"bahçeye çıkalımmı güzelim?" dediğinde yavaşça kafamı salladım. asansörün önüne geldiğimizde içim titredi. jungkookun elini kokrmaması için daha sıkı tuttum.
asansöre binip aşağı indik.
bahçeye indiğimizde çok güzel sarı bir kedi gördüm. "KEDİİ!" dediğimde jungkook başını baktığım yöne çevirdi. yeontan ve bam.. çok özlemiştim onları. gözlerim dolduğunda jungkook gözlerimden öptü. "Noldu, niye astın o güzel yüzünü?" dediğinde boşta kalan elimle gözlerimi sildim. "yeontanı özledim."
"çıkışta gidip alalım istersen, hem bende bam'ı özledim." dediğinde ona döndüm hızlıca. "g-gerçektenmi?" diye sorduğumda, "gerçekten." dediğinde seruma dikkat ederek hızlıca sarıldım ona..
yanağından öpüp geri çekildim.
"serumların belki erken bitebilir, bazılarını yapmazlar belki, eve daha erken gideriz." dediğinde hızlıca kafamı salladım. "hadi yukarı çıkalım." diyerek paytak paytak asansörün yanına gittim.
-
yukarı çıktığımızda çantamdan peçete çıkardım. burnumu silip sileceğim sırada gözüm seruma takıldı, az kalmıştı bitmesine. "az kalmış bitmesine.." diye mırıldandığımda jungkook içeri girdi. "güzelim serumların bittiyse doktoru çağıyimmi?" diye sorduğunda kafamı salladım.
serum tamamen bittiğinde doktor geldi. "daha kaç tane serum takıcaksınız?" diye sordum. "3 tane kaldı." dediğinde gözlerim faltaşı gibi açıldı. "damarım patlicak..." diye mırıldandığımda doktor hiç acıtmadan serumu çıkardı. "kaç yaşındasınız siz?" diye sorduğunda, "ikimizde 20 yaşındayız." dedim. doktorun dudakları aralandı ve geri çekilip kapıdan çıktı. "biraz dinlenin ondan sonra yenisini takarız." diyerek kapıyı kapattı.
doktor kapıdan çıktığında dudaklarımı büzdüm.
"peki ya seni kendime çevirip dudaklarından öpsem?" dediği şey aklımdan çıkmıyordu. yan yatıp telefona bakmaya başladım. jungkook koltukta uyuklamaya başlayınca sakince koluna dokundum. "jeongguk gel yanıma yat, orada boynun tutulur." dediğimde kafasını iki yana salladı. "yok, sana rahatsızlık vermiyim."
"jungkook saçmalama biz aynı yatakta yattık, senden bir kere bile rahatsız olmadım." dediğimde dudaklarını araladı. "ama, hastasın, rahatsız olmazmısın?" diye sorduğunda sahte bir kızgınlıkla kafamı salladım. jungkook sersemleşmiş vücudu ve ifadesiyle yavaşça gelip yanıma devrildi.
Başını göğsüme gömüp saçlarını okşamaya başladım.
Bir süre sonra uykum gelince kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Sabah uyandığımda kolumda serum vardı ve jeongguk biriyle konuşuyordu.
"Hyung taehyunga 2 günlük çanta hazırlayıp, yeon-chang Hastanesi'ne getirebilirmisin?" Dediğinde hyungum ile konuştuğunu anladım.
"Tamam hyung, görüşürüz." Dediğinde telefonu kapattı ve yanıma geldi.
"Saat kaç?"
"11:59." Dediğinde gözlerim faltaşı gibi açıldı. "NE?! Serum ne zaman takıldı peki? Hiç hissetmedim." Dediğimde sertçe yanağımdan öptü.
"Sen güzellik uykundayken serum bitmişti, bende doktoru çağırdım yenisini taktı, geriye 3 tane kaldı. Hadi şanslısınız jeon bey." Dediğinde başımı yastığa gömdüm.
***
Uzun bir süre sonra kapıdan hyung içeri girince sedyede oturur pozisyon aldım.
Hyung çantayı koltuğun üstüne koyup bana sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHAT'S İS?!İS İT LOVE?
Teen Fictionokulun çok bilinen,havalı üvey kardeşleri kim taehyung ve jeon jungkook, ama bilmiyorlardıki ikiside birbirlerinden deli gibi hoşlanıyordu.