8

168 15 1
                                    

Jungkook telefonun ucunu ısırarak gözlerini kapattı. Babası saatler önce bir mesaj göndermişti. Mesajda yazan her bir kelime yan yana, yedi kelimeden oluşuyordu.

Oradan çıkmana sadece bir hafta kaldı oğlum.

Jungkook, babasından aldığı mesajın üzerine çok durmamıştı. Bir hafta sonra Amerika'yı terk edecekti. Artık Amerika'ya asla gelmek istemiyordu. İnsan gerçektende belirli bir zamandan sonra bile tüm alışkanlıklarından nefret edebiliyordu.

Jungkook: Belkide çok yakın bir zamanda sana dokunabileceğim... Ve buna kimse engel olamayacak...

Jimin, Jungkook'dan gelen bildirimi okuyarak hızla sırtını duvardan ayırdı. Ciddi miydi? Hayır yani bunu söylerken ciddi miydi?

Jimin mesaja bir süre görüldü atarak telaş ile bakışlarını odasının her bir noktasına çevirdi.

"Saçmalıyorum, saçmalıyor."

Jimin: Sen ciddi misin Jungkook?

Jungkook mesajı okuduğu an koca bir kahkaha atarak düşüncelerine gülümsedi.

Jimin'e gerçektende dokunacak mıydı? Jimin buna izin verecek miydi? Jungkook'un gözleri düşünceleri ile parlarken, terasındaki küçük koltuğa oturarak yanıt yazmaya başladı.

Jungkook: İki senedir konuşuyoruz Jimin'im eğer bir gün yanına gelme ihtimalim olursa kendini bana açmayacak mısın.

Jungkook'un tuzak soruları ile Jimin ekrana ne şekilde baktığını bilmiyordu. O sırada aklına daha önce Jungkook'un kurduğu o cümle geldi.

Tenim tenine değecek demişti günler önce. Bu olacak mıydı?

Jimin'in dudaklarında oluşan o yerli yersiz gülümseme ile parmaklarını klavyede gezdirdi.

Jimin: Eğer bir gün beni öpebileceğin kadar yakınımda olursan neden olmasın?

Jungkook: Terki diyarı mumlar sönecek.

Jimin: Mumlar için nefes lazım, varmı o nefes sende?

Jungkook koca bir kahkaha atarak başını önüne eğdi.

Jungkook: Var, fazlasıyla var.

Jimin, Jungkook'un yazdığı son mesaja gülerek bakarken, telefonu kapattı ve bedenini yüz üstü yatağa bıraktı.

"Neler oluyor bana?" Jimin yüzünü yastığa gömerek koca bir kahkaha attığı sırada kapının açılması ile bakışlarını gelen kişiye çevirdi.

"Anne?"

Bayan park, oğlunun hâline gülümseyerek elindeki tepsiyi komidinin üzerine yavaşça bıraktı.

"Oğlum kaç gündür yemeye gelmiyorsun baban çok sinirli."

Bayan park, kalçasını yatağın ucuna yaslayarak bakışlarını oğluna çevirdi.

"Bana anlatman gereken bir şeyler varmı?" Jimin yutkunarak başını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır yok." Jimin kolunu uzatarak telefonunu sıkıca tuttu. Sanki büyük bir suç işliyormuş gibi annesine bakıyordu.

"Pekâlâ o yemeğini bitir bir kaç dakika sonra tekrar geleceğim."

Bayan park odadan çıkıp gidirken, Jimin bildirim varmı diye ekrana kısa bir bakış atarak telefonu kapattı.

Terki diyarı mumlar sönecek...

...

Jungkook valizini hazırlamaya başlamıştı. Önce gideceği tek yer ailesinin yanı olacaktı çünkü henüz onların Jimin'den haberi yoktu.

Altı gün kalmıştı Amerika'dan ayrılmasına ve bir daha asla bu ülkeye gelmek istemiyordu Jungkook.

Çoğu eşyasını daha sonra ailesi halledecekti o şuan önemli eşyalarını valizine yerleştiriyordu. Bir kaç hafta sonra Jimin'in yanına gideceği gerçeği ile içini huzur dolduran o havayı terasında aldı.

Jimin ismini anmak bile ona iyi geliyordu. Duşa doğru ilerleyerek bedeninin çıplak kalmasına izin verdi ve suyun rahatlatıcı akışı ile gözlerini kapattı.

Su tüm vücudunu ıslatırken, Jimin'in hayalî her bir damlada gözünün önüne geliyordu. Jungkook suyun altında bir süre daha kalarak duştan ayrıldı.

Islak saçlarını iki eli ile geriye yatırarak, bornozu ile yatağa uzandı.

Bakışları bornozunun arasından çıkan aletine kayarken, gülümsedi ve tek hamlede kalınlığı bornozun içine geri koyarak üzerini değiştirmeye başladı.

"Küçük Jeon Jimin..." Jungkook kurduğu cümleye gülerek telefonuna gelen bildirimi açtı.

Jimin: Kaç saat oldu ne zaman yazacaksın diye düşünüyordum.

Küçük Jeon Jimin ile ilgileniyordum.

Jungkook: Duştaydım sevgilim.

Jimin'in yanakları yanarken, başını önüne eğerek telefonu kapattı ve hızlı adımlar ile yatağına doğru ilerledi. En olmadık zamanda yazdığını düşünürken, gelen bildirime bakmadan gözlerini derin bir uykuya kapattı.

Mesafe...

Bölüm sonu.

Mesafe-JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin