Grupla vedalaşıp dolmuşa binecektim ki Ayaz kolumdan tuttu. Beni eve götüreceğini unutmuştum. İşaret dilinde, "Bekle," dedi. "Atkımı unuttum."
Yolun karşısına geçmeden onu bekledim. Oturmak istemiyordum çünkü üşüyordum. Ayaklarımla betonda ritim tutarken bir dolmuşu kaçırdım. Gözüm, yanımda oyalanan kediye takıldı. Elimi attığımda kendisini geri çekti ve uzaklaştı. Boş caddenin tam ortasında durduğunda kendimi onun yanında buldum.
Önüme gelen saçlarımı patisiyle savurup pençesini elime geçirdi. Bu esnada kulağıma bir uğultu geldi ancak kediden çıktığını sandım. Uğultu ya da yüzde 10 duyduğum için öyle gelen ses, gittikçe yakınlaşıyordu.
Bir an biri, çömeldiğim yerden kolumu çekip beni kaldırıma itti. Neye uğradığımı şaşırırken yerden kalkamadım, yapabildiğim tek şey başımı kaldırıp bana bunu yapana bakmaktı. Alperen? Önümüzden süratle bir araba geçtiğinde beni korumak istediğini anlamıştım.
İfadesi özür diler gibi mahcuptu, dizlerini kırıp bir şeyler söyledi. Yanlış anlamadıysam iyi olup olmadığımı soruyordu. Şaşkınlığım, kalp hızıma eşlik etti, titrek bir nefes aldım.
"Anlamıyorum, seni duyamıyorum."
Afallamış suratıyla karşılaştım. Dudaklarını okumaya çalıştım. "Nasıl yani?"
"Benim işitme engelim var, cihazımı unuttum." Ne diyeceğini bilemedi. "Teşekkür ederim," diye ekledim.
"İyi misin?" diye sorduğunu kestirebilmiştim.
"Evet."
Telefonunu çıkarıp klavyeyi kullanmaya başladı. "Özür dilerim, amacım canını yakmak değildi," yazıyordu.
Gülümsedim. "Farkındayım, sorun değil." Sessizlik oluştuğunda ne diyeceğimi bilemedim. "Caner'in arkadaşısın, öyle değil mi? Pek denk gelemedik."
Klavyeye, "Evet," yazdığında kahkaha attım.
"Bunu yazmana gerek yoktu, temel cümleleri anlayabiliyorum."
Çekingen gülüşü yüzüne yayıldı. Yine çok tatlıydı. Ayaz'ın yanımıza geldiğini son anda fark ettim. İkimize de tuhaf bakışlar sergiliyordu, ne olduğunu anlamaya çalışır gibiydi.
Alperen, Ayaz'ı görünce önüne döndü, ondan rahatsız olmuşa benziyordu. Nedenini çözemedim. Dolmuşumuz geldiği esnada Ayaz beni tuttu. Alperen ise çoktan içeri girmişti.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum. Ağzının içinde bir şeyler söylese de gevelemeye benzemiyordu. Duymadığımı bildiğinden rahat rahat konuşuyordu. "Ne diyorsun?" diye sordum daha baskın sesle.
İşaret diliyle, "Güzelsin diyorum," dedi.
Gözümü devirdim. "Ne zamandan beri böyle düşünüyorsun?"
Düşündü. Aklındakinin cevabını nasıl vereceğini bilemediğinden telefonu çıkardı. Yazdığı şeyi bana gösterirken dalga geçercesine tebessüm etti. "Belki her gün. Tatlım."
Nedensizce kızardım ama belli etmemeye çalıştım. "Alperen'i neden sevmiyorsun?"
"Anlamazsın." Kaşlarımı hemen çattım. Düzeltmek isteyip tekrar yazdı. "Kızlar her şeyden anlayamayabilir."
Bazı şeyler kafamda oturmaya başladı. Yutkunduğumda kendimi tuhaf hissettiğimi anlamıştım. Ayaz'ın benden hoşlandığını daha önce hiç düşünmedim.
"Kızlar aslında her şeyden anlar," dedim. Gözleri açıldı, sessiz kalmayı tercih etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EROS SUS, OKU AT (Yarı Texting)
HumorSiz: Ben sormadan bana hesap verdin. Siz: Bana aşıksın diyebilir miyiz? Otobüs: Seni sevdim aslında. Otobüs: Ama bacım olarak diyebilir miyiz? Siz: Bacı mı? Siz: Hayatımda duyduğum en ağır küfürdü biliyor musun? Mesajı yazıp kitabımı kucağıma yerleş...