♤
Seçtiğimiz yollar bazen pişmanlığımız olur, kendimizi o yoldan bir önce kurtarmak isteriz. Lakin kendi seçtiğimiz kaderimize şikayet etmeden katlanmamız gerekir öyle değil mi? Şikayet etmediğimiz sürece elbet Tanrı'nın bir mükafatı olur bizlere sunduğu.
Seçtiğimiz o yolda belki önümüze bizi istediğimiz yola götürecek bir şey çıkarır ve hayatımız bir anda değişir. Seçimimizi yapıp sonuçlarına katlanmak gerekir her zaman, hayatın kanunu böyledir.♤
"HYUNJİN!!"
Jeongin, saçları ve yüzü köpük içerisindeyken sular kesilmiş, öylece kalmıştı. Hyunjin'e sesleniyordu fakat Hyunjin hala daha uyuyordu.
"HYUNJİNNN!"
Hyunjin, en sonunda Jeongin'in bağırışlarına uyanmış ve gözlerini ovuşturarak yataktan doğrulmuştu. Saate baktığında sabahın altısını gösteriyordu.
"Horoz olmaya mı karar verdin Jeongin?" Diyerek mırıldanarak yatağından kalkmıştı. Daha sonradan yatağın altındaki terliklerini giyinerek odadan çıktı.Jeongin'in gözleri çok fena yanıyordu, gözlerini açamadığı için hiçbir şey göremiyordu. Banyodaki havluların hepsini de şans eseri dün yıkanması için çamaşır makinesine atmıştı.
"Siktiğimin suları kesilecek zamanı buldu!"
Hyunjin, banyodan içeriye girdiğinde pijamaları ile beraber köpük içinde olan Jeongin'i görmeyi beklemiyordu. Kendini gülmemek için zor tuttuğu söylenebilirdi. Jeongin gözlerinin acısıyla kıvranırken Hyunjin'e, su şişesini getirmesini söylemişti.
"Geldin sonunda! Mutfaktaki su şişelerinden getir lütfen, sular kesildi."
Hyunjin, mutfağa gidip elinde su şişesi ile geri dönmüştü. Jeongin'in eline suyu döküyordu.Yüzünü yıkadıktan sonra doğruldu Jeongin, Hyunjine baktı.
"Gözlerin parıldıyor sanki?" Dedi Hyunjin, alaycı bir şekilde.
"Sana bakarken hep böyleler." Diyerek ekledi sonradan Jeongin.Jeongin, aynada kızarmış gözlerine bakarken Hyunjin sırıtarak aynadan Jeongine bakıyordu.
"Anlamadım?"
Jeongin, en sonunda dediği şeyin farkına varmış olması gerekki Hyunjinden gözlerini kaçırıyordu. Daha sonradan Hyunjin'in elindeki şişeyi gösterdi.
"Verde saçımı yıkayayım."
Jeongin, elini Hyunjin'in elinde aşağı doğru duran şişeye uzattığında Hyunjin şişeyi yukarı doğru kaldırmıştı.
Kafasını kaldırdığı an ise Hyunjin ile göz göze gelmişti, kendini rezil bir durumda hissettiği söylenebilirdi. Hyunjin, Jeongin'in o utanmış suratına bakarken gülümsüyordu. Jeongin'in utanmış suratındaki tatlılığı, Hyunjin'i büyülemeye yetiyordu.
"Ben dökerim.""Peki"
Jeongin, saçını yıkarken Hyunjin onu izliyordu. Saçlarına dokunmayı şuan o kadar çok istiyordu ki, Jeongin'in doğrulmasını bekliyordu.Jeongin, saçını yıkayıp doğrulmuştu. Kahverengi perçemleri gözlerini kapatmış durumdaydı. Saçları ile kaplanmış suratı ile Hyunjin'e dönmüş ve alaycı bir gülümseme bırakmıştı ortaya.
"Kabul et iyi gözüküyorum."
Hyunjin Jeongin'e bir iki adım yaklaşmış, gözlerinin önüne gelen saçlarını kulağının arkasına yerleştirmişti. Eli Jeongin'in saçlarındayken gözleri, Jeongin'in gözlerine hapsolmuş durumdaydı. Bir süre o güzel gözlerin ihtişamına kapılmış ve seyre dalmıştı. Jeongin ise yüzünde ufak bir tebessüm ile karşısında ona bakan gözlere teslim etmişti kendini.
"Ne yapıyorsun Hyunjin?"
Hyunjin, bir anda gözlerini kaçırmış ve eli hala daha onun saçlarındayken yanıt vermişti karşısındaki oğlana.
"Köpük, köpük kalmış."
Jeongin sırıtmasına devam ederken tek kaşını kaldırıp Hyunjin'e bakıyordu.
"Köpük?"
Hyunjin, ortamı dağıtmak için Jeongin'in saçlarını iki eli birlikte karıştırmaya başlamıştı. Paniklediğini anlamak için yüzüne bakmak yetiyordu, kendini fena kaptırmış gözüküyordu karşısındaki oğlana karşı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTERIOUS LIVES
FanfictionOnlar için umutsuz vaka yoktu. Onlar, gizemli hayatları açığa kavuşturacak güce ve umuda sahip kişilerdi.