Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar🩸🩺
Acile geri döndüğümde gördüğüm tanıdık sima ile kaşlarımı çattım.
"Sen neden laf dinlemiyorsun?"
"Huyum değil."
Arslan otuz iki diş sırıtırken yanımıza Nevra gelmişti.
"Bana bu kendini beğenmiş, ukala, salak herifi tanımıyorum de."
"Maalesef tanıyorum. Kuzenim."
"Ailenin iyi genleri sende o zaman."
Arslan abartılı şekilde göz devirip Nevra'ya döndü.
"Bu kadar güzel ve zeki olup zevksiz olmayı nasıl başardınız hanımefendi acaba?"
Ettiği iltifatlar asla Nevra'nın umurunda olmazken Arslan Nevra'yı beğenen bakışlarla süzmeye devam ediyordu.
"Nevra ben Arslan'ı yol edip geliyorum."
Arslan'ı ittirerek dışarıya sürükledim. Israr etmeden dışarıya çıkmıştı.
"Nevra'dan uzak dur."
"Bir şey yapmadım ya."
"Bakışlarını gördüm Arslan."
"Kız güzel ne yapayım?"
Susması için koluna sertçe vurdum.
"Bir daha hastaneye gelirsen seni döverim."
"Ya ama Rüzgar'ı görmeye gelmiştim."
Rüzgar'ın adını duyunca odada yaşadıklarımız aklıma gelmişti. İstemsizce dudaklarım yukarıya kıvrılırken Arslan yüksek sesle "Yeni bir şey olmuş," diye bağırdı. Hastane bahçesindeki herkes bize dönerken derin bir nefes aldım.
"Gerizekalı herif . Az daha bağır istersen."
"Heycanlandım. Pardon."
"Git artık."
"Anlat gideyim."
Karşımda salak salak sırıtınca üstüne doğru yürüdüm. Amacım onu korkutmaktı ama işlememişti. Sıkıntıyla bir nefes aldım.
"Etkileniyor."
Gözlerini kocaman açıp "İnanmıyorum. Yakında sevişirsiniz de ." dedi.
"Üç de çocuk yapalım mı?"
"Çok istiyorsan cadılarla konuşalım halletsinler."
"Arslan elimde kalmadan siktir git artık."
Onun gitmesini beklemeden içeriye girdim. Acile geçtiğimde Rüzgar'ı gördüm. Önündeki hastaya dikkatle bir şeyler anlatıyordu. Önündeki hastanın onu dinlediğini pek sanmıyordum. Hatta daha çok karşı çıkıyor gibiydi. Bu yüzden ne konuştuklarını duyabilmek için biraz daha yaklaştım.
"Bu yüzden seruma ya da iğneye ihtiyacınız yok. Yazdığım ilaçlar yeterli gelecektir."
"Doktor. Sana serum tak diyorsam tak."
"Bakın beyefendi.."
Adam Rüzgar'ı dinlemeden yerinden kalkıp onun üstüne doğru yürüdü. Bu sırada bende onlara biraz daha yaklaşmıştım. Herhangi bir atağa geçecek olursa dikkat çekmeden durdurmak için yakın olmam gerekiyordu.
"Dediğimi yap yoksa.."
Adam elini kaldırıp Rüzgar'a vuracakken kolundan tutarak onu ittirdim. Rüzgar bu sırada bizden biraz uzaklaşmıştı. Adam aynı sinirle bana döndüğünde sert bakışlarımı ona yönlendirip kolunu tutarak sertçe sıktım.
"Doktor beyi dinleyerek yazdığı reçetedeki ilaçları almaya gidin yoksa birazdan serumdan daha fazla şeye ihtiyacınız olacak."
Sert çıkan sesimle bütün hastane bize dönmüştü. Adam tuttuğum kolunu kurtarmaya çalışırken iyice sıktım. O elini Rüzgar'a kaldırdığı için kırmak istiyordum ama yapmadım, yapamadım. Elimi hızla çektiğimde adam sendelemişti. Ardından hemen acilden çıkmıştı. Daha fazlasını hak ediyordu ama adam herhangi bir şey yapmadan ona vuracak olsaydım suçlu ben olacaktım.
O çıkınca arkamda duran Rüzgar'a döndüm. Ellerimi kollarını tutmak için uzatıp ona doğru bir adım atarak "İyi misin?" diye sordum. Ama o geriye giderek benden uzaklaştı. Ona vampir olduğumu söylediğimde bile bu kadar korkmamıştı. Transa girmiş gibi bir noktaya bakmaya başlamıştı. Dolu gözleri her an akacakmış gibi duruyordu.
"Rüzgar.."
Sakin adımlarla ona yaklaşmaya başladım. Ne sesime tepki veriyordu ne de ona yaklaşmama. Bir şey onu tetiklemişti. Benim hareketlerimin tetiklemiş olma ihtimali beni o kadar rahatsız ediyordu ki..
Aramızda kalan birkaç adımlık mesafeyi de kapatıp onu kendime doğru çektim. Göğüslerimiz birbirine değdiği an kafasını omzuma koyup kollarını belime dolamış ve ağlamaya başlamıştı. Bende kollarımı bedenine sarıp sıkıca sarıldım ona.
Bazı anlarda sarılmak en büyük ilaçtı. Kelimeler yeterli gelmez, kendini ifade edemezsin. Karşıdaki kişinin dediği herhangi bir şeyde bir şey ifade etmezdi o anlarda. Ama sana sarılan bir çift kol seni oradan uzaklaştırıp başka bir yere götürebilirdi. Ya da sadece ağlamak için iyi bir omuz olurdu. Her türlü sarılmak bir ilaçtı.
"Geçti. Ben buradayım."
Sessizce akıttığı gözyaşları omzumu ıslatırken elimle insanlar uzaklaşmalarını işaret ettim. İnsanlar yavaş yavaş dağılırken ben de yavaşça Rüzgar'dan uzaklaştım. Ellerimi yüzüne koyup gözyaşlarını silmek istiyordum ama yanlış anlaşılma ve Rüzgar'ı zor duruma sokma düşüncesiyle kendimi durdurdum.
"Eve gitmek ister misin?"
Kafasını evet anlamında salladığında elimi beline koyarak onu çıkışa yönlendirdim. Otoparkın oraya geldiğimizde konseyden birinden getirmesini istediğim arabamın, yani artık Rüzgar'ın arabasının, yanına gelmiştik.
"Anahtarla yanında mı?"
Yine konuşmadan sadece kafasını sallamış ve önlüğünün cebindeki anahtarları çıkarmıştı. Anahtarları alarak kilidi açtıktan sonra Rüzgar'ı sağ koltuğa yerleştirip kendim şoför koltuğuna oturdum. Evinin yerini öğrenmek için ona sormak adına ona döndüğümde kafasını cama yaslamış öylece dışarıya baktığını görünce bu fikirden vazgeçtim. Kendi evime gitsek sorun olmazdı bence.
Biraz uzun süren bir yoldan sonra nihayet eve gelebilmiştik. Yol boyunca Rüzgar uyumuştu. Onu uyandırmadan kucağıma alarak eve çıkardım. Üst kata çıkıp onu yatağa bıraktıktan sonra üstündeki önlüğü çıkararak kenara koydum. Üstünü de değiştirmek isterdim ama rahatsız olabileceği düşüncesi ile bunu yapmadım. Üstünü örttükten sonra aşağıya indim.
Dolaptan kendime kan alarak bardağa koydum. L koltuğa oturmadan bardağı sehpaya koyup önce önlüğümü çıkardım. Sonrada gömleğimin kollarını katlayıp üstten bir düğmemi açtım ve koltuğa oturdum. Bardağı alarak kanı içmeye başlarken yukarıda odamda uyuyan Rüzgar'ı düşünmemeye çalıştım.
Artık ne kadar mümkün olacaksa bu.
Tabi ki Rüzgar'ın travması olacaktı ✌🏻
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor // bxb
VampireOysa ben sonsuz ömrümün her saniyesini onunla geçirmek istiyordum. Gay vampir kurgusudur. +18