59

248 18 15
                                    

Siz: Ayaz?
Siz: Neden bir şey söylemiyorsun?

Emir: Bilgisayardan girdiyse açık kalmıştır.

Siz: Sen sus.

Emir: Ne oldu kızım?
Emir: Sen nasıl yarışmaya girdiğini söyle.

Siz: Yarışmaya girmediğimi hepimiz biliyoruz.
Siz: Ama Ayaz'ın girdiğini neden kimse bilmiyor?

Emir: Ben biliyordum.

Feyza: Neden bize söylemedi ki?

Emir: Senin nazarın değer diye.

Feyza: Sen Feyyaz'ı özledin herhalde 🤭

Emir: Tmm özr dlrm.

Tuğçe: Şuan şebekliğin alemi yok.

Siz: Teşekkür ederim.

Sohbetten çıktım. Sahiden darlanmıştım. Kim neyi biliyor, ne kazanmış, kim kimmiş, niye saklanıyormuş... Hiçbiriyle ilgilenmiyordum. 

Pazartesiye kadar böyleydim. Okula geldiğimde Tuğçe'nin yanında yerimi aldım. Teneffüste ilk işim, adıma yapılan bu saçma sapan işi bozmaktı. Grupta üçüncü gelen kişi, Ayaz'dı. Bana tuhaf bakışlar attı. Hm... Fazla düşmanca bakmış olabilirim. Pekâlâ, onunla ilgili şüphelerim doğru çıkmayana kadar böyle davranamazdım.

Fazla Polyanna'yım değil mi?

"Ara verilince şu yanlışlığı düzelteceğim," dedim Tuğçe'ye. Ayaz'ın bana bakıp bakmadığını kontrol etmek için gözlerimi bir anlığına önümde gezdirdim. Bir şey yapmamıştı, ya da ben fark etmedim.

"Belli ki bilerek yapılmış bir şey. Neden değiştiriyorsun?"

"Ben sosyal deney değilim."

Ayaz yavaşça bize dönüp ne konuştuğumuzu anlamaya çalıştı. Mavi gözlerine kan dolmuştu, çok yorgun görünüyordu. "Geziye gelmeyecek misin?"

"Hayır. Sen neden haber vermedin?"

"Pek umutlu değildim, o yüzden sizi de heveslendirmek istemedim."

"Tamam."

"Neden gelmiyorsun?"

"Yarışmaya katılmadım. Ve muhtemelen benim için bunu yapan kişi paramı bile vermiştir."

"O kişinin S olduğunu tahmin etmek zor değil," dedi Tuğçe. Aynasını ve dudak parlatıcısını çıkardığında konuşan Ayaz'a döndüm. 

"Ne fark eder?"

"Neden tanımadığım biri için ta Ankara'ya gideyim ki?"

Söylediklerimi onaylamadığını ifade eder biçimde başını iki yana salladı. Hocanın gelmesini beklerken başımı sıraya yasladım. Bacaklarımı hareket ettirdiğimde sıramın altında yere küçük bir kağıt düştü. Kaşlarımın merakla çatıldığını söylememe gerek yok sanırım. Dörde katlanmış notu açtım. O göndermişti.

"Cumartesi günü Ankara gezisinde beni göreceksin. Tek istediğim, benimle gelmen. Ne kadar güven verdiğimi bilmiyorum, bunun için sana ihtiyacım var. Kimse için böyle bir şey yapmadığını biliyorum matmazel, ben de kimse için her şeyi yapmayı göze almamıştım. Lütfen bu şansı kaçırmamıza müsaade etme."

EROS SUS, OKU AT (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin