12

3.9K 274 37
                                    

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar🩸🩺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar🩸🩺

"Ay ne kadar tatlılar."

"Çok da yakışıyorlar."

Yanımda konuşan hemşirelerin kimlerden bahsettiklerini anlamak için onların baktığı yere baktım. Gördüğüm iki bedenle bütün hücrelerim gerilmişti. 

Rüzgar ve yılışık ev arkadaşı.

"Aynı eve bile çıkmışlar."

"Rüzgar bey kaza geçirdiğinde nasıl telaşlanmıştı Tarık bey, hatırlıyor musun?"

Daha fazla hemşirelerin saçma, uydurma ve gerçekle alakası olmayan konuşmalarını dinlememek için oradan uzaklaştım.

Gerçek olma ihtimali yoktu. Rüzgar'la geçen hafta yaptığımız konuşmadan sonra olamazdı. Belki de benden sadece etkilenmişti ama ondan hoşlanıyordu. Olabilirdi. Ama öyle bir şeyde benden uzaklaşmaz mıydı?

"Ne düşündün be."

Yanımda beliren bedenle kaşlarımı çattım.

"Sen niye bir anda ortaya çıkıyorsun kızım? Ölmek gibi bir derdin mi var?"

"Of kimsenin fark ettiği yok. Ne söyleniyorsun?"

"Sen yine neden geldin?"

"Arslan, işin bitince konseye çağırıyor seni. Eski günleri yad etmek için."

Cebimden telefonu çıkarıp Birce'ye gösterdim.

"Bak bu telefon. Bununla haberleşiyor insanlar artık."

Birce sıkkın bir nefes aldı.

"İçimi şişirdin Pars. Rüzgar'da belki bu yüzden öbür çocukladır."

Öbür çocukla. Rüzgar. Elimi yumruk yapıp iyice sıktım. Bir kadına ortalık yerde vurursam sonu iyi olmazdı. Bir kadına vurmam hiç bir zaman iyi olmazdı.

"Birce. Sus ve git. Geleceğim akşam."

"Bana vuracak olursan sana fazlasıyla karşılık vereceğimin bilincinde olduğunu düşünerek gidiyorum."

Bu sefer normal insanlar gibi gitmişti. Biran önce geldiği yere de gitse çok iyi olacaktı.

"Hocam?"

Arkamdan gelen sesle döndüm. Yüzündeki şok ifadesiyle öylece bana bakan asistana  yaklaştım.

"Ne oldu?"

"Bir. Hasta geldi. "

"Evet. Çünkü burası bir hastane."

"Ölmüş. Ama.."

"Ne ama?"

"Hastanın bütün kanı çekilmiş. Hiçbir iz yok. Hiçbir şey. Yara, ezilme.. hiçbiri yok."

"Hasta nerede?"

Asistanın söyledikleri ile gösterdiği yere gittim. Bembeyaz olmuş bedeni görmemle zihnime birkaç görüntü düşmüştü. Derin bir nefes alıp cansız bedene yaklaştım. Bileğindeki damara dokundum. Hiçbir kan hareketi yoktu. Parmağımı gezdirip bunu yapan vampirin bir iz bırakmışsa onu bulmayı umdum. Ama hiçbir şey yoktu.

"Morga indirip ailesine haber verin."

"Ölüm sebebine ne yazacağız?"

"Aile otopsiye izin verirse öğreniriz. Yoksa kan kaybı diye geçersiniz."

Hemşireler beni onaylarken birkaç asistan cansız bedeni görmek için gelmişti. Tabi bunların arasında Rüzgar'da vardı. Hastada gözlerini gezdirdikten sonra bana baktı. Korkmuştu.

"Sizin işiniz yok mu? "

Sert çıkan sesimle asistanlar dağılırken bende Rüzgar'ın yanına gittim. Bedeni gergindi. Gözlerini hastadan zar zor ayırıp bana baktı.

"Yukarıya gelir misin?"

"Tamam hocam."

Önden ben arkadan da Rüzgar dinlenme odasına girmiştik.

"Kadını. Bir vampir mi o hale getirmiş?"

"Evet."

"Kim?"

"Bütün vampirleri tanımam mümkün değil. Diyebileceğim tek şey usta ya da safkan bir vampir olduğu. Hiç iz bırakmamış."

Ben koltuğa geçerken o ayakta durmuş bana bakıyordu.

"Neden yapmış bunu? Tutamamış olamaz kendini."

"Bilmem. Zevkine yapmış olabilir."

"Zevkine insan mı öldürülür?!"

Benden çok uzak olmadığı için uzanıp bileğinden tutarak kendime çektim ve yan bir şekilde kucağıma oturttum.

"Şşş. Sakin ol güzelim. Ben kim yaptıysa bulmaya çalışacağım."

Kafasını boyun girintime koydu. Bir yandan da parmakları ile oynuyordu. Bu hali ister istemez gülümsememe sebep olmuştu. 

"Birkan, bu olayı duyarsa ne olur?"

"Bulana kadar her yolu denerler."

"Seni bilse öldürür mü?"

"Fırsatı olursa bir saniye bile düşünmez."

Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Fırsatı olursa derken?"

"Birkan gibi genç bir avcı tarafından öldürülmem."

"Ona bir şey yapmazsın değil mi?"

"Merak etme."

Elimi yanağına koyarak baş parmağım ile yanağını okşadım.

"Senin üzüleceğin bir şey yapmam."

Kahveleri parlarken gülümsedim. Bakışlarım dudaklarına kaymıştı. Pembemsi dudakları o kadar güzel duruyordu ki yakından.. Bakışlarımı tekrar gözlerine çıkardım. Öpmek için ona doğru yaklaştım. Rüzgar birden kendini çekip ayaklandı. 

Afallamış bir şekilde ona bakıyordum.

"Metin hoca sorumlu bugün. Aşağıda beni arıyor olabilir. Ben gideyim."

Benim bir şey dememi beklemeden odadan çıktı. Az önce ben onu tam öpecekken o gitmiş miydi? Bir hafta önce bunu istediğini söylememiş miydi? Ya gerçekten o yılışık asistanla arasında bir şey varsa? 

Önümdeki sehpaya sertçe vurup kırılmasına sebep oldum. Bu düşünce beni neden bu kadar sinirlendirmişti şimdi?

Bölüm biraz kısa oldu ama konsey sahnesini diğer bölümde yazmam gerekiyordu..

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢

Doktor // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin