♤
Yeni bir iş, yeni bir başlangıç ve onları bekleyen çeşitli vakalar...
Yang Jeongin ve Hwang Hyunjin. Biri başarılı bir komiser, Yang Jeongin. Diğeri ise çözdüğü kıdemli vakalar ile kendini işine adamış bir dedektif, Hwang Hyunjin.Yeni bir yerde yeni vakaların onları bekleyeceğinden emin bir suretle yeni bir iş bulmuşlardı kendilerine. Bu iki genç yıllardır ortak çalışıyordu, bir gün bile birbirlerinden şikayet ettiklerini duyamazsınız.
Takım elbisesini giyinmiş bir şekilde Jeongin'in yanına geldi Hyunjin, yanına oturdu.
"Nefes alamıyorum""Abartma Hyunjin alışırsın zamanla iş yerine" demişti Jeongin, Hyunjin'in kravatını bağlarken.
"Ah sonunda düzgün duruyor" diyerek geri çekilmişti sonradan.
Hyunjin direk elini kravatına atmış ve kravatı çözmüştü.
"Ciddi anlamda söylemiştim. Kravatı fazla sıktığının farkında olmadığını umuyorum."
Jeongin, işaret parmağını çenesine koymuş bir şekilde karşısındaki oğlana ciddi bir şekilde bakıyordu.
"Aslında biliyor musun amacım seni boğmaktı" Hyunjin karşısında ki oğlana, yan bakışlarını dikerek ayağı kalkmıştı.
"Gevezelik yapma Jeongin hadi çıkalım.""Dimi artık çıkalım evden senin yüzünden yeterince geç kaldık."
"JEONGİNN!"
Ah, tabii ki şikayet ettiklerini duyamazsınız derken iş başında oldukları zamanları kastediyordum. Yoksa bu iki oğlan, küçüklükten beri birbirlerine sataşan tiplerdi, küçük sataşmalardı tabi bunlar.
♤
Karakol, görebileceğiniz en şık binaya sahipti. Dışı kadar başarıları da insanları etkilimeye yetiyordu. Her polisin gelmek için can attığı bir karakoldu burası lakin gerçekten işine değer veren ve başarılı kişiler işe alınıyordu aynı Jeongin ve Hyunjin gibi. Onlar şanslı değildi, çabalarının mükafatını görüyorlardı.
Karakoldan içeriye girdikleri an bütün bakışlar bu iki gencin üzerine dikilmişti, yan yana iken olan ihtişamları insanların büyülenmesi için yeterli bir sebepti.
Daha sonradan karakol müdürü aynı zamanda başarılı bir komiser olan Bang Chan'ın odasına girdiler."Hoşgeldiniz gençler." Diyerek ayağı kalkan Chan, bu iki gence oturmalarını söylemişti.
Bu odaya ilk defa girmiyorlardı fakat odanın havası onları büyülemeye yetiyordu.
Çalışma masasının üzerinde olan küçük çiçekler, kum saati, evraklar ve bilgisayar; masanın solunda duvar ile bitişik küçük bir kitaplık ve duvarda asılı olan bir çok diploma, başarı belgesi... aynı zamanda da Chan'ın işine değer verdiğinin bir simgesiydi.Chan onlara beklemelerini söylerek on dakika içerisinde elinde içecekler ile geri geldi. Elindeki içeceklerden ikisini onlara uzattı, o kadar hizmetli varken neden Chan'ın gittiği muammaydı.
"Buyrun beyler, afiyet olsun."Chan onlara iş hakkında bir kaç soru soruyor ve test ediyordu. Bunu ilk görüşmelerinde de yapmıştı, lakin güveninin tam oturması için bir kaç sorunun daha zararı olmaz öyle değil mi?
Sorular bittiğinde Chan, gözlerini gençlerin bardaklarına dikmişti. Tek bir yudum bile almamışlardı içeceklerinden,
"Neden içmiyorsunuz gençler?"
Hyunjin ve Jeongin gülümsüyordu, ardından Hyunjin yanıt verdi.
"Bu da testin bir parçası olmalı bayım, İçinde tuz olan bir içeceği kim içer ki?"
Bunu farketmelerini deneyimlerine dayayalım.
"İşte tam aradığım kişilersiniz! Aferin çocuklar. Her an dikkatli olmak lazım öyle değil mi?"
Chan, Elini masanın altındaki çekmesine atmış, çıkardığı iki anahtarı ve silahı onlara uzatmıştı.
"Çok geç olmadan işe koyulun beyler. Komiser Minho size ofislerinizi gösterecektir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTERIOUS LIVES
FanfictionOnlar için umutsuz vaka yoktu. Onlar, gizemli hayatları açığa kavuşturacak güce ve umuda sahip kişilerdi.