Kopar mıydık geçmişten? Hayaller ülkesine döner miydik yeniden? Kalır mıydı anılar, insanlar? Kalmazdı. İntikam her şeyden önce gelirdi. Duygusuzluk bizim dünyamızda lütuftu. Peki merhamet? Gerekene vardı.
Biz ki kutsal Türk kanı taşıyan gençlerdik...
De Una Vez - Sel Un Día - J Balvin, Dua Lipa, Bad Bunny, Tainy Vicio - Sel
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karşımdaki devasa özel jete baktım. Üstünde Arkaslı logosu, hemen alt çaprazında Maroon yazısı vardı. Bordorengindeki jete altın rengindeki şeritler ve aslan figürleri eşlik ediyordu. İtiraf etmek gerekirse fazlasıylaklas duruyordu.
Koray yanıma gelirken, "Çok beğendiysen senin olsun," dedi. Gözlerimi kısıp Maroon yazısına baktım. Bu kelime Arkaslılar'ın şirket binasında, mekanlarında, araçlarında her zaman logonun tam yanında yer alıyordu. Arkaslılar için özel bir anlamı vardı. "Şu ne anlama geliyor?" diye sordum gözümle kelimeyi işaret ederek. Koray'ın bakışları oraya döndüğünde elini cebine yerleştirdi.
"İngilizcede vişneçürüğü, bordo rengi demek işte," diyerek geçiştirmeye çalıştı. Başımı iki yana salladım.
"Hayır, bir anlamı daha var."
Bakışları bana döndü. "Neymiş?"
"Fiilen bir kimseyi çıkışı olmayan ıssız bir adaya terk etmek, bırakmak anlamına geliyor." Ukalaca bakışlarımı yüzüne çıkardım. "Ayrıca sevdiğim bir sanatçının sevdiğim bir şarkısı. Şimdi söyle bakalım, siz kimi ıssız bir adaya terk ediyorsunuz?"
Omuz silkti. "Bu kelime ben doğduğumdan beri logomuzun yanında var. Öncesinde var mıydı ya da neden konuldu hiç araştırmadım. Umrumda da değil. Detaylara çok takılıyorsun psikopat kız." Sinirle gülerek nefes verdim. Asla hayatın inceliklerini bilemeyecekti. Dünyayı sadece dünyadan ibaret görüyordu. Her bir varlığın altında yatan anlam derinliği, detaylar ve incelikler... Bunların hazzını asla tadamayacaktı.
"Bunu araştıracağım," deyip jete doğru yürümeye başladım. Ama zaten araştırmıştım. Neden bu kelimeyi seçtiklerine dair gerçek bir neden bulamamıştım.
Merdivenleri çıktığımda kapıda beni çok hoş bir İspanyol hostes karşıladı. Hostes çocuğa gülümseyip elimi uzattım.
"Merhaba güzellik," deyip elimi ters çevirdi ve üstünden öptü.
"O elini ve dudağını hemen çekmezsen seni jetin iniş takımlarına bağlarım. İspanya'ya gidene kadar orada yolculuk yaparsın."
Arkamdan gelen tehdide göz devirirken hostes hızla benden uzaklaştı.
"Çok özür dilerim efendim."
İspanyolca özürlerini Koray'a sunduğunda Koray sert bakışlarını hostesin üzerinde gezdirdi. "Siktir git başımı ağrıtma benim. Bir de güzellik diyor, ağzını yamulturum senin. Piç!" Hostes hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaşırken Koray'a döndüm.
