7

166 17 1
                                    

İki sene sonra

Jimin sıkıntılı bir nefes vererek telefonu bıraktı. Saatlerdir Amerika'nın San Francisco şehrini inceliyordu. Her bir caddesini ezberlemişti günlerdir Amerika'nın her şeyini araştırmıştı.

Jimin: Ben artık seni görmek istiyorum.

Jimin yazdığı mesaja hüzün ile bakıyordu. Jungkook'un kendisine attığı fotoğraflar üzerinden tanıyordu onu. Duruşu, sesi, bakışları... Tenine değmeyecek elleri...

Uzak mesafe ilişkisi ne kadar zor bir durumdu şuan bunu içinde sorguluyordu. Aşıktı ama neye? Bir telefon ekranına mı? Düşüncelerine mi? Hiç bilmediği kokusunu içine çekmediği bir adama mı? Bilmiyordu, düşünüyordu.

Çevrimiçi

Yazıyor...

Jungkook: Tenim tenine değecek sevgilim. Zor ama bunu halledeceğim.

Jimin: Ne zaman halledeceksin, ne zaman geleceksin buraya?

Jungkook gözlerini kısarak acı ile inledi. Elinde sıkıca tuttuğu o elektronik sigarasının dudaklarına yerleştirerek iki dudağının arasından çıkan dumanı tavana doğru savurdu.

Jimin'e olan özlemi kalbini sıkıştırırken, bir anda aklına gelen düşünce ile sigarasını kapatarak ayağa kalktı. Yatak odasına doğru ilerleyerek kapıyı açtığı gibi karşına çıkan o güzel yüze uzun süre baktı.

Seneler önce olan aile kavgası hayatını paramparça etmesine rağmen birde başına Amerika'nın San Francisco davası çıkmıştı. O çocuğu bile isteye atmamıştı kafese ailesi sorun çıkarmıştı ve bunu sikik beyinleri anlamıyordu.

Jungkook dolan gözleri ile elinin tersi ile önünde duran büyük tabloyu okşayarak sinirle soludu. İçinde gittikçe büyüyen acı ilk defa bu denli yüreğini parçalıyordu.

Sevdiği bir insanın gülüşü ona huzur verirken, Jungkook için bu ona acı veriyordu. Asla göremeyeceği o gülümseme, öpemeyeceği o gülümseme ile başını önüne eğerek göz yaşlarını akıttı.

...

Bay park oğlunun son zamanlarda büründüğü hallerinden her ne kadar kuşkulansada hiç sesinin çıkarmadı.

Jimin sırtını yatağa yaslayarak kolunu kaldırarak fotoğrafını çekti. Kendi fotoğrafına kısa bir bakış atarak Jungkook'a gönderdi.

Görüldü yazısının ardından yazıyor, yazısına gülümseyerek mesajı bekledi.

Jungkook: Ay kadar parlaksın.

Jimin başını önüne eğerek alt dudağını ısırdı. Ay kadar parlaksın cümlesini defalarca tekrarladı. Yanaklarının utançtan yandığını hissetti bir anda.

Jungkook: Utanma sevgilim gerçeği söyledim.

Jimin: Utanmadım

Jungkook koca bir kahkaha atarak başını geriye yasladı. Jimin'i görmek değil, hissetmek istiyordu. Bazen görmedende hissederdi insan tıpkı şuan hissettiği sıcaklık gibi.

Saat 05:06...

...

Jimin, Jungkook'u seviyordu ama ilk konuşmaya başladıkları zamanlarda onun ile eğleniyordu zaman gerçektende insanı bir noktadan, bir noktaya sürüklüyordu.

Aylar geçmişti, Jungkook telefonuna gelen haber ile sırtını yatak başlığından çekerek gelen bildirimi okudu.

Babam: Jungkook oğlum, saatler önce gelen iç açıcı haber ile ilgili sonuçlar elime ulaştı. Biliyorsun uzun zamandır dava ile ilgileniyorum seni oradan almak için çok çabaladım ama karşı taraf ısrarcı ve inatçı olduğu için bunu çokta mümkün kılmadı. Son kere avukat ile konuştuğumda hiç beklenmedik bir haber alındı. Evet, karşı tarafın maddi durumları nedeni ile bu davadan para karşılığında vazgeçecekleri beyan edildi. Seni oradan çıkarmamız kolay olacak ama istedikleri miktar oldukça fazla olduğu için parayı netleştirdiğim süre içerisinde biraz daha orada kalman gerekiyor oğlum. Her zaman arkanda olduğumu unutma seni çok seviyorum.

Jungkook telefonu kapatarak terasa doğru ilerledi. Bu haber oldukça iyi bir şeydi. Senelerdir kaldığı bu yerden çıkmasına sadece günler, belkide ayları kalmıştı.

Düşünceleri ve yaşadığı şeyler son bulacaktı artık. Hayaller âlemi bitmişti artık Jimin ile kurduğu her güzel şeyleri yaşama zamanı gelmişti.

Biraz zaman gerekiyordu artık çünkü belirsiz zaman ortadan kalkmıştı.

Mesafe...

...

Bölüm sonu.

Mesafe-JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin