16

159 16 1
                                    

Vardı, aslında yoktu. Jungkook'un gidişinin ardından on üç gün geçmişti ama ikimizde tek kelime dâhi yazmıyorduk birbirimize. Çevrimiçi oluyor, saatlerce ekrana bakıyor, ama bir kelime dâhi yazmıyorduk.

Ne kadar süre böyle devam edecekti bilmiyordum ama sesini ve onun ile konuşmayı hatta ve hatta yan yana gelmeyi o kadar özlemiştim ki bazen nefesim kesiliyordu. İlk adımı ne o atıyor, nede ben...

Bir kaç gün daha geçmişti. Jimin, Jungkook'dan gelecek mesajı beklerken gözlerini derin bir uykuya kapattı. Saatler geçmesine rağmen her dakika aktif olup yazıyor yazısını alamıyorduk.

Bir anda ekranda beliren yazı ile kalbi hızlı hızlı attı Jimin'in.

Yazıyor...

Sıkıca tuttuğu telefon ile ekrana gülerek, hatta kahkaha ile bakıyordu. Yazıyor, yazıyor hâlâ yazıyordu...

Jungkook: Seni çok özlüyorum.

Jimin ekrana düşen mesaj ile gözlerinin dolduğunu hissetti. Dakikalardır yaza yaza bunumu yazdı? Bunumu bekledi diye düşünmeye fırsat vermeden dakikalarca aynı cümleyi okudu.

Seni çok özlüyorum.

Bende seni çok özlüyorum.

Jimin: Her an yazmanı bekledim. Her saat başında seni özledim ama asla yazamadım ve bunun bir açıklaması yok!

Jungkook yumruk yaptığı ellerini sertçe
yatağa vurarak, gözlerini kapattı. Yan yana geçen zamanları her an düşünüyordu. Onu bırakıp gitmek içini paramparça ediyordu. Geri dönecekti. En yakın zamanda Kore'ye yerleşmek için elinden gelen her şeyi yapacaktı. Ailesi ile konuşmak zorundaydı ama bu yaşananları, Jimin'e olan bağlılığını babasına nasıl anlatacaktı? Babası tam bir homofobikti.

Bir anda odaya giren abisi ile telefonunu kapattı. Sojun, Jungkook'a kısa bir bakış atarak kardeşinin yanına uzandı.

"Anlat bakalım ufaklık nasılsın?" Jungkook bakışlarını kaçırarak omuz silkti. Son zamanlarda Jungkook'un bu sessizliği Sojun'un dikkatini çekmişti.

"Jimin mi?"

"Hey, abi!" Sojun başını anlayış ile sallayarak, Jungkook'un elini sıkıca tuttu. Aşk acısının nasıl bir sancı olduğunu gayet iyi biliyordu Sojun.

"Seni anlıyorun zaten belliydi bu." Jungkook başını abisinin göğsüne yakalayarak gözlerini kapattı.

"Çok profesyonelce konuşuyorsun abi?" SoJun koca bir kahkaha atarak başını salladı. Pekâlâ geçmişini kardeşine daha önce anlatmamıştı.

"Sevdik bir kızı zamanında ama senin gibi aptallık yaparak değil tabi ki." Jungkook anlamayarak abisine bakarken, SoJun gülerek karşı duvara baktı. Eli hâlâ kardeşinin elinin üzerindeydi.

"Evet, uzak mesafe ilişkisi yaşamadım hiç şimdiye kadar. Bana mesafe işi çocukça yada ergence geldi. İnsan sevdiği kişiye dokunmak ister, her an yanında olsun ister uzak mesafe tam bir aptallık gibi geldi bana. Pekâlâ, bir kızı çok sevdim ama sevdiğim kadar da tekmeyi yedim."

Jungkook abisi SoJun'un söylediği o cümlede kaldı aklı. İnsan sevdiği kişiye dokunmak ister... Dokundu zaten ama onu o günden sonra bırakıp gitmesi, sanırım en çok o canını canını yaktı. Neden hep yanında tutamadı Jimin'i?

"Aptal olan onu sevmem yada mesafe değil abi! Onun ile seviştikten sonra onu bırakıp gitmem oldu. Keşke daha uzun süre yanında kala bilseydim." Sojun gülerek başını önüne eğdiği sırada, Jungkook utanarak bakışlarını kaçırdı.

"Öyle pat diye söylemem hataydı sanırım sana." Sojun başını olumsuz anlamda sallayarak, derin bir nefes aldı.

"Ona aşıksın. Yan yana geldikten sonra onun ile sevişmen gayet normaldir zaten."

Jungkook, abisine sıkıca sarılarak gözlerini kapattı.

"Ben onu çok seviyorum abi." Sojun, kardeşinin sarılışına karşılık vererek, oda gözlerini kapattı. Kapatılan gözlerin ardından iki kardeşin aklındaki tek düşünce özledikleriydi.

Jungkook, Jimin'i düşünürken, SoJun, eski sevgilisini... Onu hâlâ seviyordu ama ihanetini değil onu seviyordu.

Mesafe...

...

Bölüm sonu.

Mesafe-JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin