IX

9.3K 606 54
                                    

"24,25,26 hadi devam!"

"Ay yok ben devam edemem artık. Yemin ederim gözümün önünden kavimler göçü geçiyor ya!"

İki saattir ter döküyordu Atilla.Görkem elli şınavdan sonra onu rahat bırakacağını söylemişti.Ama Atilla elliyi göremeden hayattan göçüp gidecek gibiydi.

"Yüce kralım lütfen sırtımdan iner misin?"

Atilla sırtındakı kediye bakış atmıştı.Paşa hep yaptığı gibi büyük poposunu ona dönüp sırtından indi.Sırtını zemine yatırıp daha iyi nefes almak için ağzını açtı.

"Ölüyorum... Tahtalı köy, apartman ne varsa görüyorum!"

"Kalk ayağa Feriha senden daha drama queen'i karşımda."

Görkem yaptığı şakaya kahkahayla eşlik edip yerde yatan bedene su şişesi uzatmıştı.Başının ucunda ona bakan yakışıklı yüz Atillanın inip kalkan göğsünü sakinleştirmişti.Çok garipti,bazen heyecanlandıran şimdi sakinleştire biliyordu.

"Ş-şey ben yarın bir saatlik izin isteyecektim aslında."

Yarın cumaydı.Kalede durması gereken maç vardı.

"Sebep?Yanlış anlama yardım edebileceğim bir şey var mı diye soruyorum."

"Ha yok sadece bir yere katılmam gerekiyor."

Görkem Atillanın yanına yere oturunca Paşa kucağına gelmişti.Atilla uzandığı zeminden kalkıp oturur pozisyona geçti.Kuruyan dudakları suyla buluşunca hayata dönmüştü.

"Kaptın izni.Yalnız bir şartım var.Yarın yemeyi sen yapacaksın.Elim lezzetli diyordun işe alınırken.Gerçek olup olmadığını öğrenmem gerek."

"Sadece diyetik yiyoruz ne lezetti..."

"Duymadım?"

Kaçırdığı bakışlarını aniden Görkemin yüzüne dikip gülümsemişti.Atillanın ıslanmış kırmızı dudakları Görkemin dikkatini çekmişti.Salonun ışığı tatlı dudakları parlatıyordu.

"Yaparım sorun değil.Bence çok beğeneceksin!"

"Bencede."

Bakışlarını dudaklardan ayırıp yere dikmişti.Sadece kısa süreliğine o dudakların tadını merak etti.

"Neden yalnız yaşıyorsun?"

"Ailem köyde yaşamayı tercih ediyor.Bazen ziyarete geliyorlar,karşılaşırsın."

"Evde hiç anne babanla birlikte fotoğrafın yok.Yanlış anlama genelde çerçevede olur ya ondan sordum."

Aslında çok resimleri vardı Görkemin.Ama maalesef hepsini köyde unutmuştu.Telefondakı bir kaç fotoğraflarla idare ediyordu şimdilik.

"Peki sen?Yatağının başucuna mı koydun aile fotoğrafınızı?"

Görkemin şakasına sorduğu soruya Atilla alt dudağını büzmüştü.Çocuğun düşen suratına bakıp meraklanmıştı.Nerede pot kırdı?

"Ya hiç üçlü fotoğrafımız yok."

"Neden?"

"Babamla aynı kadraja sığamıyorduk ki!"

Görkem gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.Atillanın babasının kaç kilo olduğunu merak etmişti.

"Baban çok mu kilolu?"

"Maalesef aynı kadraja sığamadan vefat etti.Diyetinin ilk günü tansiyonu düştü."

Görkemin omuzları düşmüş ve Atillaya üzülmüştü.

"Tansiyonu düştüğü için öldü demek.."

"Ha yok merdivenlerden düştü."

"Allah rahmet eylesin.Kafası merdivene çarptı herhalde."

"Ha yok taşa çarptı.Şimdi rahmetli babam merdivenlerden düşünce epey bir yuvarlanmış.Sokağın sonundakı taşa çarpıp öyle ölmüş."

Görkem açık kalan ağzını kapatıp yutkunmuştu. Hayır,bu nasıl bir ölüm hikayesiydi? İnsan üzülemiyordu bile.

"Hadi sen duşa.Bende kıyafetlerimi alıp çıkıyorum.Yarın görüşürüz."

Atilla Görkeme el sallayıp oturduğu yerden kalktı.Siyah gömleğini çekiştirerek soyunma odasına girmişti.Karşısında daha bu sabah karşılaştığı bacak kasından ibaret adam vardı.

"Atillaydı dimi?"

Ona uzatılan ele bakıp terli avuçlarını gömleğine sildi.

"Evet.Daha bu sabah karşılaşmıştık sanırım."

"Melih ben.Görkemin iş arkadaşı ve aynı zamanda eski sevgilisi."

Bu kez Atillanın büyüyen gözlerini saklayacak gözlüğü yoktu...




Diğer bölümü atıp atmamak arasında kararsızım skksksks

TOMBİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin