Ne kadar zaman oldu bilmiyorum ama sabah rutinimi anlatmayı özlemişim. Siz dinlemeyi özlediniz mi? Tamam tamam, özlemediniz.
Nenem beni uyandırmak için odama girdiği esnada ben çoktan uyanmıştım. Cihazımı takmadan önce yüzümü yıkamak için ayaklandım. Afet Sultan önümü kesti. Cihazı işte o an taktım. Hm... Benim gibi bir çulsuzdan haraç isteyecek hali yoktu herhalde.
Gözlerinden birini kırpmaya çalıştı ama yapamadı. Komik ve tatlı görünüyordu. Bağlı kollarını açıp hafifçe omzuma dokundu. "Geldiğinden beri pek bir sessizsin."
Ben de tek kaşımı kaldırmaya çalıştım. Dün fazlasıyla sakin gelmiştim. "Bu bilgilendirmen için teşekkür ederim anneanne," dedim anlamazdan gelerek.
"Hesap soruyorum."
"Matematiğim iyi evet."
"Büşra!" deyiverdi sistemle.
Gülmemek için yanaklarımı ısırdım. "Evet, anneanne benim."
"Ne dediğimi anlamıyorsun herhalde!"
"Anlamaz olur muyum, işitme cihazım kulağımda."
"Söylemezsen ölümü gör. Allah aşkına."
Gözlerim irileştiğinde yutkundum. "Anneanne!"
"Allah'ın adını verdim."
Yatağıma bıkkınca oturdum. Resmen manipülasyona uğruyordum. Neneler kapatılsın. "Çok zorba bir nene oldun sen."
"Ne kadar ayıp."
"Bana gizli gizli yazan çocuk var ya..."
"Eee..."
"Ayaz çıktı."
Heyecanla yanıma oturdu ama bu sefer ben kalktım. "Vay adi çocuk. Ayaz sen o boyda kal emi!"
Boğazımı temizledim. "Hadi bakalım, üzerimi değiştirmem gerek."
Yerinden doğruldu. "Baban haklıymış. İlk defa." Şaşkınlığını üzerinden atamadan odamdan çıktı.
Ben de hazırladım. Okul üniformamın en sevdiğim ürünü polarlı hırkasıydı. Sıcacıktı. İştahım pek açık olmadığı için nenemin hazırladığı kahvaltıdan sadece portal suyu içtim. Hayır zengin olduğumuz için değil, evde çay bitmiş.
"Annemle babam arabada mı?" diye sordum anneanneme.
"Evet şimdi gittiler."
Nenemi öpüp kapıya doğru koştum. "Çantanı kapat!" diye seslendi. Umursamadım. Çok asiyim değil mi?
Arabanın arka koltuğuna oturduğumda dikiz aynasından babamla göz göze geldim. Bu adam sizi de geriyor mu?
"Ne o küçük Sultan, neden hiç konuşmuyorsun?"
"Çok konuşmanın düşük zeka göstergesi olduğuna dair bir şey okumuştum." Böyle bir şey var mı bilmiyorum ama tamamen sallamasyon gidiyordum.
"Aynı şey çok suskun kalınca da geçerli," dedi annem.
"Nereden okudun?"
Gülümseyerek omuz silkti. "Sen nerede okuduysan."
"Şeyma Subaşı'nın kitabından."
Annem göz devirdiğinde güldüm. Çantamdaki kitaba elim gitse de içimde okuma isteği bulamadığımdan yalnızca kafamı cana yasladım. Kendimi uyumaya zorlamadan gözlerim çoktan gitmişti. Harikasın Büşra, şimdi derste de uyumak zorundasın.
Arabadan iner inmez sınıfa ilerledim. Zaten başka nereye gidecektim ki, değil mi? İçeri girmemle etrafa hızlıca göz gezdirdim. Hm... Bir komplo hissediyordum. Arkadaşlığımıza yapılan sinsi darbelerdi bunlar.
Tuğçe ve Emir arka sırada yan yanaydı. Feyza ve Hira da onların bir ön sırasındaydı. Yanı boş olan iki kişi vardı: Ayaz ve İbrahim. Bizim grubun yan sırasında oturan İbrahim'in yanına geçmeye kalkıştığımda kaşlarını hızlı hızlı yukarı kaldırıp indirdi.
"Ne oldu?" diye sordum.
"Hira kızlarla oturmama çok kızar."
Hira'ya döndüm. "Ne diyor bu?"
Hira suratını sertleştirdi. "Çok kızarım."
Başımla İbrahim'i gösterdim. "Hadi o zaman sevgilinin yanına git."
"Eski sevgilim," diyerek düzeltti.
Sabır sabır sabır.
İbrahim'in sırasına elimi sertçe vurdum. "O zaman Ayaz'ın yanına git İbrahim." Sonrasında Feyza, Emir ve Tuğçe'ye baktım. "Ya da sizden biri gitsin."
Feyza boğazını temizledi. "Biz arkadaşlık sözleşmemizi bozamayız."
"Sözleşmemize göre Hira ve benim oturmam gerekiyor. Çünkü en son ben geldim."
Tuğçe'nin yaptığı kaş göze dayanarak kapı eşiğine baktım. Ela, sınıfın girişinde telefonla konuşuyordu. Telefon konuşması ona bakmamla eş zamanlı olarak sona erdi ve sınıfa girdi.
Kritik anlar.
Ben ise Ayaz ve İbrahim arasında bir tercih yapmalıydım. Pekala, yapacağım şey belliydi. Ela adımlarını hızlandırdığında bir adım atarak Ayaz'ın yanına oturdum. Bu esnada Ela'ya bakmadım bile.
Çantamı yerleştirdiğimde Ayaz'ın kalemini alıp masanın tam ortasından ilkokuldaki gibi ince bir çizgi çektim ve Ayaz'a baktım. "Bu sınırı ihlal edersen seni kelebeklere, larvalara yem ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EROS SUS, OKU AT (Yarı Texting)
HumorSiz: Ben sormadan bana hesap verdin. Siz: Bana aşıksın diyebilir miyiz? Otobüs: Seni sevdim aslında. Otobüs: Ama bacım olarak diyebilir miyiz? Siz: Bacı mı? Siz: Hayatımda duyduğum en ağır küfürdü biliyor musun? Mesajı yazıp kitabımı kucağıma yerleş...