26. BÖLÜM

1.6K 176 43
                                    



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Açelya Mertoğlu

Bir oyunuzu ve yorumuzunu alırım artık diye düşünüyorum.

~ İyi Okumalar ~

💫

Kulağıma dolan müzik sesi, burnuma dolan ter kokusu, boğazımdan geçen acı sıvı ve bedenime işleyen sıcaklık... Bunların hiçbiri yabancı değildi. Aksine hepsi oldukça tanıdıktı. Üniversite zamanlarımda bu ortamlarda fazlasıyla iç içeydim. Her şey aynıydı yine. Tek fark, olduğum ülke ve çevremde olan insanlardı.

Yan locamızda Taşkın ailesinin gençleri varken benim oturduğum locada Mertoğlu gençleri vardı. Mekanın geriye kalanında ise cemiyetten davet ettiklerimiz ve öylesine eğlenmeye gelmiş olan insanlar vardı.

Her şey normal seyrinde izlerken benim takıldığım bir çift göz vardı. Toprak gözler...

Yan locada Çağatay’la otururken bir anda kalmışlar ve bara geçmişlerdi. Ve oturduğundan beri beni izliyor, Çağatay ise ona bir şey anlatıyordu. Dinlediği meçhuldü. Hiçbir çekincesi yokmuş gibiydi. Ve sanırım yoktu.

Derin bir nefes verirken yanımda bir beden belirdi. Şu an locada sadece ben ve Adelya vardık. Geriye kalanlar dağılmıştı. Poyraz barda bir kızla otururken Ahsen barda içkisini yudumluyor, Elvin kendinden geçmiş gibi dans ediyordu. Adelya’nın yanımda kalma sebebi yan locadaki öz kuzenim Berkan’ı izlemesiydi. Kimseyle alakası olmayan paşam tek başına önündeki kuruyemişten yiyor, alkolde tüketmiyordu.

Onları locası da kısmen doluydu. Erkan Bey’in ikizlerinden Eylül, oğlu Koray ve Beste’nin erkek kardeşi Çağın, Batuhan ve karısı İdil vardı. Geriye kalanlar dağılmıştı. Yeşim, Ekim ve Doğa’yla dans ediyordu. Göktuğ bir kızla bizden uzak bir locada dip dibe otururken Çağatay barda Atlantis'le birlikte içiyordu.

Yanımda oturan Pamir, “Milleti izlemeyi neden bu kadar seviyorsun ki? Hayır çok gereksiz!” dedi. Önüne masadaki kuruyemişten tabaklarından birisini alırken bir tane fıstığı ağzına attı. Fıstık seviyordu.

“Boş yere izlemiyorum, gözlem yapıyorum.” dedim ona dönerek. Giydiğim elbise biraz açılırken etek kısmını düzelttim. Göz ucuyla Atlantis’e bakmayı ihmal etmiyordum. Az önce normal olan kaşları artık çatıktı. Ayrıca eteğime bakıyordu.

Umurumda mıydı? Hayır.

Müzayede de giyindiğimiz o salon elbiselerini çıkarıp daha geceye uygun elbiseler giyinmiştik. Ve hepimizinki oldukça kısaydı.

“Neyi gözlüyorsun, tiplerini mi?” dedi gülerek Pamir. Bir yandan çerez yiyor, içkisini yudumluyordu. Üzerindeki siyah, kolları kıvrılmış olan gömleğin ilk üç düğmesi açıktı. Buğday teni millete sergileniyordu. Daha çok Elvin’e.

SESSİZ ÇIĞLIKLAR | GERÇEK AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin