10

182 16 1
                                    

Jimin, art arda yazdığı onlarca mesajın üzerine sıkıntılı bir nefes vererek, telefonu yatağa fırlattı.

"Neden o cümleyi kurdum ki ona?"

Saatler geçmişti ama asla mavi tik bile gelmemişti. Jimin devamlı olarak çevrimiçi olsa bile mesajına görüldü bile yememişti.

Evet, bazen görüldü yemek dünyanın en şanslı insanı gibi hissettiriyordu sevdiği kişi tarafından varlığını hissetmek. Onun varlığı hâlâ sende gibi geliyordu ama görüldü bile atmaması kendini büyük bir boşlukta hissettirmişti kendisini.

Jimin ellerini baş hizasında birleştirerek derin bir nefes aldı. Pekâlâ belkide işi vardı ama şimdiye kadar hiçbir zaman Jimin'e karşı işi olan bir Jungkook görmemişti.

Jimin: Seni çok seviyorum lütfen affet beni.
(7:24)

Jimin: Her şeyi burada bitiremezsin sevgilim bana görüldü bile atmıyorsun.
(7:25)

Jimin: Seni hissediyorum. biliyorum geri döneceksin bana sevgilim.
(7:27)

Jimin koltuktan kalkarak oturma odasında doğru ilerledi. Tae telefonu ile ilgileniyordu.

"Bir anlığına Jungkook odadada sevişiyorsunuz sandım oğlum kaç saattir çıkmadın bir türlü."

Jimin, Tae'nin ağızından Jungkook ismini duyunca gereksiz yere gülümseyerek bakışların kaçırdı. Bir dakika ne demişti o?

"Ne saçmalıyorsun sen!"

Tae koca bir kahkaha atarak omuz silkti ve bakışların tekrardan telefonuna çevirdi. Jimin başını iki yana sallayarak dış kapıya doğru ilerlediği sırada duyduğu sese aldırmadan hızla evi terk etti.

...

Jungkook duyduğu ses ile gözlerini derin bir uykudan sıyırarak bakışlarını etrafında gezdirdi.

"Burası neresi lan?"

Duyduğu kahkaha sesi ile bakışlarını abisine çevirdi. Kendi odasında olduğunu anlayınca elini saçlarından geçirerek uykulu gözlerini abisine çevirdi.

"Tanıştırayım canım kardeşim burası bir uzay ve yattığın yatak ise bir mars."

Jungkook dirseklerini yatağa yaslayarak sıkıntılı bir nefes aldı. Gerçektende çok saçma bir espiriye gülmüştü.

"Çok komikti abi." Jungkook boş gözlerini odasının her bir köşesinde gezdirdiği sırada aklına gelen telefonu ile hızla ayağa kallktı.

"JİMİN!"

Jungkook yastığının hemen yanında duran telefonunu alarak gelen onlarca mesaja baktığı sırada odadaki sessizlik ile bakışlarını karşında duran abisine çevirdi. Yüzündeki sırıtış silinmiş, kendisine merak ile bakıyordu abisi.

"Abi ben..." Jungkook ne diyeceğini bilemez bir halde abisine bakarken, abisi elini kardeşinin omuzuna koyarak hafifçe gülümsedi.

"Anlat bakayım şu Jimin kim?"

Jimin ismini abisineden duyması ile gülümseyerek bakışlarını kaçırdı. Jimin'in adını ilk defa bir başkasından duymuştu. Abisinden...

"Jimin benim iki senedir sevgilim abi ama sakın bunu kimseye söyleme zaten çok yakın bir zamanda onun yanına gideceğim... Kore'ye."

"Kore mi? Oğlum nereden buldun şu çocuğu sen!"

Jungkook, abisine şaşkınlık ile bakarak bakışlarını kaçırdı. Biliyordu böyle bir tepki vereceğini.

"Instagram'dan tanıştık."

Abisi bir süre sessiz süre kalarak, elini ensesine götürdü.

"Oğlum kötü birisi olur başına dert açarsın hiç aklın yokmu senin?"

Jungkook tek kaşını sinir ile kaldırarak sırıttı. Gerçektende böyle bir şeyi düşünüyor muydu?

"Her neyse abi ben çıkıyorum." Jungkook hızlı adımlar ile odadan ayrılarak aşağı kata indi. Annesi mutfakta yemek mamasını süslerken, babası telefonu ile ilgileniyordu.

"Ah canım oğlum en sevdiğin yemekleri yaptım bak." Jungkook masadaki yemeklere gülerek baktı ve elinde sıkıca tuttuğu telefonu ile bahçeye ilerledi.

"Ama oğlum." Annesine kısa bir bakış atarak hızla bahçeye ilerlerledi.

Jimin'den gelen mesajları tek tek okuyarak cevap yazacağı sırada kendini zor durdurdu. Jimin'in yanına gidene kadar ona görüldü atmaya karar vererek sırtını bahçe kapısına yasladı.

Nede olsa biraz özlem iyi olurdu.

Mesafe...

...

Bölüm sonu.

Mesafe-JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin