"Çocukluklarının olduğu parlak zihinlerine bu karanlık, bir sis gibi sızdı. O sis yayıldı, çocukluklarını da içine aldı."
♠︎
Yıl 2007, 10 Şubat.
Karanlık...
Görülen tek şey, koskaca bir karanlıktı...
Bedeninde hissettiği soğukluk eşliğinde titreyen Chan, gözlerini örten kumaş yüzünden karanlığın esiri olmuş durumdaydı. Bir anlık panikle hareket etmeye çalışırken ellerinin arkadan sandalyeye bağlı olmuş olması onun bu çırpınışlarını durdurdu. Yeni kendine gelebilmişti. Gözlerini kapatmadan önce gördüğü tek şey güneşin parlak ışığı iken şimdi gördüğü tek bir ışık dahi yoktu.
Küçük bedeni sahip olduğu korkudan ve ortamın soğukluğundan dolayı titrerken kulağına yaklaşan sıcak nefes onun sertçe yutkunmasına neden oldu.
"Hepsinden önce uyanmış olman ne büyük şans!"
Duydukları ile kaskatı kesilen Chan, artık emindi. Babası ve büyük babası konuşurken duymuş olduğu şeyler yalan değildi.
Panikle her birinin adını haykırışları ile beraber saydı.
"Lucas, burada mısın? Lütfen bana bir cevap ver!"
Ardından ise diğerleri,
Jeongin, Hyunjin, Changbin, Seungmin, Minho ve Han...
Tek bir ses dahi onu karşılamadı. Bu sükunet onun kalbine, bir hançer gibi saplandı.
"NE YAPTINIZ ONLARA! NEDEN CEVAP VERMİYORLAR?" Haykırıyordu, bu çırpınışları onu daha da bitkin düşürüyordu.
Kendisine tekrardan yaklaşan birini hissetmesi ile bu haykırışları son buldu.
Kırklı yaşlarında bir adamdı, saçlarında bulunan nadir beyazlar onun yaşını ortaya atıyordu. Kendisinin yanında ki diğer yedi adamda bulunduğu gibi onun üzerinde de siyah bir takım elbise kendini gösteriyordu.
Sandalyenin önünde diz çöktüğünde dudakları tek bir yana doğru kıvrıldı. Ardından ise elleri Chan'ın gözünün bağlanmış olduğu siyah kumaş parçasını buldu.
"Kendin görmeye ne dersin?"
Yüzünde hissetmiş olduğu sıcak eller ile soğuk vücudu titredi. Gözlerinden inen kumaş parçasına rağmen gözlerini sıkıca birbirine bastırıyor, gözlerinden düşen bir damlanın bedenini yakmasına izin veriyordu. Eğik duran başını yavaşça kaldırdı ve gözlerini açtı.
Karşısında ki manzara, kan dondurucuydu.
Yedi arkadaşı sandalyeye gözleri ve ağızları bağlı bir şekilde bağlanmıştı. Hepsinin baygın olmasından ötürü kafaları öne eğik bulunuyor, göğüs kafesleri yavaşça inip kalkıyordu. Chan, gözlerini onlardan almaksızın bakarken Felix'in saldalyesinin arkasına az önce kendisinin gözlerini açmış olan adam yerleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTERIOUS LIVES
FanfictionOnlar için umutsuz vaka yoktu. Onlar, gizemli hayatları açığa kavuşturacak güce ve umuda sahip kişilerdi.