkça mırıldandı Yiğit.

Deniz, Yiğit'in ağzının içinde mırıldanmasıyla hiçbir şey anlamadı. "Ne arıyorsun lan sen burada? Bizi mi takip ediyorsun?"

Az önce Miran'ın yokluğuyla öyle bir korku hâline kapılmıştı ki şuan yeni yeni kendine geliyordu. Bir an Miran'ın olmadığı düşüncesi aklını bile oynatmaya yetmişti. Ona bir şey olsa sonra nasıl hesap verirdi anne ve babasına?

Yiğit derin bir nefes vererek ne yaptığını düşünmeden elinde ki çiçek buketini Deniz'e uzattı. "Hiç geçiyorken öylesine uğradım. Almaz mısın?"

Deniz bir Yiğit'e birde elinde ki çiçek buketine kısa bir bakış attı. "Geçerken nasıl parka uğruyorsun acaba? Yoksa geçerken bir salıncakta sallanayım falan mı dedin? Hem bu ne amına koyayım çikolata uzatır gibi çiçek mi verilir?"

Bu yavşak gerçekten hiç boş durmuyordu.

Yiğit, Deniz'in tavrıyla bu sefer ona hakvermeden edemedi. Şuan nasıl bir saçmalığın içine düştüğünden kendisinin bile haberi yoktu.

Yusuf ise Deniz'in Miran'a gelmesiyle Yiğit'in onu ittiği duvarın arkasından öz be öz olan kız kardeşine hissettiği hasretle bakıyordu. Her baktığında yüreğinin içinde ki bir yerlerde sanki hep ona ait bir şey varmış gibi içi gidiyordu. Yıllar sonra bir kardeşi olduğunu öğrenmesi bu boktan hayatının en iyi şeyi olabilirdi. Tabi devamında yaşadığı kötülükleri öğrenmeseydi. Bunun için bile kendinden nefret etti. Keşke daha önce onu bulabilse daha önce onu sarıp sarmalayabilseydi.

ZERYA(BERDEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin