Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar 💉🩸
Üç Yıl Sonra
"Parla, kızım in artık aşağıya geç kalacağız."
Parla'ya bilemem kaçıncı seslenişimden sonra hazır bir şekilde bekleyen Rüzgar'ın yanına gittim.
"Parla büyüdüğünden beri hastaneye hep geç kalıyoruz."
"Üç saniyede hastanede olduğumuzu düşünürsek o kadarda geç kalıyor sayılmayız."
Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. Tam bir şey söylemek üzereydim ki Parla hızlı bir şekilde yanımıza gelmişti.
"Rüzgar babam o kadar haklı ki. Hiçbir zaman hiçbir yere geç kalmıyoruz."
Rüzgar kaşlarını çatarak Parla'nın kıyafetlerine baktı. Kırmızı pileli okul eteği dışında giydiği hiçbir şey okul kıyafeti değildi. Her ne kadar doğaüstü çocukların gittiği bir okula da gitse kural kuraldı.
"Haberimiz olmadan okul kıyafeti mi değişti?"
"Çabuk üstünü değiştir gel."
"Ya babalarım herkes artık böyle geliyor okula. "
"Ayla ve Aytaç'ın hiç böyle giyindiğini görmedim ben."
Rüzgar, Birce ve Riya'nın çocuklarını öne sürerken ben de ona hak verircesine kafamı salladım.
Üç yıl önce bizim nikahımızdan sonra Birce ruh eşinin kim olduğunu öğrenmek için Rüya ile konuşmuştu. Rüya o zaman Birkan olduğunu söylese de gerçek öyle değilmiş. Rüya çok öncesinden Riya'ya Birce ile ruh eşi olduklarını söylemiş. Ama Riya, Birce'nin Birkan'a aşık olduğunu düşündüğü için Birkan olduğunu söylemesini istemiş.
Birce, Birkan olarak bildiğinde hemen söylemek istemedi doğal olarak. Söylediğindeyse Birkan aşırı tepki vermişti. Annesin ölmesine sebep olan varlıktan birine ruhu eşi olamayacağını ondan tiksindiğini falan söylemiş. Birce bunları Riya'ya anlatırken nasıl olduğunu anlatmadığı bir şekilde birlikte olmuşlar.
Birbirleri ile kavga etmeden beş dakika konuşamayan ikili nasıl birlikte olmuştu orasını hiçbir zaman anlayamadım ama neyse.
O akşamın sabahında Riya, Birce'ye gerçeği anlatmış. Tabi Birce asla sakin karşılamış. Bir daha görüşmek istemediğini falan söylemiş. Sonuç olarak şu an ikisinin çocukları olduğu için her gün görüşmek zorunda kalıyorlar.
"Onların babaları cadı ya hani. İki saniyelerini almıyor değiştirmek."
"Parla! Odana gidip üstünü değiştir."
"Biz geç kalmıyor muyduk ya?"
Parla bizi beklemeden hızla evden çıkmıştı. Rüzgar omuzlarını düşürüp bana baktı. Ergen bir kız çocuğu ile uğraşmak bebek bakmaktan daha zordu. Özellikle kendine ait güçlerini keşfettiği zaman diliminde. Ailesinden gelen uçma gücünün yanında kendine ait daha kullanmayı tam öğrenemediği melez gücü de vardı. İnsanlara dokunduğunda onlarla ilgili şeyler görüyordu ve bunu nasıl yaptığını çözememişti hâlâ.
"Ergenliği de bebekliği gibi hemen bitecek değil mi?"
Belinden tutup kendime çektim ve saçlarından öptüm.
"Maalesef güzelim. Erginliği uzun sürecek."
"Yandık desene."
"Hallederiz. Biz neleri halletmedik."
"Doğru diyorsun."
Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra "Hadi gidelim. " dedi. Hızla evden çıkıp Parla'nın okuluna gittik.
Parla kapıda Ayla ve Aytaç'la konuşurken onlardan az uzakta duran Birce ve Riya'nın yanlarına gittik. Ayla ve Aytaç doğalı neredeyse iki yıl olmuştu. Onlar tam bir vampir oldukları için haliyle fazla hızlı büyümüşlerdi. Ama ben hâlâ Birce'nin anne olmuş olmasına inanamıyordum.
"Bar kapılarından okul kapılarına. Vay be."
"Ha ha ha. Çok komik. "
Birce bana abartılı bir şekilde göz devirince gülmüştüm.
"Bence çocuğunun olmasından daha çok Riya'dan çocuklarının olmasına şaşırmalısın."
Rüzgar'ın söylediğine Riya gülmüştü.
"Hâlâ arada sorguluyor bence."
"Siz bugün beni delirtmek için anlaştınız mı?"
"Seni delirtmek için bir şey yapmamıza gerek yok ki. Sen hemen sinirleniyorsun zaten."
Çocuklar bizim yanımıza geldiğinde onlara döndük.
"Akşam Nevra teyzeniz ve Aslan amcanıza gideceğiz. Okuldan çıkar çıkmaz eve gelin."
"Aslan amca ona abi dememizi istiyor."
Ayla konuştuğunda araya girdim.
"Aslan amcanızın hayattaki tek doğrusu Nevra teyzenizle evli olması. O yüzden onu dinlemeyin."
Hepsi söylediğime gülmüştü. Üç yıl içinde üç aylak vampirden ikimiz evlenmiş, çocuklu vampirlere dönmüştük. 153 yıl sonunda büyümeyi başarmıştık.
"Bizim artık hastaneye gitmemiz gerekiyor. Akşam görüşürüz."
Parla'ya sıkıca sarıldıktan sonra Rüzgar'ın elini tuttum. Hızla hastanenin önüne gelmiştik. Hâlâ aynı hastanede çalışıyorduk. Rüzgar artık asistan değildi. Ve buradaki herkes Parla'nın bu kadar hızlı büyümesini sorgulamasın diye büyülenmişti.
Hastaneye el ele girdikten sonra odalarımıza geçtik. Beyaz önlüğümü giyip yan odadaki eşimin yanına geçtim.
"Uzman Doktor Rüzgar Bayır Kara. Kocanız geldi."
Rüzgar kapıya doğru dönerek gülümseyerek bana baktı.
"Uzman Doktor Pars Kara Bayır. Kocanız sizi gördüğü için çok mutlu."
Yanına gidip belinden tuttum ve onu kendime doğru çektim. Dudaklarımızı birleştirip kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktım.
"Üç yıldır evliyiz. Ama bana kocam dediğin her an ilk duyduğum anki kadar mutlu oluyorum."
"Ben de güzelim."
"Seni çok seviyorum canım eşim Pars."
"Ben de seni çok seviyorum canım eşim Rüzgar."
Pars, Rüzgar ve Parla sonsuza dek birlikte ve mutlu yaşadılar...
Bir hikayenin daha sonuna geldik 🥲 Bize eşlik ettiğiniz için teşekkür ederiz 💖