53

177 12 18
                                    

"Bunu neye dayanarak soruyorsun?"

"Neye mi? Sence de açık değil mi? Ela'nın yanımda olmasına katlanamıyorsun."

Öfkeyle soludum. "İtiraf etmek kolaysa sen neden etmiyorsun?"

Kaşları harektlendiğinde içindeki tegirdirginliği fark ettim. "Neyi?"

"Hiç," diyerek omuz silktim. Onu taklit etmiştim ve bunu anlamıştı.

Düşünceyle nefesini verdi. "S ile nasıl gidiyor?"

"İyi."

"Bu kadar mı?"

"Başka ne bekliyorsun ki?"

Kahvesinden bir yudum aldığında diğer elini cebine koydu. "Bilmem... Sadece ona karşı ne hissettiğini merak ediyorum."

Aslında bunu ben de merak ediyordum. Eros'nun okunun, ya da oklarının, aziziliğine uğramıştım ve şimdi ne düşündüğümü bile bilmiyordum. Bana kızanlar ve beni anlamakta güçlük çekenler olacaktır, eminim. Arkadaşlar siz hiç sınavda iki Müslüm Gürses arasında kalmadınız mı?!

Bir banka gelişigüzel oturduk. Ancak onun başka bir yöne baktığını gördüm. Birkaç metre ilerimizdeki bankta oturan çifte odaklanmıştı. Açıkçası adama hayran olmuştum. Dalgalı saçlarını düzeltip kadının kıvırcık saçlarında elini gezdirdi. Sonra yavaşça yakınlaştılar. Allah'ım öpüşecekler mi?!

"Kolay gelsin!" 

Olamaz. Yaşlı bir teyze gelip onları kibarca uyardı. Çiftin gülümsediğini gördüm ama ne söylediklerini duyamadım. 

"Teyze mahvetti," dedim gülerek.

"Şöyle mi yakalanma nasip olur mu?"

Kızardım. "Kiminle?"

"Genel."

"Senin aşık olduğun biri var." Oha, bunu söylemiş olamam, değil mi?

Bir süre cevap vermedi. Düşünceliden ziyade şaşkın bir hali vardı. "Var," diyebildi en sonunda. Ama bu söylereken durgundu. "Nereden anladın?"

"Bendeki şu göze baksana sen," diyerek gözlerimi kocaman açtım.

"Çok güzeller."

"Kim?" diye atıldım konuya geri dönerek. "Tanıyor muyum?"

"İlla görmüşsündür." 

"Okuldan mı sınıftan mı?"

"Sınıftan."

"Hm..."

"Ve Ela değil."

"Bir zahmet," dediğimde saçımı savurdum. 

Gülerek saçlarıma dokundu. "Saçlarının rengi yeniden koyulaşmış." Evet, yazın açılır ve kışın da kapanırdı. Umarım bu durumu yaşayan tek kişi benimdir, kendimi özel hissediyorum da tatlım.

"Savcı!" 

Önümüze baktığımızda Ayaz'ın bıraktığı basketbol takımındaki arkadaşlarınından birini gördük. Takımda ona bu şekilde hitap ediyorlardı. Duymayalı uzun zaman olmuştu, Ayaz'ın garipsemesini buna bağladım. Birkaç sohbetin ardından arakadaşının gitmesi üzerine Ayaz'ın yüzüme bir şeyler beklercesine baktığını gördüm.

"Ne oldu?" diye sordum. 

"Bir şey olmuş gibi mi duruyor?"

"Yoo. Sen iyi misin?"

"Kahven bitti mi?" 

Bir dakika. Benim sorumun cevabı bu değil. "Sana ne."

"Aslında seni buraya bir şey söylemek için çağırdım."

Kalbim aniden hızlandığında buz gibi olan kahve bardağımı bana güç vermesi için sıktım. "Neymiş."

"Detayına girmek istemiyorum. Buna henüz ne yazık ki hazır değilim." Sabırsız bir nefes alıp verdi. "Senden bir şey saklıyorum." 

O an kaskatı kesildim. Bunun asıl nedeni duyduğum şey değil, düşüncelerimdi. Ayaz'ın aşk itirafını kestirebiliyordum. Asıl mesele, bu itirafın az önce gelen arkadaşı ya da buna benzer bir şeyle ne ilgisi olduğuydu.

🪶

Yazmayı unutmuşum, bank sahnesi diğer kitabımdan alıntıydı, duygulandım🥲

EROS SUS, OKU AT (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin