"Ayaz?" derken sesim kısıldı.
"Biliyorum," dedi. "Çok büyük bir adiyim."
Surat ifademin sertleştiğini Ayaz'ın irkilmesinden anladım. "Beni kandırdığını söylemek için buraya kadar çağırman şart mıydı?"
"Büşra..."
"Kes sesini!" Gözümde sinsice oluşmaya başlayan buğuyu görmezden gelmek biraz zor olmaya başlamıştı. Bir damlamı düşürdüğümde kendimi iyice güçsüz hissetmiştim. İşaret parmağımı ona tehditkar biçimde doğrulttuğumda damarlarım gerildi. "Seninle bir daha muhatap olmak istemiyorum. Uzak dur benden."
Cevap vermesine müsaade etmeden arkamı dönüp yukarı çıktım. Hüngür hüngür ağlamak istesem de olmadı. İçimde inanılmaz ağır bir yük taşıyor gibiydim. Gibi değil, taşıyordum. Kendimi derin bir nefes almaya zorladım. Ruhsal değişimim bayılacağımı düşündürdü.
Kendimi güçlükle odaya attığımda simalarını daha önceden gördüğüm oda arkadaşlarımın hayret dolu bakışlarına maruz kalmıştım. Nasıl göründüğümü bilmiyordum, ama fazlasıyla aptal hissediyordum.
"İyi misin?" diye sordu kızlardan biri. Başımı aşağı yukarı salladım. "Birazdan aşağı ineceğiz."
"Biliyorum," dedim. Sesim biraz sert çıkmış olacak ki kızlar birbirine baktı.
Telefondan gelen bildirime baktım. Kilidi açarken başka bir bildirim daha geldi.
Ayaz: Lütfen seninle konuşmama izin ver Büşra.
Telefonumun çalmış olduğunu o an fark etmiştim. Anın hararetiyle duymamış olmalıydım. Cevapsız çağrılarla birlikte Ayaz'ın mesajını da görmezden geldim.
*ERKEKLER KAPATILDI*
Tuğçe: Büşra?
Siz: Siz haklıydınız.
Feyza: Vay puşt.
Tuğçe: Nasılsın peki?
Siz: Ağlamak istiyorum.
Feyza: Yavrum bu çok normal.
Feyza: Hesap sormadın mı?
Feyza: Şamarı patlatmadın mı?
Feyza: Bana bunu nasıl yaparsın diye kavga etmedin mi?
Feyza: Ben yapmamak için zor tutuyorum kendimi çünkü.Feyza'nın mesajlarını okurken hemen klavyeye sarıldım. Feyza'ydı bu, yapardı. Tuğçe benden önce davrandı.
Tuğçe: Sakın.
Siz: Sakın.
Siz: Konuşmak istemediğimi söyledim.
Siz: Hesap soracak mantalitem yoktu.Telefonu kapatıp kızlara baktım. Çıkıyorlardı. Eşyalarımı alarak onların peşine düştüğümde odanın kapısının önünde Ayaz'ı gördüm. Onu görmeye şuan tahammül edemiyordum. Öfkemin nefrete dönüşmesinden korkuyordum. İçimde bir yerde tam tersi olacağını hissetsem bile.
"Konuşmak istemediğimi söyledim Ayaz."
Duvara yaslanıp eline oyuncak gibi doladığı atkısını bozdu. "Konuşmalıyız."
"Konuşmak istemiyorum?"
"Ulan ne vurdun, ne sustun, susarken daha çok konuştun. Bir çığlık, bir dayak hak ediyorum bence."
Normal Büşra olsa gülerdi. Ancak yüzümde mimik dahi oynamadı.
Konuşsam kalbi kırılacaktı, ben de tokat attım. "Ne kadar acıttı bilmiyorum, seninki kadar değildir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EROS SUS, OKU AT (Yarı Texting)
HumorSiz: Ben sormadan bana hesap verdin. Siz: Bana aşıksın diyebilir miyiz? Otobüs: Seni sevdim aslında. Otobüs: Ama bacım olarak diyebilir miyiz? Siz: Bacı mı? Siz: Hayatımda duyduğum en ağır küfürdü biliyor musun? Mesajı yazıp kitabımı kucağıma yerleş...