24- Su

67 4 1
                                    

Uyurken kabus görmüştü, evet ama Peter onu hemen sakinleştirmişti. Şimdi Venedik'deydiler.

"Siz ne ara sevgili oldunuz?"

Perla gözlerini kısıp karşısındaki ikiliye baktı.

"Sen uyurken."

"Bebeğim güneş kremini unutma."

"Teşekkürler bebeğim."

Perla'nın beyni sersem gibiydi. Kanalda bir sandalın üzerinde olmaları da hiç yardımcı olmuyordu.

"Galiba kusucam."

Dedi yüzünü buruşturarak. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar uzun uyumuştu.

"Bir cadı olduğunu sanıyordum."

Flash canlı yayınıyla araya girdi.

"Öyleyim. Cadıların midesi bulanamaz mı? Bu güne kadar kaç cadı gördün ki?"

"Yani bir kere Scarlet Witch'i görmüştüm."

"Teyzem."

Flash bir şey demeden geri çekildi.

"Kardeşimi aramam lazım."

"Senin kardeşin mi var?"

Betty'nin sorusuna Ned sırıttı.

"Aslında yoktu. Git-gel sırasında bir kardeşim oldu."

Daha fazla beklemeden telefonunu çıkartıp arama yapmak üzere açmıştı ki...

"Sandalın üzerinde telefonla konuşamazsın Perla."

"Ama kardeşimi aramam lazım."

"Senin ne zamandır kardeşin var?"

Bay Harrington'a da açıklama yapmamak için telefonunu cebine attı.

Otelin içine girdiklerinde hepsi bir duraksadı. Yer yerde su vardı. Yani... Venedik'teler.

Beraber dışarı çıktılar.

"Oh, Peter. Morgan'ı aramayı unuttum."

"Tamam. Beni bulursun zaten."

Perla zor da olsa gülümseyip kenara bir yere çekildi. Rehberden Pepper'ı bulup görüntülü aradı. Açan Morgan'dı.

"Merhaba abla!"

"Sana da merhaba minnakım. Bak aradım seni. Venedik'teyiz."

Perla telefonla arkasını gösterdi.

"Annen de orada mı?"

"Buradayım!"

Pepper arkadan el salladı. Kısa bir süre sohbet ettiler. Sonra Perla'nın arkasında birden şu patladı.

"O da neydi?"

Perla Morgan'a cevap bile vermeden kostümünü aktifleştirdi.

"Perla bir sorun mu var? Kostüm-"

Bu sefer Pepper konuşmuştu ve telefonu Morgan'dan almıştı.

"İyi bir şey değil. Sizi ararım. Kapatmalıyım."

Telefonu kapatıp kostümüne tıkıştırdı. Kanaldaki sular hareket ediyordu. Perla aşağıda Peter'ın Betty ve Ned'e yardım ettiğini gördü. Hızla havalanarak biraz yükseldi. Şu yukarı doğru çıkarken bir şey oluşturuyordu. Perla o sudan şeyin yanına uçtu. Etrafı kırıp döküyordu. Bir bibaya yumruğunu savurduğu an Perla'da elini o yöne savurarak yıkılan parçaları geri yerine topladı. O şey köprüye doğru ilerlerken Perla onun peşinden gitti. Peter'ı gördü.

"Peter çekil ordan!"

Köprü kırıldı ve Peter köprünün arka tarafına savrularak sırtını çarptı. Perla onun iyi olduğuna emin olunca ellerini bir araya getirdi. Bir sis toou oluşturuyordu. Sis topunu fırlattı fakat bu pek işe yaramış gibi durmuyordu. Yeşil ışınları görünce kaşlarını çattı. Yukarıdan yeşil dumanlarla beraber bir şey geliyordu. Biri.

"Ben onu hallederim. Sen insanları kurtar!"

Perla buna güvenmese de başka çaresi olduğunu sanmıyordu. Kimsenin ölmesine izin veremezdi. Suyun ardında yarattığı yıkımı temizlemeye çalışıyordu. Sudan yumruğun insanlara geldiğini görünce elini öne attı. Yumruk havada kaldı. O şey anında ona döndü. Ellerini yukarı kaldırarak kanallardan sular çıkarttı.

"Bu ne biliyor musun?"

"Onu kanallardan uzağa götürmeliyim!"

Adam biraz uzaklaşırken Perla maske takmış Peter'ı gördü.

"Sana inanmıyorum!"

Adamın peşinden gitti. Yıkılan köprüleri bir araya getirmeye çalışıyordu. Meraklı bazı insanları kanalların olmadığı bölgelere sürüklüyordu. Şu beraberinde çok fazla yıkım getiriyordu. Bir sürü bina dökülüyordu. Perla insanları bundan korumak için büyülerini kullanıyordu. Az ileride Da Vinci müzesine giden sınıfını gördü. Onların yanına ilerledi.

"Perla ne yapıyorsun böyle?"

"Şu şeyi yenmeye çalışıyorum. Beni takip edin. Sizi güvenli bir yere götüreceğim."

Büyüleriyle bir kalkan yaparak onları güvenli bir yere taşıdı. Az ileride saat kulesinin devrildiğini gördü. Peter'da oradaydı. Oraya uçtu. Elleriyle belirli hareketler yaparak kuleyi eski haline oturttu.

"Yardım lazım mı?"

Adama sormuştu.

"Etrafını çevrele!"

Perla denileni yaptı. Ellerini birbirine bastırıp bir anda açtı. Sisler suyun etrafında hızla dönerek bir güç alanı oluşturuyordu. Adam da kendi güçleriyke onu yenmeye çalışıyordu. Perla alanı iyice daralttı. Adam suyu iki kolundan büyüleriyle tutup ikiye ayırdı. Ve yok oldu. Bu Perla'ya fazlasıyla garip hissettirdi. Bir şeyler yanlıştı. Etraftakiler alkışlıyordu. İkisi yere indi. Perla gözleriyle Peter'ı aradı. Onun da kendisine baktığını görünce rahatlayarak bir nefes verdi. Peter ona hafif gülümsedi. Adam kendisine ve Peter'a eliyle selam verip çok hızlı bir şekilde yükseldi. Perla daha ona soru bile soramamışken hemde.

"Vay canına Perla bu çok iyiydi."

"Herkes iyi mi?"

"Öyleyiz. Sen iyi misin? Yardıma ihtiyacın var mı?"

Bay Harrington kaşını işaret etti. Perla elini oraya attığında kan geldi. Oraya dokunca eline kan geldi.

"Ben hallederim teşekkürler."

Aynaya bakarak orayı temizledi. Ardından birkaç bant yapıştırdı. Peter onların yanına geldi. Perla ona sarıldı.

"Orada ne işin vardı salak! İyi misin?"

"İyiyim. Sen?"

"İyiyim."

Zaten okunmuyor o yüzden takmıyorum sırf zevkine yazıyorum.

Gizli Stark ~ Perla Luna Stark ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin