1. BÖLÜM

4.9K 171 24
                                    

Yeni bir kurguyla karşınızdayım umarım beğenirsiniz.

Satır arasına yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın :)

İyi okumalar :)

18 Nisan Perşembe, Saat 14.26

Hayat çok zordu. 

Hayat zorla kazandığınız belki kazanamayacak olduğunuz bir mücadeleydi. 

Peki bu mücadelenin sunucusu kimdi? 

Ya da izleyeni? 

Peki daha önemlisi hayat neydi? 

Yaşam ile ölüm arasına sıkışmış zaman dilimine biz hayat diyorduk. 

Bir şeyleri başardığımız, başaramadığımız, çabaladığımız, bazen hiç uğraşmadığımız, düştüğümüz, kalkmayı öğrendiğimiz zaman dilimiydi hayat.

Bazıları bu hayata bir adım önde başlardı. Benim gibiler mesela... Ağzımda gümüş kaşıkla gelmiştim bu dünyaya sanki. Herkesin dilinde öyleydi benim hayatım.

Varlıklı ve zengin bir aile, tanınan bir soyad, güzel fizik, güzel yüz, zeki, çalışkan, nerde ne yapması gerektiğini bilen, nazik, anlayışlı, sürekli gülümseyen, kısacası her şeye sahip bir kız.

Harikaydı değil mi, hayatım?

Mükemmeldi, hatta.

Bu hayatta insanlar sadece dışarıdan bakılanı görürdü. Bizim onlara yansıttıklarımızı görürlerdi sadece. Gülümsememizi, güzelliğimizi, başarılarınızı ve daha nicesini.

Ama hiç kimse o gülümsemenin altında yatan hüznü bilmezdi. Nazik olmak isterken yok sayıldığımız anları bilmezdi. Şarkı söylerken aslında atmadığımız çığlıkları o sahnede döktüğümüzü bilmezdi. Makyajın altında yatan yüzünüzü göremezdi insanlar...

Bazı insanlar vardı mesela sizi yetersiz görüp eleştiren. Hiçbir şeyi beğenmeyip kusur bulan. Onlar sizin sadece nazik bir hanımefendi olmanızı ister, sesinizi yükseltmenizi istemezdi. Onlar sadece işlerine geleni, görmek istediklerini gören insanlardı.

O insanları hiçbir zaman umursamamıştım. Umurumda hiçbir zaman olmamışlardı. Gerçi hâlâ umurumda değillerdi. Keşke bende onların umurumda olmasaydım ama bu pek mümkün değildi. Her zaman göz önünde olan bir insan için bu çok zordu.

Her şey çok zordu, nedense.

Ben her şeyin zor olduğunu düştüğüm zaman kaldıranım olmadığında fark etmiştim. Ben düştüğümde kalkmayı öğrenmiştim ve ardından bir daha hiç düşmemek için çabalamıştım. Ama işte her şey sizin elinizde değildi.

Aynı hayatımı yöneten iplerin benim elimde olmadığı gibi...

Ben her şeyi yapamayacağımı uzun zaman sonra bu denli canımı acıtacak şekilde öğrenmiştim. Halbuki çoğu şeyi yapabiliyorum diye övünürdüm. Bunların hepsinin boşuna olduğunu bana öğreten şey kesinlikle her şey yolundayken tam mutlu olduğum zaman küçük kardeşimin vücuduna giren amansız hastalıktı.

Bu hayat bana mutluluğu çok görmüş olmalı ki yeniden canımı yaka yaka acısını çıkarmaya başlamıştı. Sanki hiç acı çekmemişim, hiç canım yanmamış gibi tekrar canım yanıyordu benim.

SESSİZ ÇIĞLIKLAR | GERÇEK AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin