İYİ OKUMALAR BEBİTOLARRRRRRRRRRRRR---
"taehyung..." mırıldandığında birşey olduğunu hemen anlamıştım.
"efendim kookie?" dediğimde gülümsedi. yanıma gelip saçımı kulağımın arkasına koydu.
"Taehyung benim bir ikizim var. ismide jeonyung." dediğinde öyle kalmıştım. ne? ikizimi? jeonggukun?
aklımda çalan dark horse şarkısını onun yüzüne doğru söylmemek için zor tutuyordum kendimi. en sonunda kendimi tutamayıp söyledim.
"So you wanna play with magic?Boy, you should know what you're fallin' for" dediğimde yanağımdan öptü.
o sırada alkışlama sesi geldiğinde bakışlarımızı kapıya çevirdik. kapıda alkışlayan kişiyi görmem ile beynimde şimşekler çakmıştı, abim burdaydı!
"HYUNG!" diyerek kucağına atladığımda beni yavaşça yere indirdi.
kulağıma eğilerek, "bu yakışıklı beyefendi sevgilinmi?" dediğinde gülümseyerek inkar ettim.
"kendisi üvey abim denilebilir, sen onun üvey hyungusun." dediğimde kaşlarını çattı.
"annem.. annem evlendimi taehyung?" dediğinde başımla gülümseyerek onayladım.
"evet yoojun hyung, evlendi. ama bir görsen çok mutlular." dediğimde sevinçle beni sarılarak kaldırdı, ama başarısız oldu.
"oha bune lan kilomu aldın?" dediğinde kıkırdamaya başladım. jungkook omzunu kapıya yaslamış bir şekilde bizi seyrederken, "hayır hyung kas yaptım." dediğimde yanağımdan makas aldı.
"boynuna yazdırmışsın adını," dediğinde kafamı salladım.
"piercinglerim nasıl hyung?" dediğimde ikimize baktı. "bir dakika, sizin piercing ve dövmeleriniz aynı!?" dediğinde gülmeye başladık.
"hyung gelsene sende, sen çok güzel gitar çalıyorsun, hem tanışırsınız." dediğimde aklıma bir soru daha takıldı.
"hyung, sen nasıl bizi buldun?" dediğimde kahkaha atmaya başladı. "telefonunda takip etme uygulaması var araba ve motor sürdüğünüzden beri takip ediyorum sizi." dediğinde ağzımız şokla aralandı.
"oha, hyung ya... neyse Bak gitarın orda duruyor al gel." dediğimde enseme vurdu. "hyunguna emirmi veriyon lan sen?" dediğinde bende onun ensesine şaplak attım.
"hadi şimdi siktir git gitarı al gel." diye emir verdiğimde gülerek gitarını aldı ve geri geldi.
telefonumu hoparlöre bağlayıp 'bir derdim var' açtığımda jungkook ve hyungun yakındığını duydum.
"aaahhh, hadi ama bugün depresyona giremezsin." dediklerinde gülümseyip kafamı salladım.
dark horse açıp biraz ileri sardım. gitarın askısının başımdan geçirip notayı yakalamaya çalıştım.
"So you wanna play with magic?" notayı yakaladığımda diğer elimle onlara 'çalabilirsiniz' anlamında işaret verdim.
"Boy you should know what you're falling for" diyerek üçümüz devam ettiğimizde gülümseyerek daha sesli çalmaya başladım.
"baby, do you dare to this? 'cause ı'm coming at you like a dark horse." diyerek gitara abandığımda hyungun sesini işittim.
"Taehyung sakin ol gülüm." dediğinde işaret parmağımı sus anlamında kaldırdım. şarkının en sevdiğim kısmı, sonu geliyordu.
şarkı bittiğinde yere oturdum. "oh be, rahatladım valla. jungkook kalk dans edicez."
boydan boya cam olan yere baktığımda gece olduğunu gördüm. "oha saat kaç lan, gece olmuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHAT'S İS?!İS İT LOVE?
Teen Fictionokulun çok bilinen,havalı üvey kardeşleri kim taehyung ve jeon jungkook, ama bilmiyorlardıki ikiside birbirlerinden deli gibi hoşlanıyordu.