Biraz geride durup onları izledim. Ela, önlerindeki banka oturduğunda; Ayaz ayakta kalmıştı. Kendimi bir filmin en gerilimli anında kilit noktayı kapı arkasından duyan karakter gibi hissediyordum.
Ama hayır, o filmlerdeki gibi konuşmanın yarısında ortamı terk etmem için hiçbir nedenim yoktu.
Yalnızca dudak hareketlerini görebiliyordum. Adımın geçtiğini anladığımda dikkatimi daha çok verdim. Olmadığım ortamlarda benden bahsedilmesi asla hoşuma gitmemiştir. Gerçi bundan hoşlanan kaç kişi var ki?
Hışımla yanlarına doğru kocaman adımlar attım. Beni gördüklerinde anlık bir hayret yaşadılar. Bunu konuşmalarının aniden kesilmesinden anlamıştım.
"Ne yapıyorsun sen burada?" diye sordum Ela'ya. Ayaz'a döndüm. "Biraz izin verir misin?" Şaşırdıkları ikinci şey, söylediğim sözler olmuştu. Ayaz ise bizden biraz uzaklaşıp yaprakları dökülmüş ağaçlardan birinin yanına gitti.
"Ne?"
"Neden sürekli sana ilgi göstermeyen birinin peşinden gidiyorsun?"
"Sen iyi misin?!" dediğinde sesini yükseltti. "Bana bu şekilde yaklaşamazsın!"
Hiddetli bir nefes çektim. Ona nazaran çok daha sakindim. "Ayaz'ın benden hoşlandığını duyduğun andan beri sürekli ona yakın olmaya çalışıyorsun. Fakat üzgünüm Ela, Ayaz seni sevmiyor."
Gözleri doldu. Pekâlâ, duygusal kişiliğim benden hemen uzaklaşmalı. "Bunu ona sordun mu?"
Yalan söyledim. Çok kötüydü. "Hayır."
"O zaman nereden biliyorsun?"
"Ayaz'ın beni sevdiğini de onun veya başkasının ağzında öğrenmedim. Peki sen bundan nasıl emin oldun?"
"Her neyse."
Kalkıp gittiğinde Ayaz'ın yanıma geldiğini fark ettim. İlk dakikalar sinirli olduğumu düşünerek yalnızca yürümeyi teklif etti. Oysa onları gördüğümde öfkelendiğim kadar hararetli değildim. Neyseki otokontrolümü sağlayabilmiştim.
O benden biraz uzaklaşıp hemen sonra elinde iki kahveyle döndüğünde hiç oralı olmadım. Şey... biri elinde yiyecek- içecekle geldiğinde ona bakarsam görgüsüz hissediyorum da, konudan bağımsız.
"İyi misin?" dedi. Sanırım benden korkuyordu.
"İyiyim. Neden sordun?" Acaba neden Büşra?
"Az önce..."
"Ne olmuş az önce? Seninle bir ilgisi yok."
"Sen beni kıskanıyor musun Büşra, bunu şakadan uzak, gerçekten öğrenmek istediğim için soruyorum?"
Kahvemden bir yudum aldı. Gözlerimi kaçırdım, bir yudumun daha boğazımı yumuşatmasına izin verdim. Sahiden bir yanıt bekliyordu. Kaçarım yok gibiydi, benim ise tek çarem anı olabildiğince uzatmaktı. Çünkü cevabını ben bile kestiremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EROS SUS, OKU AT (Yarı Texting)
HumorSiz: Ben sormadan bana hesap verdin. Siz: Bana aşıksın diyebilir miyiz? Otobüs: Seni sevdim aslında. Otobüs: Ama bacım olarak diyebilir miyiz? Siz: Bacı mı? Siz: Hayatımda duyduğum en ağır küfürdü biliyor musun? Mesajı yazıp kitabımı kucağıma yerleş...